Sevinç: "1 Kasım’da Makro Siyasal Söylemler Yarışacak"

Siyasal İletişim Uzmanı Veysel Sevinç, 1 Kasım Genel Seçimleri’nin Türk siyasi tarihinde farklı bir yere...

Siyasal İletişim Uzmanı Veysel Sevinç, 1 Kasım Genel Seçimleri’nin Türk siyasi tarihinde farklı bir yere sahip olduğunu belirterek, seçimin milletvekili adaylarından ziyade liderler düzeyinde ve makro söylemler ışığı altında geçeceğini söyledi.İlk sıralarda yer almayan milletvekili adaylarının 1 Kasım Genel Seçimlerine etkisinin çok düşük seviyede olacağını ifade eden Sevinç, "7 Haziran Genel Seçimleri sonrasında oluşan tablo, Türkiye’de yeni bir siyasal rekabet stratejisini de beraberinde getirdi. Daha önceki seçimlerde aday bazlı yapılan seçmeni etkileme metotlarının bu seçimde kısmen de olsa iflas ettiği görülüyor. Özellikle siyasi partiler de bunu görmüş olmalı ki, propaganda kanallarını daha çok birinci ve ikinci sıra milletvekili adaylarının yanı sıra seçim beyannameleri üzerinden sürdürüyorlar. Doğru olan yöntem de özünde budur. Terör olayları gibi ulusal sorunların baş gösterdiği toplumlarda siyasal söylemler daima liderler düzeyinde olur. Bunun hemen akabinde ise ekonomik stratejilerin, istihdama yönelik söylemlerin seçimlere damga vurması öngörülür" dedi."LİDER BAZLI SİYASAL SÖYLEMLER GEÇERLİ OLACAK"Türkiye’nin içerisinde bulunduğu konum itibariyle yerel siyaset stratejisini uygulamayacak bir pozisyonda olduğunu belirten Sevinç, "Parti genel başkanları düzeyinde yürütülen makro siyaset ile sahadaki siyasetçinin almış olduğu inisiyatifli mikro siyaset arasında ilk defa bu denli bir uçurum oluyor. Daha önceki seçimlerde yerel motifler yer yer ön plana çıksa da, bu seçimin ana teması genel başkanların vereceği mesaj etrafında yumak oluşturuyor. Partilerin genel politik duruşu ve genel başkanların karizması bu seçimin en önemli unsuru dersek yanlış olmaz. Buradan sahada bulunan vekil adaylarının seçmene dokunmaması gerektiği gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Elbette her milletvekili adayı kendi bölgesindeki seçmenle buluşup, ev, esnaf ve sivil toplum kuruluşları ziyaretlerini yapacaktır. Ancak bu ziyaretlerin 1 Kasım Genel Seçimleri’ne katkısının minimum düzeyde olacağı unutulmamalıdır. Gerek aday adaylığı sürecinin çok kısa oluşu, gerekse gidilen seçimin bir erken seçim oluşu bu sonucu doğurmuştur. Siyasi partilerin genel merkezleri de bunu görmüş olduğu için toplu ziyaretlere, mitinglere ve özellikle sivil toplum kuruluşları üzerinden çalışmalara yoğunlaşmıştır" diye konuştu."SEÇMEN MUHALEFETE DERS VEREBİLİR"7 Haziran Genel Seçimleri’nden sonra kurulamayan koalisyon hükumetinin de seçmen oyunu etkileyeceğini vurgulayan Sevinç, "Demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarından olan sandık, milletin hür iradesini yansıttığı yer olarak 1 Kasım’da farklı sonuçlar doğurabilir. Bu seçimde, 7 Haziran’da tüm siyasi partilere verilen her bir oyun, seçmen nezdinde muhasebeye çekileceği de açıktır. Özellikle iş dünyasının içerisinde bulunduğu durum, yatırımların durmuş olması, istihdam sorunun gün yüzüne çıkması, seçmende politik bir hamleyi de beraberinde getirecektir. Toplumdaki belirsiz ortamdan duyulan rahatsızlığın faturasını, her seçmen mutlaka belirlediği partiye kesecektir. Ancak 7 Haziran’da AK Parti’ye verilen mesajın iyi okunduğunu varsayacak olursak, yeni mesajın muhalefet partilerine verilebileceği ve bunun AK Parti’de bir oy artışına yol açabileceği mutlaktır. Zira bir kısım seçmenin Kemal Kılıçdaroğlu’nun vurgulamış olduğu ‘yüzde 60 bloku’ kavramını içselleştirmiş olduğu ve kurulamayan koalisyon hükumetinden de özellikle muhalefet partilerini sorumlu tuttuğu görülüyor" dedi."SEÇİM GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ BİR UNSUR"Son zamanlarda yaşanan terör saldırıları gölgesinde seçime gidilecek olmasının seçmen kitlesinde bir endişe oluşturduğunu ifade eden Sevinç, "Özellikle Suruç patlamasıyla artan terör saldırıları maalesef ki ülkenin huzur ve refah seviyesini de etkilemiş durumda. Son dönemlerde yaşanan her bir saldırı aynı zamanda çok kutuplu bir güç sistematiğini de devreye sokmuş oldu. Ülkesinin doğusuyla, batısıyla her kesimini etkileyen bu saldırılar hiç kuşkusuz 1 Kasım’da sandık güvenliği konusunu da tekrar gündeme getirdi. Rutin seçim dönemlerinde dahi sandıklarda problem yaşayan reaktif bir toplum olarak, 1 Kasım’ın neleri getireceğini de kimse kestiremiyor. Yüksek Seçim Kurulu tarafından bazı köylerdeki sandıkların il ve ilçe merkezine taşınması kararı bu anlamda olumlu bir gelişme olup, silah gölgesinde oy kullandırılmaya çalışan seçmenin lehine bir durumdur. Ancak asıl sorun sandıkların taşınmasından ziyade oradaki vatandaşların can güvenliğini sağlama konusudur. Burada en etkin çözüm ise hiç kuşkusuz siyasi liderlerin vereceği politik mesajlardır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: