Şehit ailelerine acı haberi verirken ve cenaze törenlerinde de bir damla gözyaşı dökmemeye gayret edip görevini eksiksiz yerine getiren Nalan Özen, "Herkesin ağlamaya hakkı var, ama benim yok" dedi.
Son bir haftada başka illerde görev yapan Adanalı 6 polis terör saldırılarında şehit oldu. Polislerin evine gidip, ailelerine ’şehitlik’ haberini vermek gibi zor bir görev üstlenen 2 çocuk annesi Nalan Müdür, cenazeler Buruk Mezarlığı’ndaki Polis Şehitliği’ne defnedilinceye kadar da bir an olsun aileleri yalnız bırakmadı. Şehit yakınlarına bazen ellerini tutarak, bazen de gözyaşı dökmeleri için omuz verdi. Yürekleri dağlanmış olan acılı aileler gözyaşı dökerken, Nalan Özen kendisinin de şehit kızı olduğunu hatırlatarak onlara destek olmaya çalıştı.
’BEN O ACIYI HER SEFERİNDE YAŞIYORUM’
İçi acımasına rağmen gözyaşlarına hakim olan 2 çocuk annesi Şube Müdürü Nalan Özen, "Herkesin ağlamaya hakkı var ama benim yok" diyerek görevinin önemini vurgulayıp, "Babam bir asayiş operasyonundaki çatışmada şehit düşmüş. 41 senelik şehit kızıyım, onların yaşadığı acıyı her seferinde de bir kez daha yaşıyorum. Bazen bir anne olarak, bazen bir şehit çocuğu olarak empati kurup destek oluyorum" dedi.
’DUYGUSALLIĞA YER YOK’
Şehit haberi geldiği anda naaşın ve ailelerin karşılanması, tören alanının düzeni, cenaze aracının hazırlanması, tören mangası, alandaki yerleşim düzeni gibi bir çok ayrıntıyı düşünüp, eksiksiz olarak hazırlatan Nalan Özen, görevini profesyonel olarak yerine getirmek zorunda olduğunu kaydederek, duygularını ve görevinin zorluğunu şöyle anlattı:
"Bir şehit kızı olarak bu işi yaklaşık 20 senedir ifa ediyorum. Onları en iyi ben anlarım. Zaten bu anlayışla, bu görevimdeki başarım devam ediyor. Ama keşke görevimi yapmak durumunda kalmasam. Anneliğe gelince, hem şehit eşleri, hem şehit çocuklarını, tabi? ki bir şehit çocuğu olarak çok iyi anlıyorum. Empati yapmama hiç gerek yok, zaten onlardan biriyim. Ben onların içinden geldim. Zor, maneviyat çok zor, karşındakini onları incitmeden hizmet etmek daha da zor. Bizim işimiz, temsil özelliği gerektiren bir iş olduğu için sıfır hata ile yapmamız gerekiyor. Biz bu işi yaparken büyüklerimiz de fazlasıyla bize destek veriyor, bu destek de ben ve ekibimin moral ve motivasyonu ile dayanıklılığını yükseltiyor."
’BİR KEZ AĞLADIM’
Adana’da bir hafta içerisinde 6 şehidi toprağa verip, işin en zor kısmını yapan Özen, "Murat Savaş Kale şehidimizin 40 günlük bebeğini kucağıma almak, o çok zordu. O da benim gibi küçücük, savunmasız, benim babasız kaldığım dönemlerdeki gibiydi. Ama duygularıma tamamen yenik düştüğüm bir nokta oldu" diye konuşurken gözleri nemlenip, şöyle devam etti:
"Bir de Ağrı kadrosunda görevliyken Tunceli’de kızı ile birlikte saldırıya uğrayan Kadir Özkara’nın naaşını İncirlik Havaalanı’ndan alırken, astsubay oğlu üniforma ile indiği anda devlet büyüklerine ve komutanlarına vermiş olduğu selam ve cenaze töreninin sonunda şehitlikte, ’Ben de artık bir şehit çocuğuyum, şehit oğluyum’ dediği anda bittim ve o kardeşime sarılarak gözyaşlarımı bıraktım" diyerek ağladığı anı itiraf etti.
BABASI ÇATIŞMADA ŞEHİT OLDU
Adanalı olan Hüseyin Özen, 28 Haziran 1974’de 2,5 yıllık polis memuru iken asayiş operasyonunda girdiği çatışmada şehit oldu. Babasının yüzünü fotoğraflarından, hikayesini de annesinin anlatımları ile tanıyan Nalan Özen, şehit ailelerinin acısını en iyi anlayan insanlardan biri oldu. Meslek hayatına Ankara’da emniyet genel müdürlüğü’nde başlayıp, İstanbul, Malatya ve Kırklareli’nde devam eden Özen, 2011 yılında Adana’ya emniyet amiri olarak tayin edildi. Adana Emniyet Müdürlüğü görevini sürdüren Cengiz Zeybek tarafından 2012 yılında Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğü’ne getirilen Özen, "Sayın müdürüm ve sıralı amirlerim en büyük destekçim oldu. Onların desteği olmasaydı, ben bu işi zor yapardım. görev verildiği sürece de şehit yakınlarının ’Nalan Ablası’ olmaya devam edeceğim" diye konuştu.
(DHA)