Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Futbolda şike davasıyla ilgili "örgüt" suçu yönünden beraat kararlarına Trabzonspor Kulübü tarafından yapılan itirazları reddettiği ilamında, "Futbolda şike operasyonunun, FETÖ üyeleri tarafından, Fenerbahçe'nin ele geçirilmesi ve örgütçe sevilmeyen Aziz Yıldırım'dan kurtulmak amacıyla gerçekleştirildiğini" bildirdi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Trabzonspor Kulübü avukatlarının eski Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu bazı hükümlüler ile sanıklara, "örgüt" suçları yönünden verilen beraat kararlarının bozulması taleplerini yerinde görmeyerek yeniden beraat hükmü kurduğu ilamda, Fenerbahçe ve o dönemin başkanı Aziz Yıldırım'ın hedef alındığına ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili çarpıcı detaylara yer verdi.
Dairenin son ilamını gönderdiği "Futbolda şike" davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de kararı uygulayarak kesinleştirdi.
"Suçtan zarar görme" kavramının, yerleşmiş kararlarda, "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak dolaylı veya muhtemel zararların davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği belirtilen ilamda, şikayetçi Recep Özcan'ın sanıklara atılı suçlardan doğrudan zarar görmediği bildirildi.
Yargıtay ilamında, şikayetçi Trabzon Spor Kulubü Derneği, Trabzonspor Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ, Trabzonspor Ticari Ürünler ve Turizm İşletmeciliği Ticaret AŞ, Trabzonspor Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ'nin, davanın sanıklarından Olgun Peker, Evren Kımıl, Selim Kımıl, Hakan Karaahmet, "iş yeri dokunulmazlığının ihlali", Aykut Aydın ve Samet Erdemir hakkında "tehdit", Haldun Şenman hakkında "rüşvet alma", Özden Arslan hakkında "rüşvet verme" suçlarından, hükümlüler Olgun Peker, Aziz Yıldırım ve Selim Kımıl ile sanıklar Ahmet Çelebi, Bülent İbrahim İşcen, Bülent Uygun, Evren Kımıl, Hakan Karaahmet, Mecnun Otyakmaz, Ömer Ülkü ve Selim Kımıl haklarında da "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma ve yardım etme" suçlarından, İbrahim Akın, İskender Alın, Serdar Adalı, Tayfur Havutçu ve Yusuf Turanlı hakkında, "11 Mayıs 2011 tarihli Beşiktaş-İBB Spor kupa finali müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla şike, Abdurrahman Yakut hakkında, "18 Nisan 2011 tarihli Karşıyaka-Giresunspor ve "24 Nisan'daki Giresunspor-Mersin İdman Yurdu maçlarına ilişkin şike" ve Ömer Ülkü hakkında da "18 Nisan 2011 tarihli Karşıyaka-Giresunspor ve 24 Nisan'daki Giresunspor-Mersin İdman Yurdu maçlarına ilişkin şike" suçlarından doğrudan zarar görmediği belirtilerek, temyiz isteminde bulundukları kaydedildi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 12 Şubat 2008 tarihli karara vurgu yapılan ilamda, müdahillik talepleri reddedilen Recep Özcan ile Trabzonspor Kulübü işletmeleri avukatlarının, vaki duruşmalı inceleme istemlerinin de 5320 sayılı yasa dikkate alınarak reddedildiği aktarıldı.
Müdahil Trabzonspor Kulübü işletmelerinin avukatlarının, sanıklardan Aykut Aydın, Özden Tütüncü ve Samet Erdemir hakkında, "iş yeri dokunulmazlığının ihlali" suçundan, Yusuf Turanlı ve Abdullah Eker hakkında ise "6136 sayılı kanununa aykırılık" suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararlarına karşı, temyiz olanağı bulunmadığı için, bu husustaki temyiz dilekçelerinin itiraz niteliğinde kabul edildiği bildirilen ilamda, mahallinde işlem yapılması mümkün görüldüğü için bu kararların inceleme dışı bırakılmasına hükmedildiği kaydedildi.
İlamda ayrıca, incelemenin, müdahillerin avukatlarının, hükümlüler Aziz Yıldırım, Abdullah Başak ve İlhan Ekşioğlu ile 18 sanık hakkında, şike veya teşvik primi suçlarından verilen temyiz isteminin reddi kapsamı dışında kalan beraat ve diğer avukatların temyiz itirazlarıyla sınırlı ve duruşmasız olarak yapılmasına karar verildiği de dile getirildi.
