Sezaryen Sonrası Normal Doğum

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Naziye Gürkan, Türkiye’de sezaryen sonrası normal doğum oranının...

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Naziye Gürkan, Türkiye’de sezaryen sonrası normal doğum oranının oldukça az olduğunu belirterek, “Bunun en önemli nedeni muhtemel riskler nedeniyle ortaya çıkan tıbbi ve legal sorunların kadın doğum uzmanlarını ve anne adaylarını korkutmasıdır” dedi.

Medikal Park Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Naziye Gürkan, “Sezaryen sonrası normal doğum” hakkında bilgi verdi. Dr. Gürkan, “Günümüzde sezaryen oranlarında belirgin bir artış olması nedeniyle, sonraki doğumlarını normal yoldan yapmak isteyen anne adayları sayesinde bu konu gündeme gelmiştir. 2010 yılı Amerikan Jinekologlar ve Obstetrisyenler Birliği bildirisinde sezaryen sonrası normal doğum, uygun koşullar sağlandığında oldukça güvenilir bulunmuştur. ABD, 2020 yılı için primer sezaryen oranlarını düşürmeyi ve normal doğum oranlarını yükseltmeyi hedeflemektedir” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Sezaryen sonrası normal doğumun, sakıncalı olabileceği durumlar hakkında da bilgi veren Op. Dr Naziye Gürkan, “Annenin sezaryen isteği, bu gebelikte anne veya bebek açısından vajinal doğumun tehlikeli olacağı durumlar, önceki sezaryende yapılan kesinin alt yan kesi dışında olduğu durumlar, önceki sezaryende komplikasyon öyküsü, 2 ya da daha fazla sezaryen varlığı, uterin rüptür öyküsü, iri bebek, miadını geçmiş gebelik, 40 yaş üzeri anne olması durumlarında sezaryen sonrası normal doğum uygulanmamalıdır. Bu olgular dışında kemik çatı yapıları müsait olan kadınlar eğer başkaca bir sezaryen endikasyonu yok ise normal doğum yapabilirler. Ancak anne adayının bu konuda istekli olması önemlidir” şeklinde konuştu.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr Naziye Gürkan, “Sezaryen sonrası normal doğumun en önemli riski rüptürdür. Sezaryen kesisi rahim duvarında bir skar dokusu bırakır. Bu skarın olduğu yer normal rahim duvarından daha zayıftır. Bu olay, rahim duvarındaki eski sezaryen dikişinin yırtılması sonucu iç kanamanın olmasıdır ve bazen hastanın rahminin alınmasıyla ve hatta bu durum zamanında fark edilemezse ve müdahalede geç kalınırsa anne ve/veya bebeğin kaybedilmesiyle dahi sonuçlanabilir. Normal şartlar altında daha önceden yatay kesi ile sezaryen olmuş bir anne adayı bir sonraki doğum eyleminde izlenirken rahimde rüptür olma olasılığı sadece 10 binde üç ve tekrarlayan sezaryenler sonrası ise binde dörttür. Rahimde yırtılma olduğunda bebeği kaybetme riski ise yüzde 6 bulunmuştur. Öte yandan bir kadın ardı ardına sezaryen olduğunda da anne ve bebekle ilgili riskler artmaktadır. Karın içi yapışıklıklar, mesane hasarlanması, anormal plasentasyon dediğimiz bebeğin eşiyle ilgili riskli durumlar bunlardan sadece birkaçıdır. Üçten fazla sayıda sezaryen olan olgularda plasenta accreta denen plasentanın rahim duvarından ayrılamaması oranı yüzde 50-60 olup oldukça yüksektir. Yani aslında tekrarlayan sezaryenlerle de erken doğum riski, acil sezaryen gerekliliği, kan ihtiyacı, rahmin alınması, cerrahi sırasında yaralanma, yoğun bakım ihtiyacı gibi anne ve bebek hayatını tehdit edici durumlar meydana gelebilir” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Dr. Gürkan sözlerine şöyle devam etti: “Sezaryen sonrası normal doğum planlanan gebede doğum eylemi esnasında rüptür belirtilerini gizleyebileceğinden epidural anestezi önerilmez. Ancak kontrollü doz ayarlaması yapılarak suni sancı uygulanabilir. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur ki; bu doğumun gerçekleştirildiği merkez tam teşekküllü, cerrahi ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin bulunduğu bir merkez olmalıdır. Olası rüptür riski nedeniyle her an ameliyat ekibi hazırda bekletilmeli, kan hazırlığı yapılmış olmalıdır. Bu elbette sadece sezaryen sonrası değil tüm normal doğumlar için de geçerlidir. Her normal doğum eyleminin aniden komplike hale gelebileceği unutulmamalıdır. Hasta ve yakınları tüm olası riskler hakkında önceden bilgilendirilmeli onam formları doldurulmalıdır. Dünyada sezaryen sonrası normal doğum uygulanan ülkelerdeki oranlar: Amerika’da yüzde 19, Norveç’te yüzde 5, İsveç’te yüzde 53. Türkiye’de sezaryen sonrası normal doğum oranları, bu konuda yapılmış bir istatistik henüz elimizde olmamasına rağmen oldukça azdır. Bunun en önemli nedeni olası riskler nedeniyle ortaya çıkan tıbbi ve legal sorunların kadın doğum uzmanlarını ve anne adaylarını korkutmasıdır. Doktorlar bu açıdan kendilerini güvende hissederlerse, hastaları normal doğuma yönlendirmek konusunda daha cesur davranabilirler. Bu şekilde sezaryen oranlarında da azalmaların olacağı aşikardır.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: