Sedef hastalığı, bazen şiddetli kaşıntılara neden olan, insandan insana bulaşmayan ve sürekli kendisini tekrar eden özelliktedir. Tıp dilinde psoriasis ismiyle bilinir. Dünya çapında 125 milyon insanı, ülkemizde ise yaklaşık olarak 700 bin insanı etkileyen bu rahatsızlığın farklı tipleri mevcuttur. Vücudun savunma mekanizmasında var olan bir bozukluk sebebi ile, derinin yenilenme sürecinin yedi kat hızlanması sonucunda ortaya çıkar. Sedef hastalığında ailesel yatkınlık da önemli rol oynar.
Sedef hastalığı yaygın olarak ataklarla beraber görülen ve genelde uzun süren bir hastalıktır. Bu rahatsızlık farklı görünümlerle karşınıza çıkabilir. Plak tipi sedef en sık görülenidir. Sağlam deriden keskin bir sınır ile ayrılır. Deride kabarık kızarıklıkların üstünü kaplayan, hastalığa ismini veren gümüş ya da sedef renkteki kepeklenmeler şeklinde kendini belli eder. Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. En sık 20 ile 30 yaşları arasında ortaya çıkar.
Sedef hastalığı başlangıcı esnasında kişide pek çok belirti ortaya çıkar. Bu belirtiler genelde hastalık ilerlemeden kısa süre öncesinde görülür. Bunlar bilinirse erken teşhis ile çok büyük sorunların oluşmasına engel olunabilir. Hastalığın başlangıcında vücudunuzda küçük izler ortaya çıkabilir. Bunların yanı sıra kaşıntı da belirtiler arasında yer alır. Hastalığın başlangıcı ve diğer aşamalarında başka kişilere bulaşma riski yoktur. Bu yüzden bu rahatsızlıktan korkulmaması gerekir. Sedef hastalığına dair en küçük bir şüpheniz dahi varsa doktorunuza görünmenizde fayda var. Çünkü hastalığın başlangıcında tedaviye başlanması, şiddetlenmesinin ve yayılmasının önüne geçebilir.
Plak psoriasis: En çok görülen türdür. Bu hastalarda ciltte, kırmızı zeminde bulunan plakalar belli bir bölgede olabilir veya tüm vücuda yayılmış olabilir. Kalça, dizler, dirsekler, bel ve saçlı bölgeler en çok etkilenen alanlardandır. Bu bölgelerdeki plaklar çok kaşıntılıdır ve vücuda yayılırsa "generalize plak psoriasis" adındaki sedef türü meydana gelir. Bazı hastalarda yalnızca el ve ayaklar etkilenebilir. Cilt soyulur, kalınlaşır ve çatlar. Bu yüzden hastaya çok acı verebilir. Eller sürekli kullanılacağından ötürü, hastanın iş yapması da zorlaşır. Bu türdeki sedef hastalığı, genelde egzamayla karıştırıldığı için, muhakkak ayırıcı tanı konulması gerekir.
Damlacık tarzı sedef: Hastalığın bu türü genelde bademcik iltihabı ve boğaz enfeksiyonlarının sonrasında görülür. Hastaların vücutlarında yaygın olarak damlacık tarzında plaklar ortaya çıkar. Bu hastaların bazılarında antibiyotik tedavisi uygulanarak plaklarda iyileşme sağlanabilir.
Ters yerleşimli sedef: Bu türdeki plaklara en çok kol altı, kasık ve göbeğin çevresinde yani kıvrımlı olan vücut hatlarında rastlanır. Plaklarda kızarıklıklar fazladır, lakin kabuklanma sorunu daha az görülür. Vücuttaki kıvrımlı bölgeleri etkilediği için; sürtünme ve tahriş gibi etkiler yüzünden plak sayısında artış meydana gelebilir.
Sedef romatizması: Ciltte ortaya çıkan tipik sedef belirtilerinin yanı sıra, romatizmal problemler de ortaya çıkabilir. Toplumda bu hastalığa yakalanan her on kişinin ikisinde iltihaplı sedef romatizması vardır. Hastalar hem sedef hastalığından hem de eklem sorunlarından yakınır. Hastalarda bel ve sırt ağrıları görülebileceği için, yürüme güçlükleri çekilebilir. Sabahları uykudan uyandığınızda belinizde oluşan tutukluk gittikçe artıyorsa, sedef romatizması akla gelmelidir.
