Seçimlerde yine 'D'hont sistemi'

Türkiye, 3 Kasım Pazar günü yapılacak erken genel seçime, yürürlükte olan "Barajlı D'hont" sistemi' ile gidiyor. Ülke genelinde yüzde 10 oranında baraj öngören bu sistem, aslında istikrarlı hükümetleri işbaşına getirmeyi öngörmekte ise de siyasi partilerdeki parçalanmışlık sebebiyle genellikle üçlü koalisyonlara yol açıyor. 1999 yılında yapılan son seçimlerde CHP yüzde 8.71, HADEP ise 4.2 oy almasına rağmen, yüzde 10'luk barajı aşamadıkları için Parlamento dışında kalmışlardı.

İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, TBMM, 81 ilden seçilen 550 milletvekilinden oluşuyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi nüfusu milyonları aşan büyük iller, kendi içlerinde seçim çevrelerine ayrılıyor. Her seçim çevresine düşen milletvekili sayısı, o çevrenin nüfusuna göre hesaplanıyor. Önce her ile bir milletvekili doğrudan tahsis ediliyor, geriye kalanlar nüfuslarına bölünerek dağıtılıyor.

Bundan önceki seçimlerde İstanbul 69, Ankara 28, İzmir 24, Diyarbakır 11 milletvekili çıkarıyordu. Yani, her ilin çıkartacağı milletvekili sayısı seçimlerden önce tek tek ilan ediliyor, siyasi partiler de Yüksek Seçim Kurulu'na milletvekili aday listelerini bildiriyor.
Seçmen sandıklarındaki oy pusulalarında milletvekillerinin adları değil, siyasi partilerin isim ve amblemleri bulunuyor. Bu durumda seçmenler, milletvekillerini isimlerine göre seçemiyorlar, sadece bir partiyi tercih ediyorlar. Parti başarılı olursa, o partiden Yüksek Seçim Kurulu'na bildirilmiş adaylar milletvekili seçilmiş oluyor.

Reklam
Reklam

SEÇİM SONUÇLARI NASIL BELİRLENİYOR?

Sandıklar tek tek açılıp oylar sayılmaya başlanıyor. Ülke genelinde uygulanan yüzde 10 oranındaki barajı, yani geçerli oyların yüzde 10'unu alamayan partiler milletvekili çıkartamıyor. Bir parti, herhangi bir ilde yüzde 50 oranında oy alsa bile, ülke genelindeki oyları yüzde 10'un altında kaldıysa Parlamento dışında kalıyor ve aldığı yüzde 50 oranındaki oy diğer partilere dağıtılıyor. Buna benzer bir örnek, geçen seçimde yaşanmıştı. Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), ülke genelinde yüzde 4.2'de kaldığı için, Güneydoğu'da kimi yerlerdeki yüzde 80 oranındaki oyları başka partilere gitti.

Seçim çevrelerine sandalye dağıtımı başlamadan önce, ülke barajını geçemeyen partiler eleniyor, barajı aşan partilerin oyları sırasıyla 1, 2, 3 ve 8'e bölünerek sıraya konuluyor ve en büyük sayıdan başlanarak, seçim çevresindeki sandalyeler bitinceye kadar yine sırasıyla partilere dağıtılıyor.

DİYARBAKIR ÖRNEĞİ

1999 milletvekili genel seçimlerinde Diyarbakır'da oyların yüzde 45.90'ını alan HADEP birinci parti olmuştu. Ancak, Türkiye genelinde 1 milyon 428 bin 196 oy almış, toplam oy oranı ise yüzde 4.75'te kalmıştı. HADEP, ülke genelindeki yüzde 10'luk barajı aşamadığı için Parlamento'ya milletvekili sokamadı. Diyarbakır'da kazanmış olduğu milletvekillikleri diğer partilere dağıtıldı.

Reklam
Reklam

Bu hesaplama da şöyle yapıldı: HADEP ve CHP, ülke genelindeki yüzde 10'luk barajı aşamadığı için safdışı bırakıldı. Geriye kalan partilerin aldıkları oylar kendi aralarında önce 1, sonra 2, sonra 3, sonra 8'e bölündü.

1999 seçimlerinden Diyarbakır örneği:
Türkiye genelindeki seçmen sayısı: 31 milyon
Seçim çevresi Diyarbakır, geçerli oylar: 407 bin 033
Diyarbakır'ın çıkartacağı milletvekili sayısı: 11
Partilerin aldıkları oylar ve oranları:
ANAP: 45.307 - yüzde 11.13
DYP: 45.527 -yüzde 11.19
FP: 59.310 -yüzde 14.57
DSP: 20.265 -yüzde 4.98
MHP: 11.217 - yüzde 2.76
HADEP: 186.808 -yüzde 45.90
CHP: 12.273 -yüzde 3.02

Bu bölünmeler sonucu ortaya çıkan rakamlar, büyüklük sırasına göre dizildi ve yine büyüklük sıralarına göre 11 milletvekilinin dağıtımı yapıldı. Bu durumda FP 4, DYP 3, ANAP 3, DSP ise bir milletvekili çıkardı. Oysa, HADEP ülke genelindeki oy barajını aşmış olsaydı, Diyarbakır'dan 8 milletvekili çıkaracaktı.

Anahtar Kelimeler: