Siğil binlerce yıldır var olan bir hastalıktır. Antik Mısır’dan günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başarmış papiloma virüsünden kaynaklanan siğil, sanıldığının aksine korkutucu bir hastalık değildir.
Papiloma virüsünün neden olduğu ciltte oluşan şişliklere siğil denir. Siğiller binlerce yıldır salgın halinde insanları etkilemektedir. Keşfedilen bazı mezarlarda bulunan mumyalarda siğiller olduğu tespit edilmiş, Shakespeare’in bazı oyunlarında da siğilden bahsedilmiştir. Genel olarak siğiller tehlikesiz olsalar da, çirkin görünümleri sebebiyle kişinin utanç duymasına sebep olurlar. Son derece bulaşıcı olan siğil ağrıya da neden olabilir.
Kurbağaların siğile neden olduğu söyleminin bir şehir efsanesi olduğu kanıtlanmış olsa da hala pek çok kişinin aklında bu göze hoş görünmeyen ve ağrıya neden olan şişliklerin neden oluştuğuyla ilgili sorular mevcut.
Papiloma virüsünün ciltle temas etmesinin ardından enfeksiyon meydana gelir ve siğil oluşur. Siğil yaygın olarak hasar görmüş deride etkinlik gösterir. Şeytan tırnağı oluşan ya da tıraş olurken hassaslaşan bölgeler, virüsün yırtıklar ve kesiklerden derinin alt katmanlarına daha rahat ilerleyebilmesinden dolayı siğile karşı daha savunmasızdır.
Siğil neden oluşur, sorusuna dermatologlar kesin bir yanıt veremese de bazı kişilerde daha sık bu probleme rastlandığı belirtilir. Örneğin; bağışık sistemleri tam olarak gelişmediği için virüslere karşı daha savunmasız olan çocuklarda yetişkinlere kıyasla daha çok siğil problemiyle karşılaşılır.
Oluştuğu bölgeye ve yarattığı etkiye göre siğillerin farklı türleri bulunur. Bazı siğiller yalnızca elde ve ayak parmaklarında oluşabilirken bazı siğiller genital bölgede meydana gelebilir. Oluştuğu bölgeye göre siğil tedavisi de farklılık gösterir.
1. Yaygın siğiller
Özel bir adı bulunmayan ve genel olarak ellerde ve ayak parmaklarında görülmesine rağmen vücudun her yerinde oluşabilen yaygın siğiller, en sık karşılaşılan siğil türüdür. Oluşan şişliklerin yüzeyi sert ve pürüzlüdür. Şişliğin etrafındaki genel ten rengine kıyasla daha griye yakın bir renkte oluşurlar.
2. Taban siğilleri
Ayak tabanında oluşan siğiller, diğer siğil türlerinin aksine derinin üstünde değil içinde büyür. Ayak tabanında, etrafında sertleşmiş doku oluşmuş küçük delikler varsa bu genellikle ayak tabanı siğiline işaret eder. Hem derinin içinde oluşması hem de üzerine sürekli baskı uygulanması sebebiyle taban siğilleri yürümeyi oldukça zorlaştırır.
3. Düz siğiller
Genellikle yüzde, apış arasında ya da kolda oluşan düz siğiller küçük boyutta olduklarından dolayı hemen fark edilmeyebilir. Düz siğillerde şişliklerin tepesi sanki zımparalanmış gibi dümdüzdür. Pembe, kahverengi veya hafif sarıya çalan renklerde görülebilirler.
4. İpliksi siğiller
İpliksi siğiller ağız çevresinde, burunda ya da boyunda ve çenenin alt kısmında meydana gelir.
Küçük bir kanat benzeri şekle sahip olan ipliksi siğiller ten renginde görünmeleri sebebiyle et beniyle karıştırılabilir.
5. Periungual siğiller
Tırnak siğili olarak da bilinen periungual siğiller el ve ayak tırnaklarının altında ya da etrafında oluşabilirler. Periungual siğiller ağrı ve acıya neden olabileceği gibi tırnağın büyümesini de etkileyebilir.