Tırnaklardaki sedef: Sedef bazen de el ve ayak tırnaklarında görülür. En çok tırnak kalınlaşması ile kendisini gösterir. Tırnağın yatağından ayrılması gibi bazı etkilere yol açabilir. Bu tür hastalarda genelde eklem rahatsızlıkları da görülür.
Eritrodermik psoriasis: Bu türe oldukça nadir rastlanır. Hastanın tüm vücudunu etkiler ve belirtiler oldukça ağır seyreder. Kızarıklık ve soyulma gibi etkiler ile birlikte görülür. Bu hastaların yatarak tedavi olmaları şarttır.
Püstüler psoriasis: Bu türde, ciltte sarı ve iltihaplı sivilceye benzeyen bazı oluşumlar meydana gelir. En çok ayak tabanında ve el ayalarında görülür. Lakin vücudun diğer bölümlerini de etkileyebilir. Bazı hastalarda nadiren de olsa kızarıklıklar ve küçük başlı sivilceler görülür. Şayet ağır etkiler varsa, hastalar yatarak tedavi edilmelidir.
Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, virüs veya bir mikrop yoluyla ortaya çıkmaz. Lakin aile fertlerinden birisinde bu hastalık görülmüş ise kişide de olabilir. Her yaşta ortaya çıkabilen bu hastalığa erkeklerde 45 ile 65 yaş aralığında kadınlarda ise 15-20 yaş aralığında daha çok rastlanır. Sedef hastalığı bulaşıcı değildir ancak yayılım gösterir. Et ürünleri, alkol ve sigara tüketimi ile hastanın vücudunda zaman geçtikçe dağılma ve büyüme gösterebilir.
Hastalığın nedeni tam anlamıyla bilinmese de, vücuttaki hücrelerin bağışıklık sistemi sorunlarıyla alakalı olduğu kesin bir şekilde bilinir. Ancak sedefe neden olan bazı başka etkenler de vardır.
Sedef hastalığı bazı kişilerde kalıtsal özellikler gösterebilir. Bu nedenle aile geçmişi bu rahatsızlık için önemli bir yere sahiptir. Birinci dereceden akrabalar içerisinde sedef hastası bir kişinin bulunması, hastalığın başka bir akrabada da olma ihtimalini güçlendirir.
T hücreleri diye de bilinen beyaz kan hücreleri, bakteri ve virüs gibi yabancı maddelerin tespit edilmesi için bütün vücutta dolaşır. Hastalığa yakalanan kişilerde de bu T hücreleri sağlıklı cilt hücrelerine saldırır ve vücutta plaklar halinde kızarıklıklar ve kaşıntılı yaralar oluşmasına sebep olur.
Yorucu bir iş hayatı, ailevi sıkıntılar, ekonomik sorunlar veya sınava girecek olan bir öğrencinin yaptığı telaş ve heyecan gibi birçok durum stres oluşmasına neden olur. Stres ve sıkıntılı durumlardan uzak durarak, sedef hastalığının tetiklenmesinin de önüne geçebilirsiniz.
Alkol ve sigara başta olmak üzere çoğu kötü alışkanlık, vücudun farklı bölgelerinde farklı hastalıklara neden olabilir. Bunlardan birisi de sedeftir. Hastalığın oluşmasını, gelişmesini ve büyümesini durdurmak amacıyla bu tür kötü alışkanlıklardan uzak durulması gerekir.
En başta yüksek kan basıncını düzenleyen ilaçlar olmak üzere antimalaryaller, beta blokerlar ve iyodit gibi bazı ilaçların kullanımı sedef hastalığına sebep olan etkenler arasında sıralanabilir. Böyle ilaçları doktor kontrolü altında kullanmak gerekir. Aynı zamanda bu hastalık için ilaç almadan evvel başka bir rahatsızlığınız varsa mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz. Bu şekilde hastalığın tedavi seyrini de olumlu yönde etkileyebilirsiniz.
Kırmızı noktalar halinde bütün vücudu kaplayabilen bu döküntüler, genelde küçük çocuklarda görülen sedef hastalığı semptomlarından birisidir. Bu kızarıklıklar bazen yanma ve kaşıntılara yol açabilir.
