"Sembolik olmadığını gösterdik"

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, YAŞ krizini Hürriyet'e değerlendridi: "Sayın Başbakan, YAŞ2taki imzasının sembolik olmadığını göstermiştir"

Derbi maçı değil

Hürriyet'in haberine göre, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) krizinde süreci değerlendiren Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, şu ana dek hükümetten gelen en net çıkışı yaparak, "Şûra toplantıları iki ayrı takımın maçı veya derbi değil. Sayın Başbakan, YAŞ'daki imzasının sembolik olmadığını göstermiştir" dedi. Çiçek, hükümeti, "Komuta sistemine, teamüllere müdahale ediyor ve TSK'yı yeniden dizayn ediyor" diye eleştirenlere de tepki göstererek şöyle konuştu:

Dışarıdan olmadık, umulmadık isimler gündeme getirilmiyor ki. Yine değerli komutanlarımız gelecek. Diğer ülkelerde olan burada oluyor. Bu yaşananları hükümete karşı kullanmak, manipule etmek isteyenlere şunu söylemek lazım: Başbakanımız takdir hakkını kullanmıştır. Türkiye'de artık herkes herkesin yasalarla tanınmış hukukuna, yetkisine ve varlığına sabır ve saygı gösterecektir.

Reklam
Reklam

Haklı hassasiyetler

Şûra toplantıları iki ayrı takımın maçı veya derbi değil. Ama maalesef meseleyi böyle sunarak, izlenim yaratarak fayda umanlar var. İlgili kanunlar ve TSK Personel Kanunu'nda, Askeri Şûra'nın nasıl yapılacağı ve kimlerin ne yetkide olduğu çok nettir. Geçmişte de zaten benzer icraatlar ve tasarruflar YAŞ'larda yaşandı. İşimize gelen yeri hukuki görüp, gelmeyen yeri hukuki değildir deyip işin içinden çıkamayız. Bu olayı hükümetin, 'TSK'yı gizli tasfiye planı veya Orgeneral Hasan Iğsız'ı devreden çıkararak komuta kontrolü' ele geçirme planı gibi noktalara çekmek insafsızlıktır. İşleyen yargı sistemi 102 kişi ile ilgili ve başka konularda da kararlar aldı. Sayın Başbakanımızın bazı konularda da haklı hassasiyetleri olabilir. Bu konuda her şey yasal, hak, anayasa ve kanunlar çerçevesinde gelişiyor.

Iğsız, takdir yetkisi

İmza sahibinin takdir hakkı vardır. Kanunlar Başbakanımızı açıkça yetkilendirmiştir. Sayın Başbakan da, Askeri Şûra'daki imzasının sembolik olmadığını göstermiştir. Herkes her fırsatta 'Her işten hükümet sorumludur' diyor. Şûra'dan neden sorumlu olmayalım? Başbakan yasalarla tanımlanmış iradesini ortaya koymuştur. Bu işler Fransa'da, İspanya'da, Amerika'da böyle oluyor da, neden bizde olunca sorun çıkıyor. Anlamak mümkün değil. Başbakanımızın Hasan Iğsız ile ilgili takdir yetkisini kullanmasını gayet normal görüyorum. TSK'da başka değerli isimler de vardır.

Reklam
Reklam

Uzlaşma pompalanmasın

Bunu ülkenin en büyük sorunu haline getirmenin bir anlamı yok. Bunu bir uzlaşma gibi pompalama da yanlış. Bu sivil otoritenin takdiri ve iradesi sonucu şekillenecek bir süreçtir. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası olan bir devlettir. Kabile devleti değildir. Yerleşik kuralları vardır. Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de sorunlar zaman zaman yaşanabilir. Ama önemli olan diğer büyük ülkeler gibi tahammül sabır gösterebilmektir. Bazen bir saat bir gün sabır göstermek ülkenin yıllarca sürecek krizlerinin önüne geçer.

Paşa paşa olmaz

Sayın Başbakanın kiminle çalışıp çalışmak istemeyeceği takdiri de zaten tamamen kendine aittir. 30 yıllık siyasi hayatımda sürekli gördüğüm, 'iktidar-TSK, iktidar-yargı' kavgasından medet umanlar bu son konuyu da farklı yerlere çekmeye çalıştılar. Orgeneral Iğsız ile veya bir başka komutanla ilgili Şura'da bir karar alınacak, hükümet de bunu 'paşa paşa' imzalayacak. Bu olmaz.