Bülent DİKTEPE/ KARABÜK, (DHA) Memleketi Karabük'te bir markette alışveriş yapan Mehmet Ali Şahin, gazetecilerin sorularını cevapladı. Şahin, Irak'ta serbest bırakılanTürk rehinelerle ilgili yöneltilen bir soruya, yakın bir zamanda böyle bir durumla 2'nci kez karşılaştıklarını söyleyip, "Hatırlayacaksınız Lübnan'da da pilotlarımız kaçırılmıştı ve 4 aya yakın bir süre rehin tutulmuştu. Orada uygulamış olduğumuz yöntem nasılsa 49 diplomatımızın ve yakınlarının kaçırılarak serbest kalması konusunda da aynı yöntemi takip ettik. Sessiz, derinden bir çalışma yapmak suretiyle bu vatandaşlarımızı kurtarmış olduk. Tabiki herkes gibi bende bundan büyük sevinç duyuyorum. Diplomatlarımızı kaçıran ve 101 gün onları rehin tutan örgüt dünya kamuoyunun da yakinen takip ettiği gibi çok tehlikeli davranışlar sergileyen bir örgüt. Böyle bir örgütün elinden vatandaşlarımızın hiç birinin burnu bile kanamadan kurtarılmış olması Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gücünü ve büyüklüğünü gösterir. Ancak Türkiye gibi güçlü ve dünya da ve bölgesinde etkin olan ülkelerin başarabileceği bir sonucu elde ettik. Bunu özellikle belirtmek istiyorum" dedi. TÜRKİYE BİR TAKIM YÖNTEMLERLE SORUNLARIN ÇÖZÜLEBİLECEĞİNİ GÖSTERDİ Yakın coğrafyanın ve Ortadoğu'nun uzun yıllardır özellikle bir kaç yıldır adeta bir cadı kazanı gibi olduğunu belirten Şahin, şöyle dedi: "Burada huzurun ve barışın gelmesi için denklemde Türkiye'nin mutlaka bulunması gerekiyor. Türkiye'yi denklemde tutmayan hiçbir formül bizim bölgemize, Suriye'ye, Irak'a ve Ortadoğu'ya barış getirmez. O bakımdan dünya kamuoyunun, Avrupa Birliği'nin, NATO ülkelerinin Türkiye'nin bu özelliğini ve misyonunu görerek ve bilerek hareket etmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum. Türkiye bugün rehin olan vatandaşlarını kurtarmak suretiyle savaşın dışında, silahın dışında bir takım yöntemlerle de sorunların çözülebileceğini göstermiştir. Bunu mutlaka başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin bir yere not etmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum." 'Türk rehinelerin kurtarılması sonrası Türkiye'ninIŞİD'e karşı yapılacak bir operasyon planlayan ABD tarafından kurulan ittifakta yer alacak mı?' sorusu üzerine Şahin, şunları söyledi: "Kuşkusuz ki devletimiz, hükümetimiz en üst düzeyde zaten görüşüyor, görüşmeye devam edecektir. Ne yapılması gerektiği konusunu devletimizin yetkili organları, hükümetimiz açıklamadan benim burada bir açıklama yapmam uygun olmaz. Mutlaka Sayın Başbakanımız, ilgili bakan arkadaşlarımız, özellikle Başbakanımız bu konuda bundan sonra hangi adımlar atılacak bunu kamuoyuyla mutlaka paylaşacaktır. Hepimizin de yapması gereken bu çalışmaların sonucunda Türkiye'nin varacağı noktanın açıklanmasını beklemektir." 2 MİLYONA YAKIN MÜLTECİ ÜLKEMİZDE Türkiye'nin büyük devlet olduğunu bir kez daha gösterdiklerini hatırlatan Şahin, şöyle devam etti: "Gerçekten çaresiz, evini barkını terk etmiş, yanında götürebileceği bir kaç eşyasını almış, çocuklarını kucağına alarak can havliyle sığınabilecek bir yer arayankim olursa olsun, hangi ülkeden, hangi ırktan, hangi mezhepten olursa olsun onlara kapılarını açabilen dünyadaki sayılı ülkelerden biridir, belki de ilk sırada yer alan ülkedir. Şu anda belki de 2 milyona yakın mülteci bizim ülkemizdedir. Şimdi yenileri geliyor. Onlarla ilgili süratle çadırlar kuruluyor. Bunların yiyeceği, içeceği, barınması Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından karşılanıyor. Dünya kamuoyu bunu seyretmemelidir. Yani Türkiye'nin ve Türk halkının sırtına bu kadar sorumluluğu yüklenmiş görünce onlarda sorumluluk hissetmeliler. 'Bunu bizde paylaşalım, bu bir insanlık dramıdır. Tüm insanlığı ilgilendiren bir sorundur' deyip bizim bu yükümüzü paylaşmalarını bekliyoruz. Paylaşmasalar bile biz bize sığınmış olan insanları çaresiz bırakmıyoruz, onlara sahip çıkıyoruz. Ben devletimizin ve hükümetimizin ortaya koymuş olduğu bu tavırdan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak memnuniyet duyuyorum ve gurur duyuyorum." Şahin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yaşanan bu sorunlara çözüm bulması gerektiğini de vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin tecrübelerinden ve o bölgedeki etkinliğinden yararlanmalıdır. Türkiye'nin denklemde olmadığı hiçbir çözümün sonuca varmayacağını da dünya kamuoyu bilmelidir."