ANKARA (ANKA) – BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, “Bölgede insanların örf ve adetleri bilen, gelenekleri bilen, cenazesini gömdüğü zaman Kürtçe duasını yapabilecek bir imamı istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi?” diye konuştu. Kaplan “Kur'an-ı Kerim'in tefsiri nasıl Arapça'dan Türkçe'ye çevrildiyse Kürtçeye de çevrilmesi gerekir” dedi.
Kaplan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki ‘anadilde ibadet’ sözleriyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Şu an bölgede Kürtçe ibadetin fiilen yapıldığını, Ahmet-i Hani’nin 1500’lü yıllarda yazdığı Mevlid-i Şerif’in okunduğunu ifade eden Kaplan, “Bölgede Şafi mezhebi yaygın. Cenazelerde dini vecibeleri imamlar kendi anadillerinde okurlar. Kürtçe veya Arapça veya Türkçe” dedi. Kur'an-ı Kerim nasıl Arapça'dan Türkçe'ye çevrildiyse Kürtçe’ye de çevrilmesi gerektiğini ifade eden Kaplan “İbadeti insan hangi dilde hissediyorsa o dilde yapar. En iyi duayı kendi anasından öğrendiği dilde yapar. En iyi ibadeti kendi anadilinde yapar. Bunun ayrımcılığının giderilmesi lazım. Diyanetin artık Türk, İslam, sünni, hanefi bir örgütlenme olarak götürmesi mümkün değil. Türkiye'de hem hanefi, hem şafi mezhebinden vatandaşımız çok. Hem de Alevilerin cemevlerinin ibadethane olması talebi var. Diyanetin biraz özerkleşmesi, özgürleşmesi gerekiyor. Diyanetin siyasi hükümetlere bağlı olması, Diyaneti de siyasileştiriyor. Bir çok imam siyasi iktidarın çıkarlarına hizmet eder duruma geliyor. En azından ruhani, vicdani ibadet yerinin özgür bırakılması gerekiyor” diye konuştu.
-“İMAMLAR KÜRTÇE ÖĞRENSİN TALEBİMİZ YOK”-
Bölgede görev yapan imamların Kürtçe öğrenmesi gibi bir taleplerinin olmadığını belirten Hasip Kaplan, Diyanet’in atadığı imamların genellikle genç olduğunu, Kürtçe bilmediğini kaydetti. Kaplan “Gidiyor bir köyde köyün yaşlısıyla konuşacak ama dilini bilmiyor. İbadet konusunda bu tür sıkıntılar var. Sağlık Bakanlığı ile ilgili de şikayetler var. Özellikle doğum kontrol servislerinde kadınların Kürtçe konuşmaları ve Kürtçe bilen doktor, hemşire talepleri geldi. Bunlar doğal şeyler. Kürtlerin yeterince din adamları ve alimleri vardır ve sayıları yüzbinlerdir. Bölgede insanların örf ve adetleri bilen, gelenekleri bilen, cenazesini gömdüğü zaman Kürtçe duasını yapabilecek bir imamı istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi? Diyanet tek tip hutbe kullanıyor. Bu hutbenin Türkçesi de okunur, Kürtçesi de okunur, gerekirse Arapçası da okunur. Eğer toplumsal barışı sağlamak istiyorsanız insanlara anladığı dilde ulaşacaksınız” diye konuştu.
-TBMM BAŞKANI ŞAHİN'E TEPKİ-
Kaplan bir soru üzerine Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in sözlerini de değerlendirdi. Kaplan Kürtçe’nin hala Meclis tutanaklarına ‘bilinmeyen dil’ olarak yazıldığını belirterek şöyle konuştu:
“Meclis tutanaklarına hala 'bilinmeyen dil' diye yazılması bizim ayıbımızdır. Meclis'te milyonların konuştuğu dilin 'bilinmeyen dil' olarak yazılması bir milletvekili olarak en başta bana hakarettir. Bu yanlışı Meclis Başkanı önce düzeltecek. Sonra konuşacağız, tartışacağız. Bunun yöntemini belirleyeceğiz. Ne bu, yasak, yasak, yasak. Kürtçe konuşmak yasak, ibadet etmek yasak, Türkü söylemek, resim çizmek, roman yazmak yasak. Yasaklar ülkesi mi Türkiye? 20 milyon insanın gözünün içine baka baka yasak. Kenan Evren yönetiminde mi yaşıyoruz? Milyonların konuştuğu dilleri, türküleri, halayları kim yasaklayacak? Hangi despot, hangi diktatör bunu başarabildi. Başaramazlar. Bu toplumun barışı için bunu birlikte yapacağız. Meclis Başkanı TRT Şeş'teki dilin de ne olduğunu çıksın anlatsın. Niye TRT Şeş'in dili Kürtçe oluyor da ben konuştuğum zaman bilinmeyen dil oluyor. Artık bu çifte standart bırakılsın.”(ANKA)