Sevgilisi olan bütün arkadaşlarınız, sevgilime ne alsam, o gün nasıl bir sürpriz yapsam, ay herkesten farklı olan, kimsenin aklına gelmemiş ne hediyeler alsam diye, dört dönüyor etrafınızda. Bir nevi Walking Dead seti oluveriyor çevreniz. Çünkü sevgilisi olan herkes çılgınlar gibi, o beklenen gün için, heyecan ve coşkuyla doluyor. Ama siz zaten, 14 Şubat’ı emperyalizmin aldatmacası olarak görenlerdensinizdir, hatta 14 Şubat Sevgililer Günü zaten, dış mihrakların kumpası, gelmemek lazım öyle oyunlara.
Kendinize soruyor musunuz hiç, “Neden hala ve hep yalnızım” diye? Durun, siz yanıt vermeyin, yormayın kendinizi, bizim bu soruya verilebilecek mükemmel cevaplarımız var. Şimdi sizin için yüzleşme vakti!
Kızmak, darılmak yok ama, anlaştık mı? İşte yalnız kalmanıza yol açan bahaneleriniz…
Kendinize hangi aynadan bakıyorsanız, hemen kırın atın o aynayı, inanın uğursuzluk filan getirmeyecektir. Acı gerçeği açıklıyoruz, kimse mükemmel değildir. O yüzden kendinizle iç hesaplaşmanızı yaptıktan sonra, tüm eksikliklerinize(!) rağmen kendinizi sevin ve kendinizle barışık bir insan olduğunuzun enerjisini etrafa yayın. Çünkü, bu kadar ego, başa bela.
Beni böyle sev seveceksen, olduğum gibi göreceksen diyen ünlü düşünür ve baba Orhan Gencebay doğru demiş aslında. Ancak, ortak bir payda da buluşabilmek için, bazen esnemeniz ve uyumlu olmanız gerekir. Değişmekten kastımız, külliyen gardrop yeniler gibi karakterinizi yenileyin demek değil. Sadece, karşı tarafında istek ve prensipleri olduğunu unutmayın.
Kafa yukarıda, göğüs içeride ve burun havada. Yeterince dik ve gıcık duruyor musunuz? Bir bakın. Kimseyi takmam, bu hayat benim, bana babamı geçtim kralı gelse karışamaz. Süper, böyle devam edin, sittin sene yalnızsınız. Diğer insanların kararları da önemlidir ve dikkate alınmalıdır. Mareşal rütbenizi sökün, çünkü burası sivil hayat. Hiç Alakası yok, ben böyle değilim diyorsan, ama ne yazdığımı da merak ediyorsan, şöyle gel merakını giderelim.