Seyit Mehmet Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevcut eğitim sisteminde futbolcu yetiştirilmesi için antrenmanlara fazla zaman ayrılamadığını, futbolcuların çocukluk döneminde en az 10 bin saat futbol eğitimi alması gerektiğini belirtti.
Türkiye'de böyle bir zamanın olmadığını kaydeden Özkan, şöyle konuştu:
"Türkiye'de futbolcu ancak ve ancak 25 yaşından sonra futbolcu oluyor. 27'lerde 28'lerde oluyor, forvetler 30'lara yakın kendilerini buluyor. Bunun arkasında antrenman yaşı, antrenman saati eksikliği var. Bu antrenman saati eksikliğini çocuğun erken yaşlarında tamamlamamız lazım ki 19-20 yaşlarına geldiğinde Süper Lig formatında hem mental hem fiziksel olarak dayanıklı ve bu ligin üst düzey oyun çatırtısını karşılayacak profesyonel futbolcular yetiştirelim. Burada çok eksiğiz. Bu konuda meslek liselerine ağırlık verilmeli. Türkiye'de futbolu tüketen bir sistemden, hem üreten hem ithal eden bir sisteme dönüştürelim, dünya ticaretinde yerimiz olsun, kendimizi orada da gösterelim diyorsak mutlaka milli eğitim müfredatını spora daha çok zaman ayıracak şekilde düzenlemek lazım."
EĞİTİMDE 4+6+6 SİSTEMİ
Futbolu daha üretken hale getirmek üzere akademi liglerindeki öğrenciler için eğitim sisteminin "4+6+6" şekline getirilebileceğini ve çocukların öğleden sonralarının futbol eğitimine ayrılabileceğini dile getiren Özkan, Altınordu'da bu sorunu farklı şekillerde aşmaya çalıştıklarına işaret etti.
Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz burada çocuklarımızın hepsini aynı okula yerleştirdik, çocuklarımızı öğlen alıyoruz. Lise çağına gelmiş olanı da açık liseye yazdırıyoruz. Lise öğretmenleri ile anlaştık, akşamları gelip çocuklarımıza ders veriyorlar. Böylece hepsi üniversiteye hazırlanma konusunda yol almış oluyor. Bütün gün bizimle oldukları için de özel çalışma yapabiliyoruz."
"ARTIK YETENEK ÇIKMIYOR"
Türk futbolunda yetenek çıkaramama sorunu bulunduğunu, bunun arkasında da futbol okullarının sadece cumartesi ve pazar günleri hizmet verebilmesinin yattığını ileri süren Özkan, "Haftada 2 gün spor yaparak hangi yeteneği bulacaksınız, hangi yeteneği geliştireceksiniz... Bu mümkün değil. Ancak bu çocukları günde 3 saat takım antrenmanı, özel antrenman, mental antrenmanlarla hızlandırılmış bir eğitime sokmamız şart." şeklinde görüş belirtti.
"DONANIM KISMINI YAPTIK, YAZILIM KISMINA YENİ GEÇİYORUZ"
Torbalı'da bulunan Metin Oktay Yerleşkesi'nin 80 dönüm alan üzerine kurulu olduğunu ancak hayalinin 200 dönümlük bir tesis olduğunu kaydeden Özkan, tesislere gelen herkesin kendilerine çok güzel şeyler söylediğini ancak yolun henüz yarısında olduklarını düşündüğünü aktardı.
"Şu ana kadar işin sadece donanım kısmını yaptık, yazılım kısmına yeni yeni geçiyoruz." diyen Özkan, "172 çocuğumuz var, 172 dünya var burada, her birine uygun, iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu kavramı getirmeye çalışıyoruz. Çok yoruluyoruz ama dünyanın en keyifli işi." ifadelerini kullandı.
"DERNEK STATÜSÜ SADECE BAŞARIYA ENDEKSLİ"
Aralarından yetişen Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder'in Allah'ın birer lütfu olduğunu kaydeden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çocuklara çok emek verdik tabii ki. Ancak şuna inanıyorum, biz her yıl 3-5 Çağlar, 3-5 Cengiz çıkaracak bir kapasiteye geleceğiz yakında. Geleceğiz, şu anda görünüyor bu. Bunu yapmak için de sürdürülebilirlik ve istikrar lazım. Türkiye'de en önemli sorunlardan biri kulüplerin istikrarsız yapıları. Çünkü dernek statüsü, sadece başarıya endeksli, hafta sonu takımın galibiyetine endeksli. Önce teknik direktör gidiyor, teknik direktör gittikten sonra 2-3 futbolcu gidiyor, en son da yönetim gidiyor. Yönetim hem işinden olmuş hem aşından hem zamanından olmuş, ailesini bırakmış, bir de küfür yiyince 'Hadi bana eyvallah.' diyor. Bu kadar borcu kim yaptı? 'Benden sonra gelen ödesin.' diyor, hayır böyle bir şey yok. Herkesin kendi döneminden sorumlu ve bunların hepsini ödemekle yükümlü olması lazım."
Özkan, Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü'nün geldikleri noktanın ortada olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Çağlar Premier Lig oyuncusu oldu, büyük başarı. Belki de önümüzdeki haftalarda ilk 11 oynamaya başlayacak, takip ediyorum. Cengiz ise şu anda Bayern Münih'in gözetiminde, çok büyük paralara Roma'dan Bayern Münih'e geçebilir. Demek ki biz üretirsek, gerçekten güzel işler olacak. O zaman da Türkiye'nin aydınlık yüzünü, üreten bir yüzünü ortaya çıkarmış olacağız. Avrupa'ya giden her oyuncumuzu bir elçimiz olarak düşünmek lazım."