Şırıngadaki idrardı

Süreyya Karabulut, oğlu İbrahim Enver Karabulut'un, katil zanlısı Cem Garipoğlu'na duruşmada şırıngayla püskürttüğü sıvının ''idrar olduğunu'' öne sürdü.

Bahçeşehir'de öldürüldükten sonra cesedi Etiler'deki bir çöp konteynerine atılan Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, oğlu İbrahim Enver Karabulut'un, katil zanlısı Cem Garipoğlu'na duruşmada şırıngayla püskürttüğü sıvının ''idrar olduğunu'' öne sürdü.

İlk duruşmanın ardından adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Karabulut, oğlunun Cem Garipoğlu'na bir şırınga ile sıvı püskürtülmesiyle ilgili, ''17 yaşında genç bir delikanlının yaptığı bir hatadır. Olmaması gereken bir hatadır ama bu konu tamamen kendi inisiyatifindedir. Ne annenin ne benim ne yakın arkadaşlarının kesinlikle haberi yoktur'' dedi.

Reklam
Reklam

''Şırınganın içinde ne olduğu'' sorulan Karabulut, ''Benim gördüğüm kadarıyla o şey içindeki ufak bir idrardır'' diye konuştu.

''Oğlunun şırıngayı mahkeme salonuna nasıl soktuğu'' da sorulan Süreyya Karabulut, ''Bana sormayın'' yanıtını verirken, ''Şırınganın Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir'in çantasında da mı içeri sokulduğu'' şeklindeki sorulara avukat Epözdemir tepki gösterdi. Epözdemir, ''Böyle saçma soru olabilir mi? Ben yargı mensubuyum. Nasıl benim çantamda olabilir?'' dedi.

Karabulut, ''Cem Garipoğlu'nun ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki bir soru üzerine de ''Cem Garipoğlu'nun tamamen ezber bir ifadesi var. Daha önce pazarlıkla teslim edilen Garipoğlu'nun savcılıkta, emniyette vermiş olduğu ifadeleri aynen tekrarladığını gördüm. İnşallah bu ezber bozulacak. Bizim davamız Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesine gitti. Bu ezber bozulduğu zaman davanın gerçek yönüne doğru seyredeceğine inanıyorum'' dedi.

Süreyya Karabulut, ''Cem'in duruşmadaki ifadesinde bugüne kadar öğrenemediğiniz bir şey var mı?'' sorusunu da ''İfadelerinin birisinde, söylemesi gereken ifadeyi önümüzdeki mahkemede söyleyeceğini ifade etti. Ezber üzerinden gidiliyor. Onun için biz de bu tiyatroyu seyretmek için bakıyoruz'' diye cevapladı.

Reklam
Reklam

Süreyya Karabulut, ''Enver Karabulut, içeriye silah soksaydı ne oldurdu?'' şeklindeki bir soru üzerine ise ''Olabilirdi de. Ben de girebilirdim silahla anne de girebilirdi. Herkes girebilirdi. Çünkü evlat burada... Burası adliye. Adliyeye silahla gelinmez. O kadar çocuk değiliz'' dedi.

Karabulut, ''Duruşmada Garipoğlu'nun gözlerinin içine bakacağınızı söylemiştiniz. Baktınız mı?'' sorusunu da şöyle yanıtladı:

''Baktım. Gözünün içine baktığım zaman şunu gördüm ki bu davanın seyri, arka bahçesi aydınlığa çıkacaktır. Zanlı baskı altındadır. Zanlı, sürekli baskı altında ifade veriyor. Bu ezberin sonucunda, burada, bu mahkeme huzurunda anlattıklarında cinayetin arka bahçesine değinilmedi. Ben de diyorum ki 4. Ağır Ceza Mahkemesinde bu ezber bozulacaktır. Merakla bekliyoruz. Onun gözünden aldığım ifade, elektrik bu. Çözüleceğine inanıyorum'' şeklinde konuştu.

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir de duruşmanın uzun sürdüğünü ve sıkıntılı, sancılı bir duruşma olduğunu söyledi.

Enver Karabulut'un yaptığı olayın hoş ve makul bir davranış olmadığını ifade eden Epözdemir, ''Hiçbir sebep bunu meşru kılmaz. Ancak hunharca, vahşice ablası katledilmiş bir gencin yine de yapmaması gerekirdi. İçerisindeki sıvının yaralayıcı olup olmadığını bilmiyorum. Tuz ruhu gibi bir şeymiş galiba. Niteliksiz bir sıvı olduğunu tahmin ediyorum. Yine de olmaması gerekirdi. Çünkü orada bir adalet tecil edilecek. Her şeyden önce mahkemeye saygısızlık olarak addediyorum. Buradaki ihmal olsa olsa kolluk görevlilerinindir. Yükümlülük tamamen kolluk kuvvetlerinindir. Plastik bir şeymiş. Ben zaten Enver adına heyetten özür diledim'' dedi.

Reklam
Reklam

Davanın, kendilerinin de talepleri doğrultusunda birleştirildiğini hatırlatan Epözdemir, ''Hem usul ekonomisi bakımından hem sanık 18 yaşını geçtiği için ve kapalılık ortadan kalktığı için hem de hukuki ve fiili bağlantı olduğu için davalarda birleştirme kararı verildi. Dosya 4. Ağır Ceza Mahkemesine verildi. Deliller bir arada değerlendirilebilecek. O bağlamda çok da sağlıklı olacağını düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

Duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da 9 aylık süre içerisinde 953 kadının öldürülmesini son derece dikkat çekici olduğunu belirterek, bu ölümler ve öldürmelere karşı bir duyarlılık geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.