Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Biz CHP değiliz. Olağanüstü kongreler partiye zarar verir” dedi.
İŞTE O ÇARPICI RÖPORTAJ
Seçim sonuçlarını kapsamlı bir şekilde değerlendirdiniz. Nedir ilk tespitleriniz?
Mevcut siyasi iktidarın halk üzerindeki bizce olumsuz etkisi ortaya çıktı. Nedir bu? Millet korkutuldu esasında. Geçim sıkıntısı, terör tehdit unsuru olarak kullanıldı.
Zemini yok muydu sizce seçmenin endişelerinin? Koalisyon kurulamadı, dolardalgalandı. Halk “Koalisyon kurulsa bile partiler anlaşamaz, işler bozulur” diye bir endişeye kapılmakta haksız mıydı?
“Koalisyon kurulmuyor, koalisyonlarda bunları yapamayız” diye halkın üzerine gidildi. Halkın şuur altına yerleştirildi. Normal şartlarda bu korkunun olmaması gerekirdi halk indinde. Halkın koalisyonlardan ürkmemesi gerekir. Bizde de geçmişte de bazı uygulamalar var, batı ülkelerinde de uygulamalar var. İyi işlediği takdirde birbirini kontrol altında tutan partiler halka daha iyi hizmet verebiliyorlar. Bizde AKP iktidarı bunu çok ters işletti, koalisyonların özellikle 1980 öncesi örnekleri verip, olumsuz bir gidişata zemin oluşturacağını iddia ettiler. Bunda da muvaffak oldular. Yanlış bir algıydı, halk iktidarın bu istikametteki propagandaları altında adeta esir oldu, karşı duruş sergileyemedi. Onun doğruluğuna hükmetti.
Siz muhalefet olarak karşı duruş sergileyemez miydiniz?
Biz anlattık, hatta 3.5 yıl süren Cumhuriyet tarihindeki en uzun süreli hükümeti de örnek verdik. Kendimiz içinde olduğumuz, zıt kutupların bir araya geldiği hükümeti anlattık, nelerin yapıldığını ifade ettik. Orada alınan ekonomik tedbirler önemliydi, AKP onları devam ettirdi aslında.
Peki bu örnekle birlikte çok tartışılan başka bir soru geliyor akıllara, MHP’nin bir eksiği var mıydı bu süreçte?
MHP’nin şöyle bir özeleştirisi olabilir, kendimizi anlatma hususunda basın yayın organlarını istediğimiz gibi kullanma noktasında bir eksikliğimiz olabilir. Diğer unsurları arzu ettiğimiz anlamda kullanamamış olabiliriz. Çünkü algı yönetimi dediğiniz husus bir siyasi partinin kendisini anlatmasıyla mümkündür. “Acaba bu konuda bir eksikliğimiz var mı?” diye baktığınızda çalışma alanlarımızdan birisi de bu sorunun cevabını çok net bir şekilde alabilmektir.
Bir “Mister no” benzetmesi yapıldı MHP Genel Başkanı’na, “Hayır” cı ifadesi kullanıldı kendisi için. Bunun etkisine dair ne tespit ettiniz?
Somut ortaya çıkmış bir şey yok. Zaten bu çok yanlış bir yaklaşım. Bu kasıtlı bir çıkıştı. Bunu hem AKP hem CHP yaptı. En kolay yolu buldular. Esasında ne Genel Başkanımız ne de Milliyetçi Hareket Partisi bu suçlamayı hak edecek bir davranış biçiminde olmuştur. Neye hayır dediğimiz belliydi, bunlar hep bu toplumun rahatsız olduğu hususlardı. Biz Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişmesine hayır dedik, hırsızlıkların üzerinin örtülmesine hayır dedik, çözüm sürecine hayır dedik, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa sınırları dışına çıkmasına hayır dedik.
<div class="&autoplay=1"" clr="" others-news="">[
CHP Genel Başkanı ile görüşmeye de hayır dediniz…
CHP Genel Başkanı ile görevi aldıktan sonra görüşebilirsiniz. Eğer hükümet kurma konusunda bir görüşme ise ki öyleydi, elinde yetki olmayan bir CHP Genel Başkanı ile ne görüşeceksiniz? Bir taraftan AKP ile koalisyon ortaklığı için 35 gün görüşme içinde olun, sonra arka kapıdan MHP ile görüşün. Olacak şey değil.