Ahmet Çelebi hakkında "şike" suçundan hüküm kurulmadığı anlaşıldığından mahallinde her zaman hüküm verilmesinin mümkün görüldüğü aktarılan ilamda, dairece haklarında hükümlerin bozulmasına karar verilen sanıklar bakımından dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine kaydının yapıldığı, bu dosyanın bozmadan sonraki 13 Kasım 2014 tarihli ilk oturumunda Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği hatırlatıldı.
Yargılamanın yenilenmesi istemleri bakımından Aziz Yıldırım, Ahmet Çelebi, İlhan Ekşioğlu, Olgun Peker, Selim Kımıl ve Abdullah Başak ile ilgili dosyanın aynı mahkemenin başka bir esasına, Özden Arslan hakkındaki dosyanın da yine başka bir esasa kaydedildiği vurgulanan ilamda, 6 sanıklı dosyada yargılamanın yenilenmesi, Özden Arslan hakkındaki dosyada ise önce kovuşturmanın genişletilmesi, daha sonra da yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulüne karar verildiği hatırlatıldı.
Daha sonra 6 sanıklı dosya ile Arslan'ın yargılandıkları dosyaların birleştirilmesiyle her üç dosyadaki yargılamanın birlikte yürütüldüğüne dikkat çekilen ilamda, bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca 1 Aralık 2016 tarihli iddianameyle 108 sanık hakkında dava açıldığı, dosyadaki sanıkların da mağdur olarak gösterildiği, 91 mağdur ve 75 şikayetçinin bulunduğu, bu davanın kamuoyunda "Şikede kumpas davası" olarak bilindiği, dosyadaki bir kısım sanıklar hakkında "FETÖ'yü kurma veya yönetme, üye olma" suçlarından dava açıldığı ve kamuoyunca da bilinen Fetullah Gülen, Ali Fuat Yılmazer, Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, İhsan Kalkavan ve Mehmet Baransu'nun sanıkları arasında bulunduğu dile getirildi.
Yargılamanın yenilenmesiyle ilgili hukuki değerlendirmeler de yapılan Yargıtay ilamında, mevcut davada olduğu gibi yargılama usulleri ve sonuçları birbirinden farklı olan yargılamanın yenilenmesi istemli davalar ile diğer davaların birlikte görülmesinin olanaklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği aktarıldı.
Mahkumiyet hükümleri onanarak kesinleştikten sonra yargılamanın yenilenmesine karar verilen hükümlüler Aziz Yıldırım, Olgun Peker, İlhan Ekşioğlu, Abdullah Başak, Ahmet Çelebi ve Selim Kımıl hakkındaki dosya ile Özden Arslan'ın dosyalarının yargılama koşulları ve sonuçları birbirinden farklı olmasına rağmen diğer sanıkların yargılandığı dava dosyasıyla birleştirildiğine vurgu yapılan ilamda, Yargıtay'ın 17 Ocak 2014 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, dönülemez nitelikteki bu kararın gereği tam olarak yerine getirilmeden yazılı şekilde hükümler kurulduğu kaydedildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23 Mart 2017 tarihli tebliğnamesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nun 2016 tarihli, "Futbolda şikede kumpas" iddianamesine yer verildiği hatırlatılan ilamda, "Futbolda şike" soruşturmasıyla ilgili, 2 Aralık 2010 tarihinde izin alınan soruşturmanın 3 Temmuz 2011 tarihinde operasyona dönüştürüldüğü, soruşturmanın son ayına girildiğinde, aslında ilk teknik takip kararı talebine dayanak teşkil edebilecek bir araştırma ve delillendirme için yapılması gereken yazışmanın operasyona 30 gün kala 2 Haziran 2011 tarihinde Giresun Emniyet Müdürlüğü ile yapıldığı ve yaklaşık 7 ay süren soruşturma safahatında sadece duyumlardan ibaret, teyidi yapılmamış istihbari bilgilerin CMK'nın ilgili maddeleri kapsamındaki taleplerle kullanıldığı anlatıldı.