Sedef hastalığında en net ve belirgin semptomlardan birisi de, gümüşi ve pullu kırmızı renkteki lekelerdir. Bu lekeler beyaz kan hücrelerinin bir türü olan T hücrelerinin, sağlıklı olan hücrelere savaş açması yüzünden oluşur. Sağlıklı olan deri hücreleri bu saldırılar karşısında fazla miktarda çoğalır ve cilt üzerinde böyle lekeler oluşmasına neden olur.
Ciltte oluşan kurumalar ve çatlamalar, cildin aşırı hassas bir hale gelmesine yol açar ve sürekli kaşınmasına neden olur. Şiddetli kaşımalar sonucunda ciltte yoğun bir yanma durumu meydana gelebilir. Hatta bazı hastalarda bu durum, ağrıların ve sızıların görülmesine kadar gidebilir.
Hastalığının oluşumuna zemin hazırlayan diğer bir etmen de ciltte kuruluklar ve çatlaklar olmasıdır. Ciltte aşırı derecede kuruma ve bunun yanı sıra çatlama görülüyorsa, bunlar da sedef belirtilerinden sayılır.
Bazı sedef hastalığı tiplerinde yalnızca tırnaklar etkilenebilir. Tırnak sedefi de denilebilen bu türde, tırnaklar kalınlaşır, oyuklaşma veya tam tersine tümsekleşme görülebilir. Aynı zamanda hastalığın bu türünde, tırnakların parçalanması, yerinden oynaması veya sökülmesi gibi durumlar da yaşanabilir.
Sedef hastalığı aslında bağışıklık sistemine özgü bir cilt rahatsızlığı olduğundan dolayı, özellikle eklem kemiklerini olumsuz şekilde etkileyebilir. Bu yüzden, eklem şişmeleri veya esneklik kayıpları ve sertleşmeler hastalığın belirtilerinden sayılabilir.
Hafif ve orta şiddetteki sedefte, krem veya pomat formundaki topikal ilaçların kullanımı tek başına etkili olabilir. Kortizon içeren kremler, merhem ve losyonlar çoğu hastada rahatsızlığı kontrol altına alabilir. Böylece deride de geçici düzelmeyi sağlayabilir. Hafif etkili olan kremler yüz, genital bölge ve büklüm yerleri gibi hassas bölgelerde kullanılabilir. Daha güçlü olan kremler ise dirsek, saçlı deri, avuç içi, diz ve ayak tabanlarında kullanılır.
Aynı zamanda bu bölgelerin bir bezle sarılması gerekir. Tüm bu uygulamaları yaparken dikkatli olmalı ve bir dermatoloğa danışılmalıdır. Güçlü kortizon içeren ürünler yan etki olarak; kılcal damar belirmesi, deride incelme, çürümeler ve deri renginde değişikliklere yola açabilir. Bu tür ilaçların aniden kesilmesi rahatsızlığın alevlenmesine sebep olabilir. Dermatologlar, dirençli olan sedef vakalarında iğneyle direkt olarak deriye kortizon enjekte edebilirler. Bunlar küçük dozlarda olup herhangi bir yan etki yapmaz.
Yapay güneş ışınları ve güneşin belirli dalga boylarıyla yapılan tedavi türüdür. Aslında en basit fototerapi, yaz aylarında yapabileceğiniz güneş banyolarıdır. Atak şeklinde olmayan sedef vakalarında Ultraviyole B bakımından zengin olan bu tür güneş banyolarının yapılması oldukça faydalıdır. Bu tedavi sırasında yan etki olarak deride kızarıklıklar oluşabilir.
Güneş ışığı ya da ultraviyole ışık tedavileri; göz hasarı, deride yaşlanma, kırışıklıklar ve deri kanseri yapabilir. Buna karşın doktor kontrolü altında ışık tedavisi yapılması yararlı ve etkili olabilir. Özel merkezlerdeki ışık kabinlerinde, sedefli hastanın tüm vücuduna ultraviyole tedavisi yapılır. Sıcak iklimlerde ise güneşlenirken dikkatli olunmalıdır.
Sedef rahatsızlığı diğer tedavilere karşı direnç gösteriyorsa ve yaygınsa sistemik tedavilerin yapılması tercih edilir.
