Alper Ballı
Ankara
Seçim sonuçlarını izlerken aklıma Adana'dan ilk gönderdiğim seçim notları geldi.
Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyası projeleri ve vaatleri seçmenle yaptığım sohbetlerin eksenini oluşturuyordu.
Bir heyecan yarattıkları çok açıktı.
İşsizlerden, çiftçilere, emeklilerden gençlere herkes vaatlerden etkilenmişe benziyordu.
Aile sigortası, çiftçiye mazotun 3.5 liradan 1.5 liraya düşürüleceği sözü, gençlere yurt, YÖK'ün kaldırılması, emeklilere intibak yasasıyla maaş artışı, orman köylülerine destek, hiçbir çocuk aç yatmayacak, yoksulluğu, yolsuzluğu kökünden sökeceği vaatleri...
AKP ise, iktidarı süresince uyguladığı politikalar üzerine kurmuştu kampanyasını.
Yeşil kart da bu politikaların en etkili olanı gibi görülüyordu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun vaatleri seçmenin kulağına hoş geliyordu gelmesine ama vaatlerini yerine getirip getiremeyeceğine ilişkin tereddütleri gideremiyordu.
'Adana notları'mda şöyle bir diyaloğa yer vermiştim:
''Peki, Kılıçdaroğlu'nun yoksulluğu, yurttaşı yardımlara muhtaç etmeden çözeceği vaadi seçmende karşılık bulmuyor mu?''
Yanıtı Adanalı çiftçi Erdoğan'dan karşı soruyla gelmişti:
'Valla bilemem. Ama sence hangisi daha değerli? Eldeki bir kuş mu yoksa daldaki üç kuş mu?'
Bu sorunun yanıtını dokuz gün sonra göreceğiz.''
Yanıtı bir kaç saat önce aldık:
Seçmenin eldeki tek kuşu, daldaki üç kuşa tercih etti.