İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü duruşmasına, olayda "görevi ihmal" ettiği iddia edilen sanıklardan emekli polis G.B, Erfındık'ın annesi Tülay Aksakal ile avukatı Övgü Bingöl katıldı. Diğer sanıklar ise duruşmada yer almadı.
Sanık G.B. olay tarihinde polis merkezinde mahkemelerden gelen evrakın takibinde görevli olduğunu belirtti.
O dönem Erfındık'a ilişkin koruma kararının geldiğini hatırladığını belirten G.B, "İlgililere tebligat da yaptığımı hatırlıyorum. Maktulün koruma kararı ile ilgili 1 kere işlem yaptığımı hatırlıyorum. Sanığa tebligat yapıp yapmadığımı hatırlamıyorum. Evrakın hepsi dosyada vardır. Şikayetçi belli bir süre oturduktan sonra Kaynaklar bölgesine taşınınca evrakı Buca Polis Merkezine havale ettim. Görevimi zamanında ve düzenli yaptığımı düşünüyorum. Herhangi bir ihmalim ve gecikmem yoktur. Beraatimi istiyorum." dedi.
Hakim, eksiklerin tamamlanması için duruşmayı 29 Mayıs'a erteledi.
Avukat Övgü Bingöl, duruşmanın ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erfındık'ın aldırdığı koruma kararına rağmen hayatını kaybettiğini öne sürerek, "Koruma tedbirlerinin kağıt üstünde kalmaması için bu davayı çok önemsiyoruz. Hem Serpil ve ailesi için geciken adalet yönünden hem de bugün yaşam hakkı tehdit altında olan yüzlerce kadınla ilgili tedbirlerin uygulanabilmesi için çok önemli bir dava." dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Dokuz Eylül Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim görevlisi olan Serpil Erfındık, 15 Aralık 2013'te uzaklaştırma kararı aldırdığı eski eşi Vedat Atik tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.
Atik, eski eşini bıçakla kasten öldürme suçundan önce müebbet hapisle cezalandırılmış, ardından duruşmalardaki iyi hali ve pişmanlığı göz önünde bulundurularak cezası 25 yıla indirilmişti. Mahkeme heyeti sanığa zincirleme tehdit, hakaret ve maktulün cep telefonunu çalmak suçlarına da iyi hal ve pişmanlık indirimleri yapıp 3 yıl 5 ay 7 gün hapis cezasına hükmetmiş, sanığa toplam 28 yıl 5 ay 7 gün hapis cezası verilmişti.
Aile, "görevi ihmal" ettikleri iddiasıyla kamu görevlilerinden de şikayetçi olmuş, görevliler hakkında soruşturma izni verilmemesi üzerine Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Anayasa Mahkemesi, 29 Eylül 2021'de, "Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının koruma ve etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine" hükmetmişti. Karar sonrasında, aralarında dönemin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Z.Y'nin de bulunduğu 8 kamu görevlisi hakkında soruşturma izni çıkarılmış ve 8 sanık hakkında İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.