Deoksiribo Nükleik Asit. Kısaca, DNA.
Her birimizde var, dünya üzerindeki canlıların neredeyse tamamında var...
Fazla basitçe anlatmak gerekirse; DNA sarmalları bizi biz yapan tüm bilgileri; saç ve göz rengimiz, cinsiyetimizden boyumuza, zeka seviyemizden kişiliğimize kadar her şeyi saklar… DNA iki uzun polimerden oluşur, bu polimerler ester bağları ile birbirine bağlanmış, her biri farklı sırayla dizilmiş şeker ve fosfat gruplarından oluşur.
Bu grupların sayılamayacak kadar olasılıkta sıralandığını, her hücremizde sayılamayacak kadar DNA olduğunu hatırlatalım. Ortaya çıkan kodlama miktarını tahayyül edebiliyor musunuz?
Biz edemiyoruz...
Ama tabii edebilenler mevcut. Bir kısmı da 16 Mayıs’ta Harvard’da gizlice toplandı.
3 milyar DNA kökü... İnsan vücudundaki hücrelerin her birinde bulunan 23 kromozom çifti için gerekli miktar.
Peki bu DNA’ların kimyasal olarak üretilmesi mümkün mü? Hangi kimyasal maddeler gerekiyor? Bu etik mi? İşte bu soruların yanıtlarını aramak için 150’ye aşkın bilim insanı, avukat ve endüstri lideri 16 Mayıs’ta Harvard Tıp Okulu’nda gizlice toplandı… Gizlice derken şunu kastediyoruz: Toplantı davetini kabul edenlerin kimlikleri bilinmiyor, okul çevresine bugünlerde gazeteci kabul edilmiyor.
Ancak toplantının organizatörlerinin kimlikleri belli.
Organizatörlerden biri de _Harvard Üniversitesi’_nde genetik profesörlüğü yapan George Church.
Professor Church, New York Times’a verdiği demeçte projenin amacının yanlış aksettirildiğini, amaçlarının kesinlikle insan yaratmak olmadığını, hayvanlar, bitkiler ve mikropları kapsayan bir sentetik hücre yaratma girişimi olduğunu söyledi. Bu toplantılarda etik değerlerin en üstte tutulduğunu belirtti.
Tabii toplantının gizli gerçekleşiyor oluşu ve insan DNA’sının yapı olarak hayvan, bitki ve mikrop DNA’larından hiçbir farkının olmaması bir takım şüpheleri de beraberinde getiriyor.
Bu şüpheler de eleştirileri doğuruyor.
Örneğin _Northwestern Üniversitesi’_nde Biyoetik dalında profesörlük yapan Laurie Zoloth, "Einstein’ın genlerini sentetik olarak kopyalamak sizce doğru mu? Eğer doğruysa kimin hücrelerine konulmalı, kim bunu hakediyor?" diye soruyor ve ekliyor: "mevzu insan genlerini sentetik olarak üretmekse, bu kapalı kapılar ardında tartışılmamalı."
Haksız bir bakış açısı da sayılmaz...
Üstelik bu son günlerde karşımıza çıkan ilk gen haberi de değil. Neler oluyor?
Geçtiğimiz günlerde de Bill Gates’in ve Kraliçe Elizabeth’in de dahil olduğu bir Leonardo Projesi’nden bahsetmiştik, hatırladınız mı?
Leonardo Projesi’ne dahil olan bilim insanları ve yatırımcı ekip de, Leonardo Da Vinci’nin gen haritasını çıkarmaya uğraşmaktalar, 2019 yılı itibariyle de başarılı olacaklarını iddia ediyorlar.
Hem sentetik gen projesinin, hem de Leonardo Projesi’nin aynı anda başarılı olduğunu düşünsenize? Etik kısmı tartışıladursun, bilimsel olarak nereye gittiğimizin farkında mısınız?
Kaynaklar: Sciencealert.com, Wikipedia.org, Quora.com, Genome.gov