Geçtiğimiz haftalarda Tarihçi Kadir Mısıroğlu, ünlü İngiliz yazar William Shakespeare'in asıl isminin "Şeyh Pir" olduğunu ve gizli müslüman olduğunu iddia etti. Özellikle müslüman olduğuna vurgu yapan Mısıroğlu şu ifadelere yer verdi:
"Shakespeare İngiliz değildi. İngiltere'de bu isimde bir adam gelmemişti. Shakespeare'in aslı Şeyh Pir'dir, üstad, ihtiyar. Ve Shakespeare gizli bir Müslüman'dı. 500 yıl önce yazdığı bir tiyatro oyununu bugün İngiliz bir çocuk okusa bugün yazılmış gibi anlar."
Mısıroğlu'nun bu iddiasını destekleyecek herhangi geçerli bir tarihsel bir veri yok. Özellikle sosyal medyaya düşen bu konu hakkında uzunca bir geyik sürdü. Olay o kadar hızlı yayıldı ki kısa sürede tüm dünyada konuşulmaya başlandı.
Olay Türkiye'de de sosyal medyada büyük bir alay konusu oldu.
Kadir Mısıroğlu'nun bu iddiasını destekleyecek somut bir kanıt olmamasına rağmen tarihten adı doğuda farklı, batıda farklı telaffuz edilen birçok isim var. Belki Shakespeare, Şeyh Pir değil ancak buna benzer birçok gerçek örnek bulunuyor.
Dilin yozlaşması ve kelimelerin okunuşuyla değişimi
Dilin yozlaşması, kelimelerin artık eskisi gibi telaffuz edilmemesi günümüzde sıkça karşımıza çıkan bir durum. Özellikle internetin de hayatımıza girmesiyle kelime dağarcığımıza hiç duymadığımız, dilimize ait olmayan yeni terimler ve konuşma biçimleriyle tanışıyoruz. Ancak konumuz biraz daha eskiye dayanıyor. Atasözleri deyimler bile artık eskisi gibi kullanılmıyor. Bu konuya dair en güzel örneği Başkent İletişim Akademisi güzel bir çalışmayla göstermiş.
Çalışmada kullanılan birçok atasözü ve deyimin aslında daha farklı yazıldığını ve daha farklı anlamlara geldiğini görüyoruz. Evet aslında çoğumuz bunları yanlış biliyoruz. Bu da konuşma dilinin yazı dilini nasıl yozlaştırıp anlamlarını değiştirdiğine dair en güzel örneklerden biri olmuş.
Ancak asıl konu Doğu ve Batı dilleri yüzünden gerçekleşen değişimler
Milletlerin dilleri ve bundan dolayı oluşan farklı okuma metodları sayesinde ister istemez bazı kelimeler ve isimler değişime uğruyor. Buna verilicek en büyük örnek kuşkusuz: Ünlü filozof Platon'a ayrıca Eflatun denilmesi. Batı'da ismi Platon olan ünlü filozofu Doğu 'Eflatun' adıyla tanıyor. Bu konu hakkında birçok farklı düşünceye varılabilir ancak basit sebebi: Doğu dillerinin en sık kullanılanı olan Arapça'da 'P' harfinin 'F' okunması. Çeviri ve okunuşla kısa sürede değişime uğrayan isim Platon'dan Eflatun'a evriliyor. İşin bu kısmında Shakespeare - Şeyh Pir benzetmesi her ne kadar kulaktan dolma bir bilgi de olsa mantıklı gelebiliyor. (Tamamen metoda örnek).
Peki Doğulu isimler Batı'da da değişkenlik gösteriyor mu?
Orta Çağ sonrasında bir dönem Doğulu düşünürlerin etkisinde kalan bir Batı'nın varlığı inkâr edilemez. Yazarlar, destanlar, düşünürler, bilim insanları, masallar, hikayeler... Avrupa Reform ve Rönesans gibi devrimsel gelişmelerden önce bilim, felsefe ve sanat gibi toplumsal alanlarda İslam uygarlığından fazlasıyla geri kalmıştı. Dinin etkisinde, karanlık bir dönem geçiriyordu. Rönesans'la Batı yüzünü Doğu'ya dönerek daha küresel bir kültür üretmenin temellerini attı. Özellikle 18 ve 19. yüzyıllarda Voltaire gibi büyük düşünürler eski Doğu kültürlerini incelediler.
Bu sayede Doğu'dan birçok yazar ve düşünürün kitapları özellikle Orta Çağ'da Arapça ve birçok Doğu dilinden Latinceye çevrilerek Batı'ya aktarıldı. Avrupa, düşün dünyasının Antik Yunan ve Roma'nın mirası kadim bilgileriyle ve bu bilgilerle beslenen müslüman bilginlerinin ürettikleriyle tanışmasını sağladı. Bu tanışıklıkla birlikte Avrupa'da müslüman yazarların isimlerini Latinceye çevirip o şekilde okuyup öğrenme gibi bir gelenek ortaya çıktı. Örnekler verecek olursak;
Abalphatus, Asphahanensis
Asıl adı: Abū ‘l-Fath Mahmūd Ibn Muhammad al-Isfahānī; Onuncu yüzyıla yaşayan ünlü bir İranlı matematikçi. Pergeli Apollonius'un Konikler kitabına şerhler düşerek yayınlandıktan sonra el yazmaları tüm Avrupa'da okundu.
Averroes
Asıl adı: Ebū 'l-Velīd Muḥammed ibn Aḥmed ibn Muḥammed İbn Rüşd; Tıp, astronomi, fizik ve hukuk gibi birçok alanda kendini geliştiren İbn Rüşd, Batılı düşünürleri en çok etkileyen müslüman düşünürlerden biri olarak dikkat çekiyor. Hatta bazı kaynaklara göre Avrupa'daki seküler dünya görüşünün temelleri onun sayesinde atıldı.
Albategnius, Albategni ya da Albatenius
Asıl Adı: Ebu Abdullah Muhammed bin Cabir bin Sinan er-Rekki es-Sabi el-Battani; Harran doğumlu astronom ve matematikçi; bir güneş yılını doğru hesaplayabilmek, trigonometrik ilişkiler içerisindeki sayıları üretebilmek, tanjant ve kotanjant gibi hesaplamalarda kullanmak üzere Al-Marwazi'nin görüşlerini daha da geliştirmek gibi bilim dünyasına büyük katklıları bulunuyor.
Doğulu ya da Batılı fark etmeksizin bilgiyi almak, bilgiden yararlanmak için isimlere ve dinlere pek önem verilmeden çeviriler yapılıyor. Bu çeviriler nedeniyle isimler bazen isteyerek bazen de istemeyerek dilin azizliğine uğrayabiliyor. Asıl soru; Platon'un isminin Eflatun olması ya da Shakespeare'in gerçekten de adının Şeyh Pir olması bir şeyler değiştirir miydi? İsimlerin ya da inanışlarının farklı olması verdikleri bilginin ve önder oldukları akımın gidişatını etkiler miydi?