Sıtmanın ve bazı ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılan Klorokin ve Hidroksiklorokin içeren ilaçların, Covid-19’dan korunmada ve hastalığın tedavisinde etkili olduğu yönünde medyada yer alan haberler vatandaşların ilaca hücum etmesine yol açtı.
Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, ilaçlar hakkında hekim ve eczacı dışında yetkisiz ve bilinçsiz kişilerce bilgilendirme yapılmasının son derece yanlış olduğuna ve bu bilgilerin vatandaşlarımızın kafasını bulandırdığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Ahmet Aydın, Klorokin ve Hidroksiklorokin içeren ilaçlar hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı:
Bu ilaçlar resmi olarak hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?
Bu ilaçlar resmi olarak aşağıdaki hastalıkların tedavisi için kullanılır:
Yetişkinlerde:
Romatoid artrit
Diskoid ve sistemik lupus eritematozus
Çocuklarda:
Juvenil idiyopatik artrit (diğer tedavilerle kombine halinde)
Bu ilaçların Covid-19 hastalığının tedavisinde kullanım durumu nedir?
Klorokin ve hidroksiklorokin, Çin’de başlayan Covid-19 hastalığının tedavisinde, Çin’li bilim insanlarınca diğer antiviral ilaçlarla birlikte hastaların tedavisine yardımcı olabileceği hakkındaki deneyimlerinin vaka raporlarıyla bilim dünyasına duyurulmasıyla ortaya çıkmış bir durumdur. Bunun dışında başka bir klinik araştırma veya kontrollü çalışmalar henüz yoktur, bu konuda daha çok çalışma ve değerlendirmeler gerekmektedir.
Şu an gündemde olduğu üzere bu ilaçların Covid-19 hastalığına yakalanmamak için önceden alınması hakkında hiçbir bilimsel veri şu an yoktur. Bu durumu dile getirenler içinde bulunduğumuz zor dönemde halkımızın sağlığı için çok büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Bu tehlike gerekmediği halde ilaç kullanmasının sağlık riskleri yanında kişilerin kendilerini rahat hissetmesine yol açması da diğer büyük bir riski teşkil etmektedir.
Bu ilaçlar nasıl etki eder?
Klorokin ve hidroksiklorokin gibi sıtma ilaçları (antimalaryal) aşağıdaki değişik farmakolojik etkilere sahiptirler. Bu etkilerinin bazıları romatizmal hastalıkların tedavisinde faydalıdır ancak hangi farmakolojik etkiyle tedavi ettiği tam olarak bilinmemektedir. Bu grup ilaçlara atfedilen değişik aktiviteler sülfidril grupları ile etkileşim, enzim aktivitesiyle etkileşim (fosfolipaz, NADH-sitokrom C redüktaz, kolinesteraz, proteazlar ve hidrolazlar dahil), DNA bağlanması, lizozomal zarların korunması, prostaglandin oluşumunun baskılanması, polimorfonükleer hücre kemotaksisinin ve fagositozun baskılanması, monositlerden interlökin 1 üretimine müdahale etmesi ve nötrofil süperoksit salınımının baskılanması.
Bu grup ilaçların bilinçsizce kullanılmasına bağlı riskler nelerdir?
Göz harabiyeti: Anormal renkleri görme, görme alanı bozukluğu veya gözün odaklanma zorluğu veya gözün kornea tabakasında opaklık gibi çok ciddi göz bozuklukları görülebilir.
Hareket bozuklukları: Ekstrapiramidal belirtiler olan hareket ve kas bozuklukları görülebilir.
Hipoglisemi: Antidiyabetik ilaçlarla tedavi edilen veya tedavi edilmeyen hastalarda hayatı tehdit edebilecek bilinç kaybı da dâhil olmak üzere ciddi hipoglisemiye neden olabildiği gösterilmiştir.
Kronik kalp toksisitesi: Bazı ölümcül sonuçları da olan ve ciddi kalp yetmezliğine neden olan kardiyomiyopati vakaları görülebilmektedir. Kalp çarpıntısı veya kalbin anormal atmasına yol açan kalpte iletim bozukluklarına yol açabilmektedir.
Kemik iliği depresyonu: Kemik iliğini baskılayarak kan yapımı ve kanın şekilli elemanlarının yapımındaki bozukluğa bağlı olarak gelişen kansızlık, agranülositoz, beyaz kan hücrelerinde azalma ve trombositlerde azalma görülebilmektedir.
Gen hasarı ve kanser oluşturma riski:
Deneysel veriler, bir tür genotoksisite anlamına gelen gen mutasyonlarına, DNA kırıklarına ve kromozom kırılmalarına yol açma potansiyeli olduğunu göstermiştir.
Hidroksiklorokinin de içinde bulunduğu kinin türevi ilaçların kanser oluşturma potansiyeli hakkında sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır. Bu nedenle bu ilaç kullanılacaksa gerçekten ihtiyaç olduğu için kullanılmalıdır. İnsanlarda, uzun süreli tedavi gören hastalarda artan kanser riskini dışlamak için yeterli veri yoktur.
Bireysel farklılıklara bağlı toksisite ihtimali: Ülkemiz insanlarının da dahil olduğu şekliyle dünyada bazı bireyler vücutlarında çok önemli bir enzim olan glukoz-6-fosfat dehidrojenaz enzimi çalışmaz. Bu enzim çalışmadığında vücut, bazı kimyasal maddelere karşı dayanıksızdır ve bu kişilerin kırmızı kan hücreleri damar içinde parçalanır. İşte klorokin, hidroksiklorokin ve diğer kinin türevi ilaçlar bu gruptaki hastalar için riskli ilaç grubundandır.
Yukarıdaki değerlendirmelerden ne anlamalıyız?
İlaçlar belirli hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavi edilmesi için geliştirilen ve resmi olarak belirtilen hastalıklarda kullanıldığında güvenli olarak kullanılan hayati öneme sahip sağlık ürünüdür.
İçinde yaşadığımız pandemi durumunda da çok etkili bir biçimde anladığımız gibi ilaçlar yaşamın devam ettirilmesi için en kritik sağlık ürünlerinin başında gelmektedir.
İlaçlar ancak ihtiyaç olduğunda ve hekim ve eczacı gibi konunun profesyonellerince, yarar-risk oranı hesabı yapılarak kullandırılmalıdır. Bu prensiplere uyulduğunda insan sağlığının korunmasını sağlar, bu prensiplere uyulmadığında da istenmeyen etkilere yol açarlar.