İstanbul - İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, Türkiye'nin, dünyada Japonya ve Almanya'dan sonra şifalı su açısından ilk akla gelen 3 ülkeden biri olduğunu, ancak bu kaynaklardan yeterince yararlanılmadığını bildirdi.
Karagülle, doğal tedavi yöntemlerine olan yönelişin, şifalı ve mineralli sulara olan ilgiyi de artırdığını söyledi.
Karagülle, "Türkiye, dünyada, Japonya ve Almanya'dan sonra şifalı su açısından, yani gerek bu konudaki zenginlik, kullanım geleneği ve tesis açısından ilk akla gelen 3 ülkeden biri. Ancak bu kaynaklardan yeterince yararlandığımız söylenemez. Japonya'da yılda 120, Almanya'da 16 milyon kişi kaplıcalara giderken, bizdeki rakam 8 milyon. Bu konuda güçlü bir geleneğimiz var, ancak bunun modern yaşantının getirdiği olanaklarla kombine edilmesi lazım"dedi.
Türkiye'de 3 bine yakın şifalı su kaynağı bulunduğunu ve bunların üstünde 300-500 arasında değişen tesis yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Zeki Karagülle, "Şifalı sular, romatizmal hastalıklar başta olmak üzere kalp-damar, jinekolojik, solunum, kulak-burun, nörolojik gibi pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor" diye konuştu.
Karagülle, Türkiye'de insanların yüzde 90-95'inin kaplıcalara romatizmal hastalıklar için gittiğini, bunların da yüzde 80-90'ını 40 yaş üstünün oluşturduğunu belirterek, "Oysa kaplıcalara 1 yaşından itibaren herkes gidebilir. Hiçbir yan etkisi de yoktur. Fransa'da yılda kaplıcaya giden çocuk sayısı 300 bin. Çünkü kaplıcaların genel sağlığı destekleyici bir etkisi var. İtalya'da sağlık bakanlığı, Fransa'da da sigorta şirketlerinin yaptığı araştırmalar, kaplıcaya giden insanların daha sonraki bir yıl içinde daha az ilaç kullandığı, doktora gittiği ve tetkik yaptırdığını ortaya koydu"diye konuştu.