Taleplerde ve tanzim olunan raporlarda hep aynı matbu nitelikteki metnin kullanıldığı, polis memuru Lokman Yanık'ın, eski Giresunspor Kulüp Başkanı Osman Çırak ile gerçekleştirdiği gayrı resmi bir konuşmasını tutanak haline getirmesinden sonra başlayan soruşturmanın ilerleyen aşamalarında, soruşturma dosyasındaki şüphelilerin iletişimlerinin tespitine başlandığı, bu tutanakta Osman Çırak'ın söylemediği şeyleri söylemiş gibi gösterildiği ve iletişimin tespitleri yapılırken yasaya riayet edilmediği belirtilen ilamda, "şike" henüz suç olarak düzenlenmeden önce bir kısım şüphelilerin Zaman gazetesi binasında bir araya geldikleri ve soruşturma soruşturma yapılması kararı aldıkları dile getirildi.
Bir gizli tanığın bu toplantılardan birine katıldığı ve Şerif Ali Tekalan'ın toplantıda, "Fenerbahçe'nin önemli bir sivil toplum örgütü olduğundan bahsederek yöneticileri hakkında dinleme yapılması ve algı operasyonları oluşturulmasını istediği" yönünde beyanlarda bulunduğunu açıkladığı kaydedilen ilamda, FETÖ ile ilgili, örgütün Fenerbahçe ve yöneticilerine yönelik kumpasıyla ilgili çarpıcı detaylara yer verildi.
FETÖ'nün futbol camiasını da ele geçirerek söz sahibi olmak istediği vurgulanan ilamda, şu değerlendirme yapıldı:
"Bunu da Türkiye'nin büyük spor kulüplerinden biri olan ve büyük kitlelere hitap eden Fenerbahçe Spor Kulubü ile yapmak istediği, bunun için de örgütün sevmediği kulübün başkanı olan Aziz Yıldırım'ı seçtikleri, Aziz Yıldırım'ı dini kullanan bir terör örgütü olan İBDA-C üyeliği bahanesiyle istihbari olarak dinledikleri, 3 Temmuz 2011 günü düzenledikleri şike operasyonu ile Yıldırım'ı tutukladıkları, operasyon kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden bazılarını, 'Aziz Yıldırım'ı ver kurtul' diye, Yıldırım aleyhine ifade vermek için yönlendirdikleri, bu vesileyle hem Aziz Yıldırım'dan kurtulmak hem de futbol takımını ele geçirmek istedikleri, şüphelilerin örgütlü hareket ederek eylemlerini gerçekleştirdikleri, şüpheli örgüt yöneticisi Şerif Ali Tekalan ile diğer örgüt üyelerinin FETÖ'nün gizli haberleşmede kullandığı ByLock kullandıkları anlaşılmıştır.
Evvela bahse konu dava dosyasındaki 3 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştirilen 'Futbolda şike' operasyonunun, FETÖ'nün amaçlarına ulaşmak için yapıldığına, dosya şüphelilerinin ifadelerinin kolluk yönlendirmesiyle alındığına, delillerin bir kısmının istihbari dinleme suretiyle elde edildiğine, iletişimin tespitleri yapılırken CMK'nın 135. maddesinde belirtilen hususlara uyulmadığına ilişkin deliller ile temyize konu bu dava dosyasında yapılan usulsüzlüklere ilişkin delillerin getirtilmesi sonrasında hasıl olacak sonuca göre diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının buna göre belirlenmesi lüzum etmektedir."
Yargıtay ilamında, müdahiller Altay Spor Kulübü Derneği, Trabzonspor Kulübü Dernek ile işletmeleri avukatları ile hükümlüler Ahmet Çelebi ve Selim Kımıl ile sanıklar Tamer Yelkovan, Mecnun Otyakmaz, Hakan Karaahmet ve Mehmet Şekip Mosturoğlu avukatlarının temyiz itirazlarının yerinde görüldüğü de belirtilerek, sair yönleri incelenmeyen yerel mahkeme hükümlerinin bozulmasına oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.
Yargıtay ilamının tebliğ edildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, hükümlü Aziz Yıldırım ve diğer sanıklarla ilgili "örgüt" suçu yönünden verilen beraate yönelik bozma kararını, uygulayarak kesinleştirdi.
Davanın avukatlarından Naim Karakaya, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, dava kapsamında "örgüt" suçundan geçmişte beraat kararı verildiğini hatırlatarak, "Ancak Yargıtay ilamında da görüleceği üzere Trabzonspor başta olmak üzere bazı müdahiller temyiz etmişti. Yargıtay, Trabzonspor dahil bu müdahillerin temyiz etme yeteneği olmadığına karar verdi. Ve böylece bu karar, beraat kararı kesinleşmiş oldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı şey aslında Yargıtay'ın verdiği beraat kararının uygulanmasından ibaret" diye konuştu.
(AA)