Dünyada en sık gözlenen kan kanserleri arasında ikinci sırada yer alan Multipl Miyelom, sinsi gelişen ve yavaş ilerleyen bir kanser türü. Görülen tüm kanserlerin yüzde 1’ni oluşturan Multipl Miyelom, kansere bağlı ölümlerin de yüzde 2’sinin nedeni.
Sinsi bir hastalık çünkü bazı hastalarda hastalığın erken devrelerinde çok az belirti veriyor ya da hiç belirti vermiyor. Dolayısıyla tanısı güç. Dünyada her yıl 60 bin kişiye bu hastalığın teşhisi konuluyor. Halen 750 bin Multipl Miyelom tanısı konmuş hasta bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmalarına göre Avrupa’da her yıl 14.000’den fazla insan bu hastalıktan hayatını kaybediyor.
Hastalıkla ilgili çalışmaları bulunan Pensilvanya Üniversitesi Abramson Kanser Merkezi Kemik İliği ve Kök Hücre Nakli Programı Direktörü Edward Stadtmauer ile Harvard Tıp Fakültesi Jerome Lipper Multipl Miyelom Merkezi Klinik Direktörü Paul G. Richardson, Multipl Miyelom'un tedavisine ilişkin son gelişmeleri paylaşmak üzere İstanbul'daydı. Hürriyet'ten Çiğdem İşler'in haberi.
Sohbetimiz sırasında Stadmauer çok şanslı bir ülke olduğumuzu çünkü hastalığın Türkiye'de görülme oranının çok düşük olduğunu söyledi. Bunun da nedeni 60 yaş üzerindeki nüfusun genel nüfusa oranı Avrupa ülkelerine göre çok daha düşük olması. Hastalık daha çok 60-65 yaş grubunda görülüyor. Stadtmauer, sadece bir genç hastasının olduğunu onun da 16 yaşında olduğunu söylüyor.
Erkeklerde daha yaygın olarak ortaya çıkan hastalıktan ölüm oranı diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de daha yüksek. Erken tanı az, hastalık ilerledikçe tanı konabiliyor. Türkiye'deki hematolog sayısı yeterli değil. Uzmanlar daha çok batı bölgelerde toplandığı için diğer bölgelerde teşhis edilmesi güç.
Stadtmauer, "Tanı koymak için iyi bilmek gerekiyor. Kandaki antikorların incelenmesi gerekiyor. Her hastanın idrarında tuhaf antikorlar vardır. Antikor miktarı fazlaysa kişi ciddi oranda hastadır." diyor. Erken tanı için düzenli kan ve idrar testi şart. Belirtilerine gelince, Multipl Miyelom hastalığının en sık gözlenen belirtileri;
Yapılan araştırmalarda, hastalığa radyasyona maruz kalmanın, zirai ilaçların ve beslenme şeklinin neden olduğunun görüldüğünü belirten Pensilvanyalı Uzman, "Pratisyen hekimler, hastalığın erken teşhisi için 1. basamak tedavi sırasında bu tür rahatsızlığı olan hastalarının kemik röntgenini çektirmeli. Kemikte delikler ve anormal bir protein varsa pratisyen hekimler rahatlıkla Multipl Miyelom tanısını koyabilir." diyor.
Multipl Miyelom tedavisinin hedefi hastalığı kontrol altına almak, yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırmak. Bu nedenle de uzun süreli hastalık kontrolü gerektiriyor. Tıptaki son gelişmeler bu hastalıkla mücadelede başarılı sonuçların ortaya çıkmasını sağladı.
Harvard Tıp Fakültesi Jerome Lipper Multipl Miyelom Merkezi Klinik Direktörü Paul G. Richardson da, biyolojik ilaçlar sayesinde tedavide önemli aşama elde ettiklerini söylüyor. Richardson, “Hastalar, 10 yıl önce teşhis konduktan sonra 2-3 yıl yaşayabiliyorlardı. Biz bunu 6-7 seneye çıkardık” dedi.