Günlük hayatımızdaki üç beyaz düşmandan biri olan şekerle ilgili bilim dünyasındaki son gelişmeleri inceleyen Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, ürkütücü sonuçlarla karşılaştı.
Sadece ABD'de 2010 yılı içinde 25 bin kişi aşırı şekerli içecek tüketiminden öldü.
2013 yılında yapılan bilimsel çalışmalarda dünya genelindeki 180 bin ölümün sebebinin büyük ihtimalle şeker veya tatlandırıcı içeren içecekler olduğu sanılıyor.
2008 yılında aşırı fruktoz tüketiminin leptin direncine sebep olduğu bir çalışma ile kanıtlandı. Leptin yeterince besin aldığınızı size anlatan bir hormondur.
Problem şudur ki biz çoğu zaman beynimizden gelen sinyalleri umursamayız. Leptin uygun çalışmaz ve bununla alakalı bir semptomda vermez.
Bu da aşırı gıda tüketimine ve dolayısıyla obeziteye yol açabilir.
Eğer son yıllarda kilo aldıysanız ve neden olduğunu bulamadıysanız belki vücudunuza giren fruktoz miktarını kontrol edebilirsiniz.
KARACİĞERDE TOKSİK ETKİ YARATIYOR
2012 yılında Nature dergisi tarafından şekerin üzerinde de alkol gibi bazı kısıtlamalar ve uyarılar koyulması fikri ortaya atılmıştı.
Çünkü aşırı fruktoz ve glikozun karaciğerde toksik etki yaratabilir. Alkol içeren alkollü içeceklerin metabolik yolu fruktoz alımındakine benzerdir.
Ayrıca şeker alkolün sorumlu olduğu birçok kronik durumun meydana gelme riskini artırır. Sonuç olarak zayıfsınız diye fruktoz kaynaklı meydana gelen karaciğer hasarından korunduğunuzu düşünüyorsanız tekrar düşünün.
Kilolu değilseniz bile karaciğer hasarı meydana gelebilir. Şeker, ‘şeker içermez ' olarak her gün satılan birçok gıdada saklıdır.
Birçok insan ‘normal' şeker suçlularından (şeker, kurabiye, kek) kaçınmak için gayret ederken aslında sevdikleri bazı gıdaların çok fazla şeker içerdiğini fark ettiklerinde aldatılmış hissediyorlar.
ŞEKER BEYİN GÜCÜNÜZÜ ETKİLER
Birçoğumuz çocukken gerekenden fazla şeker tüketiriz. 2009 yılında yapılan bir çalışmada ise glikoz tüketimi ve hücrelerin yaşlanması arasında pozitif bir ilişki bulundu.
Hücrelerin yaşlanması kronik hastalıklar gibi ciddi sorunlara yol açmasa da kırışıklık gibi daha basit şeylere neden olabilir.
Fakat işin endişe verici diğer kısmı ise, şekerin beyin hücrelerinde de yaşlanma etkisi vardır. 2012 yılında yapılan çalışmada aşırı şeker tüketiminin hafızada eksikliklere yol açtığı ve genel bilişsel sağlığı etkilediği bulunmuştur.
ŞEKER ÖZELLİKLE BEL ÇEVRESİNİ GENİŞLETİYOR
Geçtiğimiz 30 yılda obez adelosanların oranı 3 katına, çocukluk çağı obezite oranı ise 2 katına çıktı.
Birçoğumuz geleceğimizi tehdit eden unsurların ve bunlarla alakalı dataların farkındayız; fakat yapılan bilimsel çalışmaların ötesinde gerçekten neler olduğunu görmek için eğlence parklarını, okul veya alışveriş merkezlerini ziyaret etmek gerekli.
Obez çocuklarda yağ birikimi genellikle gövde kısmında olur. Neden? Bir sebebi fruktoz yüklü içeceklerdeki artıştan kaynaklı.
ŞEKER BAĞIMLILIĞINIZ GENETİK OLABİLİR
Eğer ben şekere ‘Tamamen bağımlıyım' diyorsanız, bu doğru olabilir.
579 kişi üzerinde yapılan bir akademik çalışma göstermiştir ki ghrelin hormonunda genetik değişiklikler olan bireyler daha herhangi bir değişiklik olmayan bireylere göre çok şeker ve alkol tüketiyorlar.
Ghrelin beyninize aç olduğunuzu anlatan hormona verilen isim.
Kan şekerini düşüren 5 beslenme hatası
Dünyada her geçen gün unlu, şekerli, doymuş yağlardan zengin gıdaların, şeker veya fruktoz (meyve şekeri) içeren içeceklerin ve fast food türü besinlerin tüketiminin artmasına paralel olarak obezite (şişmanlık) ve Tip 2 diyabetin görülme oranı yükseliyor.
Tip 2 diyabet gelişmeden önce oluşan aşırı insülin salgısı sonucunda da “hipoglisemi”, bir başka deyişle kan şekeri düzeyinin 70 mg/dl veya altına düşmesi tablosu gelişiyor. Glikoz düzeyinin çok düşük olması tehlikeli bir durum. Çünkü beyin tek enerji kaynağı olarak sürekli glikoza, bir başka deyişle ‘kan şekerine’ bağımlı oluyor.
