Galileo'nun aklına bir şiir düştü.. Darwin, Freud ve Einstein'ın diline dolandı ve bir de baktılar ki bütün dünya değişti..
1417 kışında, otuzlu yaşlarının sonunda kısa boylu, cana yakın, zeki ve uyanık bir adam ücra bir manastırdaki tozlu bir raftan çok eski bir yazmayı eline alır ve yaptığı keşfin heyecanıyla onun kopyalanmasını ister. O adam Rönesans döneminin en büyük kitap avcısı Poggio Bracciolini'dir. Keşfettiği kitap, Lucretius'a ait olan "Evrenin Yapısı" adındaki eski, bin yıldan uzun bir süredir neredeyse tamamen unutulmuş bir şiirdir.
Olağanüstü güzellikteki bu şiir tehlikeli fikirlerle doludur. Buna göre evren tanrıların müdahalesi olmadan işlemeye devam etmektedir; din kaynaklı korkular insan hayatına zarar vermektedir; haz ve erdem birbirine karşıt değil, iç içe geçmiştir; madde daimi hareket halinde olan, rastgele çarpışan ve olağan seyrinden saparak yeni yönler kazanan çok küçük parçacıklardan meydana gelmiştir.
Şiirin elden ele dolaşması tarihin akışını değiştirir. Şairin dünyaya bakışı Galileo'yla Freud'un, Darwin'le Einstein'ın düşüncelerine yön vermekle kalmaz, Thomas Jefferson eliyle Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ne de iz bırakır.