Prof. Dr. Çelen, özellikle hepatit C virüsünü taşıyanların %80’inde, hastalık ilerleyene kadar belirti görülmediğini kaydetti. Hepatit C’nin sinsi bir hastalık olduğunu belirterek tanı koymanın zor olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çelen, en doğru teşhisin bir uzman tarafından konulmasının önemine değindi.
Yanlış bilgiler hastaların hayatını alt üst ediyor
Tüm bu gerçeklerin yanı sıra hepatit C ile ilgili kamuoyunda doğru bilinen birçok yanlışın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çelen, yanlış bilgiler nedeniyle hastaların tüm yaşamlarının alt üst olabileceğini özellikle vurguladı. Prof. Dr. Çelen, “Hepatit C’nin bulaşması ile ilgili toplumda oldukça fazla kulaktan duyma bilgi mevcut. Hepatit C herkesin bildiğinin aksine, eşyaların ortak kullanımı veya sarılma ve öpüşme yoluyla bulaşmaz. Virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünlerinin kullanımı, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimler, dövme ve piercing uygulamaları, nadiren de olsa virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişki hepatit C’nin bulaşmasına sebep olabilir. Ayrıca, 1996 yılı öncesinde kan ve kan ürünleri almış ya da organ nakli olmuş kişiler de risk altında olabilirler.” dedi.