Methotrexate: Anti kanser ilaçlarından birisi olan bu ürün, hastalık diğer tedavilere cevap vermediğinde dramatik bir düzelme sağlayabilir. Görülebilecek yan etkileri sebebi ile düzenli olarak karaciğer ve kan testlerinin yapılması gerekir. Yüksek dozlarda karaciğer biyopsisi ve akciğer grafisi de gerekebilir. Yan etki olarak ayrıca bulantı, halsizlik ve ağız yaraları yapabilir.
Retinoidler: Ağız yolu ile alınan A vitamini içeren ilgili ilaçlar, tek başlarına ya da ultraviyole tedavisiyle beraber şiddetli sedef vakalarında kullanılabilir. Yan etki olarak deri kuruluğu, dudak kuruluğu, kan yağlarındaki yükselme ve kemiklerdeki değişiklikler görülür. Retinoid hamileler ve bebek doğurma yaşında olan kadınlarda kullanılmaz. Çünkü tedavi kesildikten sonra 3 yıl boyunca gebe kalmada sıkıntı yaşanabilir ya da sakat doğumlara neden olabilir. Düzenli kan tetkikleri ile beraber yakın bir takip gerektirir.
Cyclosporine: Organ nakilleri yapılırken, organın atılmasını engellemek için kullanılır. Diğer ilaçlar etkisiz olduğu zaman, yaygın sedef vakalarında kullanılabilir. Kan basıncı üzerine ve böbreklerin üzerine yan etki yapması nedeni ile, düzenli olarak yapılan kan testleri ile takip edilmelidir.
Biyolojik Ajanlar: Son dönemlerde, geleneksel tedavilerden farklı ve çok daha spesifik ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Enflamatuar sitokinlerin ve sedeften sorumlu vücut T hücrelerinin aktivasyonunu engelleyebilen, T hücrelerini azaltarak savunma sistemini baskılayan biyolojik ilaçların kullanımına başlanmıştır. Genelde yapılan uygulamalardan hastalar toksisite nedeni ile memnun kalmamışlardır. Biyolojik ilaçlar spesifik etkiler yarattığı için klasik ajanlardan daha az derecede toksik etki yayarlar. Ülkemizde şu an için hastalığın tedavisinde kullanımda olan biyolojik ajanlar; Raptiva, Enbrel, Remicade, Humira ve Stelaradır.
Sedef hastalığının kökten yok edilmesinde, bitkisel ilaçların kullanılmasının hiçbir etkisi yoktur. İlaçlar belki kullanıldıkları süre zarfında ve kesildikten sonra bir süre boyunca rahatsızlığı kontrol altına alabilir. Fakat sonrasında hastalık tekrar ortaya çıkar. Benzer şekilde doğal ilaçlar da uzun süreli iyileşme sağlayamaz. Ağız yoluyla alınan doğal ve bitkisel ilaçlar başta karaciğere olmak üzere ağır iç organ toksisiteleri yaratabilir. Bazı önemli yan etkiler ve ilaç etkileşimleri ortaya çıkabilir.
Bu yüzden hastalığın tedavisi için, dermatoloji uzmanının kontrolünde emniyetli oldukları kanıtlanan ve onaylanan ilaçlar kullanılmalıdır. Ayrıca yapılan araştırmalar, sedef hastalığında psikolojik destek almanın yaşam kalitesini arttırıp hastalığın iyileşmesi için katkı sağladığını gösteriyor. Bu yüzden, gerektiği durumda uygun ilaçlar veya ilaç olmaksızın bazı psikoterapi yöntemleri de kullanılabilir.
Sedef hastalığına kesin tanı konması amacıyla, öncelikle alanında uzman bir dermatoloğa gitmek gerekir. Yapılacak fiziki muayene ile hastalığın teşhis edilmesi mümkündür. Hastalığa nadiren de olsa tanı konulması güçleşebilir. Böyle bir durumda deriden bir parça alınır ve yapılan tetkikler ile tam olarak tanı konulur. Genellikle kan testi yapılmaz. Rahatsızlığın seyri, şiddeti, yerleştiği yer ve hastalığın tipi uygulanacak olan tedavi için fikir verebilir. Sedef hastalığı uygun tedavi ile kontrol altına alınsa dahi, kronik bir rahatsızlıktır ve ileri safhalarda hastanın yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. Öldürücü özellikte olmasa da kişinin hayat kalitesini düşürerek yaşam süresini kısaltabilir.