Cudi Dağı'nda terör örgütü PKK'ya yönelik düzenlenen operasyonda şehit olan 6 özel harekat polisi için Diyarbakır'da tören düzenlendi.
Cudi Dağı'nda PKK'ya yönelik yapılan operasyonda şehit olan polis memurları Kadir Can, Cihat Akkaya, Recep Topaloğlu, Arif Mamış, Selim Arslan ve Mustafa Erdoğan'ın naaşları, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgundan alınarak Vali Ünal Erkan Helikopter Alanı'na getirildi. Burada saat 19.30'da başlayan törene İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, kurum müdürleri ile şehitlerin yakınları katıldı.
Törende bir konuşma yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bu kanı dökenlerden hesabın mutlaka sorulacağını söyledi. Bakan Şahin, "Her şeye rağmen ülke diyoruz, her şeye rağmen milli birlik ve beraberlik diyoruz. Şehit yakınlarına, ailelere Cenabı Allah'tan sabırlar diliyorum. Değerli mesai arkadaşlarına sabırlar diliyorum. Aziz milletimize başsağlığı diliyorum" dedi. Şehitlerin kanının yerde kalmayacağını söyleyen Şahin, "Üzüntümüzü kontrol etmek zorunda olan, millete karşı sorumluluğu olan insanlarız. Dedi
**Vatanına kurban oldu**
Şehit özel harekât polisi 25 yaşındaki Yavuz Selim Arslan’ın Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesindeki baba evine ateş düştü. Oğullarının şehit düştüğü haberiyle sarsılan Gülşen ve Mehmet Arslan çifti, gözyaşlarına boğuldu. Gülşen Arslan, “Bu teröre hiç mi çare yok? Buna kim çare olacak? Sürekli ciğerimiz yanıyor. Yiğidim, çok sevdiğin vatanına kurban oldun. Vatan sağ olsun” dedi.
4 yıllık polis Yavuz Selim Arslan’ın dağların zirvesinde elindeki silahıyla çektirdiği Facebook’taki kapak fotoğrafı, hatıra kaldı. Şehit Arslan’ın, 25 Şubat’ta eklediği bu fotoğrafın üstünde “Varlığım, Türk varlığına armağan olsun...” yazıyor. Şehidin yakınları ve arkadaşları Facebook’taki fotoğrafının altına “Öyle de oldu Yavuz’um. Mekanın cennet olsun. Allah ailene sabırlar versin. Nur içinde yat” yazarak duygularını paylaştı.
**Gönüllüydü**
Şırnak’taki zorunlu hizmet süresini 1 yıl önce tamamlamasına rağmen gönüllü olarak bölgede kalan şehit polis memuru Arif Mamış’ın acı haberi, Adana’nın Seyhan ilçesi Yeşilyurt Mahallesi’nde oturan ailesine yetkililer tarafından verildi. Baba İbrahim Mamış, oğluyla en son 2 gün öncetelefonda konuştuğunu belirterek “O gece operasyondan geç gelmişti. Gelince konuştuk. ‘İyiyim’ dedi. Konuşmamızdan sonra o gece tekrar operasyona gitmiş. Oğlumun doğu görevi 1 yıl önce bitmişti. Özel harekâttan ayrılmasını da istedim ama Çok seviyordu” diye konuştu. 6 yıllık polis memuru Mamış evli ve bir çocuk babasıydı.
**![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1409675/640xauto.jpg)46 yaşında ‘Başpolis’ti**
Şehit Özel Harekât Polisi 46 yaşındaki Kadir Can’ın Antalya’da bulunan evine ateş düştü. Kepez ilçesi Atatürk Mahallesi 2641 Sokak Celal Apartmanı’nda, şehit polisin eşi Ayşe Can, çocukları 17 yaşındaki Gökçe Can ve 12 yaşındaki Ömer Can ile kayınpederi Selahattin Şahin’in oturduğu eve gelen Antalya Emniyet Müdürlüğü görevlileri, aileye acı haberi verdi. 2 yıl önce yapılan sınava girerek ‘Başpolis’ rütbesi alan şehit Kadir Can’ın ailesinin oturduğu eve Türk bayrağı asılırken, Kuran-ı Kerim okundu. Özel Harekât polisleri, acılı aileyi yalnız bırakmadı. Şehidin cenazesinin, eşi ve çocuklarının isteği üzerine Antalya Kepez’de toprağa verileceği belirtildi.
**![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1409678/640xauto.jpg)''Şerefsizlerin karşısında ağlamıyorum kızımı da polis yapacağım''**
Şehit Cihat Akkaya’nın (42) acı haberi, Gaziemir ilçesindeki eşi Deniz Akkaya ile Bornova ilçesindeki annesi Sıddıka ve babası Mehmet Akkaya’ya emniyet müdürlüğü yetkililerince verildi. Akkaya’nın çatışma sırasında kendisini telefonla arayan lösemi tedavisi gören eşi Deniz Akkaya’ya, “Çok iyiyim. Akşama sizi arayacağım”, kendisini merak edip arayan İzmir’deki meslektaşlarıyla konuşurken de “Çatışıyoruz, sıcak temasımız devam ediyor.
Dua edin” dediği öğrenildi. Deniz Akkaya, kendisinin 11 yaşında kızları Aybüke ile birlikte yaklaşık 5 yıldır süren lösemi tedavisi için İzmir’de kaldığını belirterek, “Yanımıza gelmek için tayin isteyecekti. Tayin formu için benim Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden aldığım tedavi ve kontrol belgelerini kargoyla göndermiştik. Kargo şirketinden sabah arayarak eşimin evrakı almaya gelip gelmeyeceğini sordular. ‘Dağdadır, gelir’ dedim. Eşim de tayinimiz de yok artık. O şerefsizlerin karşısında ağlamıyorum. Kızımı da polis yapacağım. Allah onların belasını versin” dedi. Deniz Akkaya’nın, çok istemesine karşın polis olamadığı için sık sık eşinin üniformasını giyerek çektirdikleri fotoğraflar anılarda kaldı.