. Kan şekeri düştüğünde göz kararması, bayılma atakları, halsizlik, baş dönmesi ve titreme gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Peki ama hangi beslenme hataları hipoglisemiye neden oluyor? Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Olcay Barış kan şekerinin düşmesine yol açan beslenme hatalarını ve kan şekerini dengede tutmanın püf noktalarını anlattı.
Yoğun çalışma temposu da önemli bir etken!
Hipoglisemi; obezite ve Tip 2 diyabet oranındaki artışa paralel olarak yükseliyor. Genellikle tip 2 diyabetin erken dönemi olsa da, sadece bu nedenlerden dolayı ortaya çıkmıyor. Yoğun çalışma temposu ve aşırı stres nedeniyle yeteri miktarda kalori veya karbonhidrat alınamadığında veya ağır egzersiz durumlarında kan şekeri belirli bir düzeye erişemediğinde de hipoglisemi görülebiliyor.
1. HATA: Sık beslenmek yerine, vücudu aç bırakmak, öğün atlamak
Zamanında yenilmesi gereken öğünün atlanması, geciktirilmesi veya ara öğünlerin atlanması kan şekeri düşüklüğüne sebep olarak halsizlik, baş ağrısı, titreme, terleme, çarpıntı ve konsantrasyon güçlüğü gibi yakınmalara sebep olabiliyor.
DOĞRUSU - Öğünleriniz arasında en fazla 3 saat olsun:
Açlık ataklarını kontrol altına almanız gerekiyor. Bunun için açlık hissine göre değil, saate göre beslenin. Uyandıktan itibaren belli aralıklarla 3 ana öğün, 3 de ara öğün yapın ve öğünler arasının en fazla 3 saat olmasına dikkat edin. Öğle ve akşam yemeğinizin arası uzunsa, bir ara öğün daha ekleyin. Böylece insülin hormonu düzgün bir şekilde salınır ve kan şekerinin sabit düzeyde kalmasını sağlar.
2. HATA: Şekerleme ve fastfood tipi beslenme
Çikolata, pasta ve fast food tipi besinlerden uzak durun. Çünkü bu besinlerde bulunan basit şeker ile yağ, kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselip daha sonra bir anda düşmesine sebep oluyor.
DOĞRUSU - Basit şeker yerine kompleks şekerli besinleri tüketin:
Basit şekerler kolay sindiriliyor, hızla kana karışıyorlar. İnsülin hormonunu salımını arttırarak hızla kan şekerini düşürüyorlar. Bunun aksine kompleks şekerlerin sindirimleri uzun sürdüğü için kan şekerini hızla yükseltmiyor, kandaki şeker düzeyinin sabit kalmasına yardımcı oluyorlar. Kızartma yerine ızgara, haşlama, fırında hazırlanan yiyecekleri tüketin. Basit şeker (çikolata, şeker, jelibon) yerine kompleks şeker içeren tam tahıllı ekmek, bulgur pilavı, kepekli makarna, meyve, bakliyat ve proteinli ürünleri (süt, peynir, yoğurt, ayran) tercih edin.
3. HATA: Çok düşük kalorili şok diyetler uygulamak
Çok düşük kalorili diyet planları baş ağrısı, baş dönmesi ve açlık ataklarına sebep olabiliyor. "Açlığı açlıkla terbiye etmeyin". Hipoglisemide amaç hipogliseminin nedenini belirleyip tedavi etmek olmalı. Bu yapılmadan başlanılan bilinçsiz diyetler yalnızca baş ağrısı ve yorgunluk yapmakla kalmıyor, aynı zamanda panik atak nöbetlerine de yol açabiliyor.
DOĞRUSU - Düşük kalorili diyetler asla uygulanmayın:
Diyet kişiye özeldir. Bu nedenle enerji, protein, yağ ve karbonhidrat dengesi ihtiyacınıza göre düzenlenip beslenme planı ona göre bir uzman tarafından oluşturulmalı.
4. HATA: Aç karnına egzersiz yapmak
Egzersiz kan şekeri kontrolünde fayda sağlıyor. Ancak aç karnına yapıldığında göz kararması ve baş dönmesi oluşabiliyor.
DOĞRUSU – Egzersiz öncesinde sağlıklı atıştırın:
Egzersize gitmeden 45-60 dakika önce mutlaka kepekli ekmek, peynir, meyve veya süt, diyet bisküvi, 10 fındık gibi dengeli bir öğün yapın.
5. HATA: Alkol ve kafein miktarına dikkat etmemek
Alkol, kan şekerini önce yükseltip sonra düşürdüğü için tüketiminden mümkün olduğunca kaçının. Kafein glikoz dengesini yeniden kazanmak için yardım etmesinin dışında bu durumun kötüleşmesine de zaman zaman neden olabiliyor.
DOĞRUSU – Sınırlı miktarda tüketin:
Alkolü aç karnına değil, dengeli bir öğünle tercih edin. Kahve, çay ve çikolatalı içeceklerden de kaçının veya bunları sınırlı sayıda tüketin.