Tıbben Hidrolipodistrofi olarak tanımlanan sellülit hastalığı ; lenf sıvısı ve kan dolaşımındaki yavaşlama nedeniyle yağ ve toksinlerin cilt altında birikimidir. Bu birikimler sonucu cilt yüzeyinde göze hoş gözükmeyen, pütürlü düzensiz 'portakal kabuğu görünümü' diyebileceğimiz doku düzensizlikleri meydana gelir.
Daha çok bayanlarda özellikle uyluğun üst kısımları, diz iç kısımları, kalça ve bacağın üst kısımlarına yerleşir.
Başlangıçta 1.derece dediğimiz düzeyde ayakta dururken herhangi bir belirti vermez ancak 2 parmak arasında cilt - cilt altı hafifçe sıkıştırıldığında portakal kabuğu görünümü ortaya çıkar.İleri vakalarda görüntü cildi sıkıştırmadan da kendini gösterir.
Sellülit kilo ile direkt alakalı olmadığından zayıflayarak ortadan kalkmayacaktır.Özel müdaheleler gerektirir.
Selülitin ortaya çıkışı çeşitli sebeplere (biri veya birkaçı birarada olarak) bağlıdır.
Bunlar arasında; genetik faktörler, hormonal dengesizlikler, yanlış beslenme, sedanter yaşam biçimi ve oral kontraseptif gibi bazı ilaçların fazlaca kullanımını sayabiliriz.
Selülitten kaçınmak için yapılması gerekenler arasında;
-Fazla yağ ve tuz tüketiminin azaltılması
-Pprotein ve taze sebze , meyveden zengin bir beslenme
-Şeker ve unlu gıda alımının asgariye indirilmesi
-Alkol tüketiminin minumuma indirilmesi
-Kafeinden uzak durulması ve
-Bol su tüketimini sayabiliriz.
Selülit için önerilen tedavi seçenekleri çeşitlidir. Bunlar arasında geçen yazımda bahsettiğim Carboksiterapi etkin bir yöntem olduğu gibi bu yazıda Mezoterapi'den bahsetmek istiyorum.
Selülitli bölgede dolaşım bozukluğu olduğu için dışardan veya oral yolla alınan ilaç vs gibi uygulamalar tam istenen etkiyi her zaman ortaya çıkaramamaktadır. Cerrahi girişimlerin de (liposuction gibi) sellülit tedavisinde yeri yoktur.
Ağız yoluyla alınan veya kas ve damar içine yapılan injeksiyonlar yoluyla verilen ilaçların çoğu ilgili hedef yağ tabakasına ulaşamamaktadır. Çünkü ilaçların bir kısmı emilmeden vücuttan atılırlar.
En etkin çarelerden biri; hastalığın olduğu cilt tabakasına doğrudan lipolitik ve vazodilatatör etkili drog ve bitki ekstrelerinin kombinasyonundan oluşan Mezoterapi uygulamasını yapmaktır.
Mezoterapi ile sadece sorunlu bölgelere yapılan küçük injeksiyonlarla hiçbir yan etki görülmeksizin ana problemin ortadan kalktığı görülecektir.
İlk kez 1952 yılında Fransız hekim Dr Michel Pistor tarafından uygulanmaya başlanan Mezoterapi, günümüz Fransa'sın da yaklaşık 15000 hekim tarafından uygulanmaktadır. 1987 yılında Fransız Tıp Akademisi tarafından geleneksel tıp tedavileri kapsamına alınmıştır.
Günümüzde bu metod Uluslararası Mezoterapi Derneğine üye 14 ülke hekimleri tarafından dünyada başarı ile uygulanmaktadır.
Mezoterapi'nin kullanım alanları;
Selülit
Bölgesel yağlanma
Saç dökülmeleri (ayrı bir yazı konusu)
Cilt kırışıklıkları
Romatizmal hastalıklar
Spor yaralanmaları gibidir.
Mezoterapi'nin tercih edilmemesi gereken durumlar;
Kalp yetmezliği
Diabet hastalığı
Böbrek hastalığı
Antikoagulan tedavisi alan hasta grubu
Mezoterapi uygulamaları 10-30 seans'lık kürler halinde yapılır. Bir uygulama seansı sırasında sorunlu bölgeye büyüklüğüne göre 10 - 25 arasında 0.5 cc.lik injeksiyon uygulamaları yapılır.
Toplumumuzda mezoterapinin çok acılı ve ağrılı olduğu ve yaralara yol açtığı gibi düşünenlere de rastlamamızla birlikte bunun tamamen uygulamacı ve uygulama hatalarına bağlı olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.Mezoterapi doğru uygulamayla kesinlikle kişiye herhangi bir rahatsızlık vermeyen ve sonuçları itibariyle de oldukça yüz güldürücü bir metoddur.