6. Genital siğiller
100’den fazla papiloma virüs çeşidi vardır ve bunların pek çoğu hafif ağrı ve görsel sıkıntı haricinde bir soruna sebep olmadan basit tedavilerle ortadan kalkar. Ancak genital bölgede, cinsel organların çevresinde ya da içinde siğil oluşumuna sebep olabilen papiloma virüs türleri de mevcuttur. Özellikle kadınlarda daha yaygın olarak görülen bu siğil türleri “genital siğiller” olarak adlandırılır ve acilen tedavi edilmezse rahim ağzı kanserine dönüşebilir ve ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Siğiller, türüne ve oluştuğu bölgeye göre farklı belirtiler oluştururlar. Papiloma virüsünün vücuda girmesinin ardından siğil oluşturması iki ile altı ay kadar sürebilir. Bu süre zarfında virüse maruz kalan bölgede;
Belirtiler farklılık gösterse de siğillerin ortak semptomları;
Dokunulduğunda ağrın ve acı hissedilmesi şeklinde sıralanabilir.
Eğer;
Siğiller görünüşleri itibarıyla korkutucu olsalar da herhangi bir tedaviye gerek duymadan belli bir süre içerisinde kendiliğinden geçerler. Ancak ayağında siğil oluşan diyabet hastalarının, ayaktaki siğil nasıl geçer araştırması yapıp kendi kendilerine tedavi uygulamadan önce mutlaka doktora başvurmaları gerekir. Çünkü tabandaki siğiller şişlikten ziyade yara benzeri yapılardır. Şeker hastalarında yaraların geç iyileşmesi ya da hiç iyileşmemesi sebebiyle çok daha tehlikeli durumlar meydana gelebilir.
Siğil nasıl geçer sorusuna yanıt vermeden önce dikkat edilmesi gereken bazı hususlara değinmek gerekir. Siğiller son derece bulaşıcı olduklarından, hastanın diğer kişilerle fiziksel temastan kaçınması gerekir. Ayrıca hastaya ait herhangi bir eşyanın kullanılmaması da son derece önemlidir. Örneğin tabanlarında siğil olan birinin banyo yaptığı yerde banyo yapmak gerekiyorsa, kabinde ya da küvette virüs barınması ihtimaline karşı fiziksel teması engellemek için terlik giyilmesi yerinde olur.
1. Sıvı nitrojen
Siğil tedavisinde uygulanan yöntemlerden biri sıvı nitrojen kullanılarak siğilin dondurulmasıdır. Biraz ağrılı olsa da başarılı sonuç verir. Dondurma işlemi, siğilin altında ve çevresinde bir tabaka oluşmasını sağlayarak papiloma virüsünün yaşam alanını ortadan kaldırabilir. Tam etki etmesi için birkaç seans gereken bu yöntemde cilt, bir hafta içerisinde siğilden kurtulur.
2. Ameliyat
Eğer siğil inatçıysa ve diğer yöntemlere yanıt vermediyse cerrahi müdahale uygulanır. Elektrikle ısıtılmış bir neşter aracılığıyla siğil dokusu kesilerek vücuttan alınır. Lokal anestezi uygulanarak gerçekleştirilen bu yöntem ameliyat edilen bölgeyi dağladığından iz bırakabilir.
Genelde kendi kendine geçen siğiller oluştuğu bölgeye göre ağrıya neden olabilir. Bitkisel siğil tedavisiyle siğilden ve dolayısıyla siğilin yarattığı semptomlardan kurtulmak mümkün.
Hint yağı: Bir miktar hint yağı ile toz mayayı karıştırarak elde ettiğiniz macunu siğilin üzerine sürüp bir gece bekletin. Macunun dağılmaması için siğilin olduğu bölgeyi bir bezle sarabilirsiniz. Siğil geçene kadar macun kürünü uygulamanızda bir sakınca yoktur.
Sarımsak: Birkaç diş sarımsağı ince ince doğrayarak siğilin üzerine koyun. Bir süre bekledikten sonra sarımsağı durulayıp temizleyin. Siğil geçene kadar sarımsak koymaya devam edebilir ya da sarımsağı bütün diş halinde tüketebilirsiniz.
Havuç: Küçük küçük doğradığınız havuçları bir miktar zeytinyağı ile karıştırarak elde edeceğiniz macunu siğilin üzerine sürerek 30 dakika kadar bekletin. Siğil geçene kadar bu yöntemi günde iki kere uygulayabilirsiniz.