Yaptığınız seçim analizlerinden geleceğe dair MHP’de “Şu noktada değişiklik olması gerekir” dediğiniz bir tespit var mı?
Değişiklikten kastınız fikriyatımızda, bir siyasi parti olarak dünya görüşümüzdeyse bu mümkün değil. Ama bakıyoruz mesela sandık başlarınızı muhafaza edebilmiş miyiz? O noktada eksikliklerimiz var. Tüm çalışmalar bittikten sonra nerede eksik gördüysek MHP tedbirler alacaktır. Ona göre bir yol haritası çizmek suretiyle geleceğe ümit var bir MHP hazırlayacağız.
Seçim sonuçları MHP’de başka bir tartışmayı daha tetikledi; yönetim değişikliği. Parti içi muhalefet ortaya çıktı, henüz ortada aday yok…
O zaman ortada aday yoksa buna parti içi muhalefet demek ne kadar doğru?
O zaman ne var sizce şu anda MHP’de?
Bu sonuçların üzüntüsü ile insanların neyin nasıl yapılması konusunda fikriyatları, bunların mukayesesi var.
Ama Genel Başkan bu “muhaliflerle” ilgili sert ifadeler kullandı. Ak troller, lejyonerler, saraydan kulağına kongre fısıldananlar benzetmesi yaptı. Kimi kastetti bu durumda?
Ortada resmi bir şey yok, fısıldamalar, sosyal medya üzerinden yazılanlar çizilenler var. Bazı isimlerin aday olacağı yönünde söylentiler var. Bunlar olabilir. “Nasıl karşılarsınız?” diyorsunuz ya bunlar olabilir. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi de bir düsturu bizzat Genel Başkan’ın ağzından ifade etti, “Eğer bu çıkışta bir yarış olacaksa bu yarışın zamanlaması bellidir” dedi. Biz olağanüstü kongreleri sıkıntılı görürüz. CHP değiliz biz.
Neden?
Olağanüstü kongreler partiye zarar verir. Çünkü şiddetlidir, mücadele şiddetli geçer, partiye zarar verir. Mesela rahmetlinin vefatı sırasında oldu hatırlarsanız, bu tip hadiseler olabilir. Ama bunun dışında siz üstün gayret sarf edip zorlama yoluna gittiğinizde bu partiye zarar verir. Bunu yapacağımıza olağan kongremiz var.
Var ama 3 yıl sonra…
İki ile üç yıl arasında değişir bu. Siyasi partiler yasasının verdiği haktır bu. Bir yarış yapılacaksa orada yapılır, bu da herkese açık. Bir önceki kongrede Sayın Genel Başkan herkesin adaylığını açtı. 3 adaylı bir yarış meydana geldi. Dolayısıyla yapmak isteyen olağan kongresini bekler, demokratik usüller içinde bu yarışta olduğunu beyan eder. O zaman hay hay, buna kimsenin itirazı olmaz.
Neden şimdi olmasın delege istiyorsa?
Neden zorluyorsunuz? Bu Genel Merkez’imizin, partinin ilgili kurullarının aldığı bir karar.
Bunu demokratik buluyor musunuz?
Neden demokratik olmasın? Demokratik olmasa tüzüğe girmezdi zaten. Tüzüğün 63’üncü maddesi çok açık. Onun dışında Genel Başkan’ın nasıl seçileceği ile ilgili yol ve yöntemler de çok net. Bizim tüzüğümüz siyasi partiler kanunun dışında değil, onun için anti demokratik bulamazsınız. Bu tüzük kongre delegesinin onayladığı bir tüzük. Partinin dayandığı ülkücü, milliyetçi idarenin verdiği oylarla bu tüzük geçmiştir.
MHP’de lider değişikliği istemek bir sorun mu sizce?
