Sigara içmek pankreas kanserini 2 kat artırıyor

Sigara içilmesi sonucu alınan kanserojen maddelerin pankreas kanseri oluşumunu iki kat artırdığı bildirildi.

Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özgür Yağmur, yaptığı açıklamada, pankreas kanserinde diğer sindirim sistemi kanserlerinde olduğu gibi yüksek yağ içerikli, liften fakir gıda alımının kanser riskini artırdığına dikkati çekerek, "İleri yaştaki hastalarda ani ortaya çıkan diyabet ya da daha önce şeker hastalığı tanısı konulmuş ve tedavi olan hastada artan insülin ihtiyacı, pankreatik kanser açısından dikkatli olarak değerlendirilmelidir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, kronik pankreatit nedeniyle tedavi edilen hastalarda kanser gelişim riski yüksek bulunmuştur" dedi.

Reklam
Reklam

Hastalığın en önemli belirtisinin, nedeni açıklanamayan kilo kaybı olduğuna işaret eden Prof. Özgür Yağmur, "Özellikle 40 yaşın üzerinde sigara içen hastalarda tıkanma sarılığı, nedeni açıklanamayan yüzde 10'un üzerinde kilo kaybı, şiddetli karın ve sırt ağrısı, hazımsızlık, yağlı dışkılama şikayeti varsa, birden fazla nedeni saptanamayan pankreatit atağı geçirmişse, hazırlayıcı faktörler olmadan ani ortaya çıkan diyabet öyküsü varsa pankreas kanseri yönünden hasta irdelenmelidir" diye konuştu. Yağmur, sigara içilmesi sonucu alınan kansorejen maddelerin pankreas kanseri oluşumunu iki kat artırdığını kaydetti.

TANI VE TEDAVİDEKİ GÜÇLÜKLER DEVAM EDİYOR

Bir kanser hücresinden, bir santimetre çapında tümör ortaya çıkması için bazı tip kanserlerde yıllar alabildiğini vurgulayan Prof. Özgür Yağmur, sindirim sistemi kanserleri içinde en hızlı seyreden kanser tipi pankreas kanseri olduğunu söyledi. Hastaların büyük bir bölümünde belirtiler ortaya çıktığında, hastanın cerrahi tedavi şansını yitirdiğine dikkat çeken Yağmur, "Kanser komşuluk, kan damarları ve lenfatik sistem yolu ile yayılımını gerçekleştirir. En sık tümör tespit edilen organ karaciğerdir. Bunun dışında karın içinde ve akciğerde sıklıkla yayılım saptanır" dedi.

Reklam
Reklam

Pankreas kanserinin tanı ve tedavisindeki güçlüklerin, tüm gelişmelere rağmen devam ettiğini söyleyen Yağmur, "Günümüzde tanı yöntemlerindeki gelişme ile birlikte girişimsel yöntemlerin tanı ve tedavide yer alması pankreas kanserine yaklaşımda yeni bir boyut getirmiştir. Özellikle 40 yaşın üzerinde nedensiz kilo kaybı olan hastalar pankreas kanseri açısından araştırılmalıdır. Tanıda ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans görüntüleme, PET gibi radyolojik yöntemler ve endoskopik yöntemlerle tanı konulabilir. Kan testlerinden tümör belirleyiciler tanıda yardımcıdır." diye konuştu.

Pankreas kanserinde 5 yıllık yaşam şansının yüzde 5'ten az olduğuna işaret eden Prof. Özgür Yağmur, "Yaşam süresinin kısa olması hastalığın başlangıç belirtilerinin spesifik olmaması, tanı konulduğunda hastalığın ileri evrede olması, cerrahi dışı tedavi yöntemlerinin çok etkin olmaması sorumludur. Günümüzde cerrahi tedavi hastaların uzun yaşamalarını sağlayacak tek yöntem olarak görülmektedir" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

(İHA)