Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 49'u tutuklu 385 sanığın yargılanmasına Adana'da devam edildi.
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya 49'u tutuklu eski rütbeli asker ve avukatları katıldı.
Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık eski Çakırsöğüt Jandarma Komando Tabur Komutanı Binbaşı Aykut Kara, darbe girişimini ve "CIA oyuncağı olan şizofren bir kişi" diye nitelendirdiği Fetullah Gülen'e inananları lanetlediğini söyledi.
Bir tarikat imamından emir alan asker, yargıç olamayacağını belirten Kara, şöyle konuştu:
"Çakırsöğüt'e yaşananları anlatmak istiyorum. 15 Temmuz sabahı yapılan bir toplantıda bize 3. ve 4. taburun hazır kıta bekletilmesi emri verildi. Daha sonra akşam tugay komutanı saat 09.00 sularında bizi çağırdı ve 'özel bir görev var 3. ve 4. tabur önden çıkacak 1. ve 2. tabur hazır bekleyecek cep telefonlarını toplayın' emri verdi. Biz sırt çantası, silah teçhizat hazırlandık. Tugay komutanımızın odasında elinde bir kağıt vardı. Sıkıntılı bir yüz ifadesi vardı. Elindeki kağıdı bize göstermedi. Benim emir astsubayım saat 24.00 sularında sıkıyönetim emrini bir zarf içerisinde bana getirdi. Detaylı incelemedim bu emri. Taburun yanına döndüm ve aynı düzeni muhafaza ederek bekleyin dedim. Tugay karargahının önüne geldim ve bekledim. Artık an itibarıyla darbeden haberimiz oldu. Taburu göz önünde tuttum. Darbeyi öğrendikten sonra tek kelime etmedim çünkü faaliyetimiz olmadı. Endişeliydim, moralim bozuktu çünkü darbe oluyor, ülke bombalanıyordu."
Darbeye kalkışmadığını ve dahil olmadığını öne süren Kara, "O gece ülke bombalanırken birliğinin başında olmayan, tatiline devam eden, cep telefonuna ulaşılamayan kim varsa bunlar haindir. Ben kimseye silah doğrultmadım. Hangi darbede Hakkari'den Şırnak'tan asker Ankara'ya götürülür? Bunun bir mantığı yoktur. Ben ByLock kullanmadım. Makam odamda 1 dolar bulunmamıştır. Bu yapıyla alakam yoktur." diyerek tahliyesini istedi.
Tutuklu sanıklardan eski binbaşı Murat Yıldırım ise 15 Temmuz'da saat 21.30 sularında tugay komutanının odasında toplandıklarını ve tugay komutanının kendilerine 'Arkadaşlar acil durum var, Ankara'ya gideceğiz. Bütün herkes cep telefonlarını bıraksın, üniformasını giysin' dediğini kaydetti.
Sadece tabur komutanlarının cep telefonunu aldığını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Tugay komutanı bana 'Eksik de olsa ilk senin taburun yola çıkacak.' dedi. Tugay komutanının cep telefonu konusunda hassas davrandığını görünce ben de askerlere cep telefonunu yanına alan olursa hakkında işlem yaparım dedim. O sırada aklımızda sadece görev vardı. İntikal sırasında aklımızda sadece görev vardı. İntikal sırasında belli bir müddet sonra ben cep telefonuna baktım ve bir kalkışma olduğuna dair haberler gördüm. Bizim araçta H. binbaşı ben ve M.K. astsubay vardı. Cizre'ye vardığımızda polisler önümüzü kesti. 'Garnizonun talimatı var geçemezsiniz' denildi. Sonra Hasan binbaşıya 'Tugay komutanı ile görüştün mü?' diye sordum. Hasan binbaşı bana 'Evet tugay komutanı ile görüştüm gerekirse zor kullanacaksınız ama geçeceksiniz' emrini verdiğini söyledi. 'Böyle bir şey olabilir mi?' dedim. Cizre İlçe Emniyet Müdürü geldi. Ben ona sordum müdürüm neden açmıyorsunuz yolu dedim. Bana, 'Tümen komutanının emri var yolu açamayız.' yanıtını verdi."
Tugay komutanı ile tümen komutanlarının irtibatlı olduklarını düşündüklerini kaydeden Yıldırım, kendilerinin ortamı sakin tutmaya çalışırken tugay komutanı ve polisler arasında arbede çıktığını anlattı.
Tugay komutanının polislere yönelik, "Emir veriyorum size yolu açın." dediğini paylaşan Yıldırım, "Orada bir travma yaşadık resmen. Daha sonra Cizre Garnizon Komutan Vekili yarbay geldi ve bize yönelik 'arkadaşlar bilgi kirliliği var neyin ne olduğu belli değil, tümene geri dönün. Tümen komutanı geri dönmenizi emrediyor şu an darbeci olarak algılanıyorsunuz' dedi. Daha sonra yarbay, "Arkadaşlar ben yapacağımı yaptım gidiyorum." dedi. Sonrasında tugay komutanının yanına gittik ve komutanım darbeci olarak algılanıyoruz geri dönelim dedik. Araçlara bindik ve geri dönüşe geçtik."
Örgütle bir alakası olmadığını ileri süren Yıldırım darbeye katılmadığını, destek vermediğini belirterek tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşma, diğer sanıkların savunması için pazartesi devam edecek.