MHP’de lider değişikliği isteminin ardında farklı hususların olduğu kanaatindeyim. Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin değişikliğini istemenin şu an için yanlış bir çaba olduğunu düşünüyorum ben. Sayın Bahçeli partisinin ve hareketin başındadır, bu hareketin lideridir. Kendisinin de ifade ettiği gibi milliyetçi ülkücü irade kongrede farklı bir temayül sergilerse ona herkes rıza gösterir. Ama şu anda Sayın Devlet Bahçeli’yi istemiyoruz temayülünün ardında bu partiyi yok etmek isteyen veya bu partinin yok olmasından sonra ülkede bir başkalaşmayı yaşamaya çalışan çevrelerin olduğu kanaatindeyim. Görevinin başında olan bir siyasi şahsiyete bu tür yaklaşımların yapılmasının çok doğru olduğu kanaatinde değilim.
Bir art niyet olmadan, farklı düşünenler olamaz mı?
Olacaksa onlar Olağan Kongre’de çıkacak, yarışını yapacak. Ama ortada seçim sonrasında tüm mahfillerin adeta birleşip Milliyetçi Hareket Partisi’ni ok etme çabasını doğru bulmuyoruz. Bizim söylemeye çalıştığımız da bu. Biz bir siyasi partiyiz, herkes yarışabilir.
Aday olmak isteyenler tüzük kongresi için yeterli imzayı toplayabilirse yönetimden yansıyan mesaj, “MYK’nın buna izin vermeyeceği” yönünde. Genel Başkan “kayyuma partiyi düşürmek isteyenler”den söz etti. Bundan sonrasında ne olacak?
Bundan sonra herhangi bir olumsuzluk olacağı kanaatinde değilim. Hep farazalar üzerinden soru soruyorsunuz. Ortada daha aday yok. Ortada aday olmadan biz onlar üzerinden yorum yapıyoruz, bunu doğru bulmuyorum. Toplarsa toplar. Kanuni ölçüler içinde bu siyasi parti gereğini yapar ama biz bunu öngörmüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi son toplantısında konuyla ilgili kararını aldı, “Olağanüstü kongreyi doğru bulmuyoruz. Normal zaman içinde kongremizi yaparız”.
Ülke gündemine dönersek, Hükümet güvenoyu aldıktan sonra hızlı bir takvim işlemeye başlayacak. Anayasa tartışması var, başkanlık sistemi tartışması var. Buradaki duruşunuzu anlatabilir misiniz?
1 Kasım öncesi sahada olan iktidar partisi ne anayasa değişikliğini ne de başkanlık heveslisi olduklarını dile getirdiler. Biz Anayasayı değiştirmeyelim demiyoruz, 12 Eylül zorbalarının yaptığı anayasadan Milliyetçi Hareket Partisi de rahatsızdır. 1 Kasım’dan sonra Sayın Davutoğlu veya AKP nasıl bir değişiklik talebinde bulunacağını önümüze koyması lazım. Biz temelden ortak akılla bir anayasa değişikliği istiyoruz. Ama değiştirilmesini istemediğimiz ilk 4 maddenin ilelebet payidar kalması konusunda da kararlıyız. İktidar bunu değiştirelim diye gelirse tabii ki MHP karşı duruşunu ortaya koyacaktır. Onun için bizim daha ortada olmayan bu değişiklik taleplerinin ne yönde olduğuna bakmamız lazım.
Başkanlık sistemi ya da bir yönetim değişikliğini tartışır mısınız?
Hayır efendim. Başkanlık sistemine karşıyız, ne yapmak istediklerini biliyoruz. Özellikle de Cumhurbaşkanı’nın. O tip bir devlet başkanlığı talebi MHP tarafından olumlu karşılanmaz. En son kullandığı örnek, Meksika modeli. Meksika tipi başkanlık sisteminde başkan yardımcısı yoktur. Her bakanı, yargının başını başkan atar. Başbakan yoktur. Kendi karşısında kendi otoritesini dengeleyecek hiçbir sistem yoktur. Böyle bir başkanlık sistemi Türkiye’de seçilmiş krallıktır, diktatörlük olur. Ortadoğu sultanlarının hakimiyeti olur. Bu teklifle gelirlerse bize buna MHP yok diyecektir.