MHP'nin tartışma konusu olan Melih Gökçek hamlesine ilişkin dikkat çeken bir açıklama geldi.
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, MHP'nin “Ankara için Gökçek’i, İstanbul için Dalan’ı düşünüyoruz” açıklamalarıyla ne amaçladığını köşesine taşırken, önemli bir bilgi verdi.
Acet'in yazısının ilgili kısmı şöyle;
Siyaset kulisleri, geçen hafta salı günü AK Parti/MHP yerel seçim ittifak arayışlarının rafa kalkmasının şaşkınlığını tam olarak üzerinden atabilmiş değil.
'NEDEN BÖYLE OLDU?'
Gerekçeler yeterince fikir veriyor olsa da, “Neden böyle oldu” sorusu gündemden bütünüyle düşmedi.
Son bir haftadır “MHP kaynakları diyor ki” başlığıyla haber kanallarına düşen iki haber, kulislerde yeni dalgalanmalar üretti.
İlki, “MHP, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Melih Gökçek’i düşünüyor” başlığıyla dolaşıma girmişti.
Bu konuda Gökçek’in vereceği nihai karar bekleniyor.
Dün, yine aynı yöntemle, yani MHP kaynaklarına atfen geçilen ikinci haber, bu defa İstanbul odaklıydı.
Aynı kaynaktan çıktığı besbelli olan yeni habere göre MHP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Bedrettin Dalan ismi üzerinde duruyordu.
Dalan, haberin gündeme gelmesinden hemen sonra, “Hangi partiden teklif gelirse gelsin kabul etmeyeceğim. O defteri kapattım. Şu anda ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum. Bana ulaşan bir teklif yok. Teklif gelse de kabul etmem. Aklımı peynir ekmekle yemedim” diyerek net bir şekilde adaylık iddialarını yalanladı.
Belli ki, İstanbul için Bedrettin Dalan’ı düşünüyoruz denilmesine rağmen öncesinde kendisiyle herhangi bir temas sağlanmamıştı.
Peki, bu durumu nasıl yorumlamalıyız?
Normal şartlarda, MHP gibi, yakında 50’nci kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan köklü bir partinin onay almadığı bir ismi, “Aday yapmayı düşünüyoruz” diyerek medyaya ulaştırması, siyasi bir prestij kaybını göze almak anlamına gelir.
Devlet Bahçeli gibi siyasette büyük deneyimler kazanmış bir ismin böyle acemice bir iş tutacağını söylemek kolay değil.
Bu durumda, mantığımız bizi şöyle bir soru sormaya yöneltiyor:
Acaba MHP kaynaklarından yayılan “Ankara için Gökçek’i, İstanbul için Dalan’ı düşünüyoruz” haberlerinin asıl maksadı aday ilanı değil de, AK Parti’ye bir mesaj verme niyeti mi taşıyor?
“ANLASINLAR İSTİYORUZ”
Dün yazıya oturmadan önce MHP’deki kendi kaynaklarımıza yönelip, “Bu haberleri geçen MHP kaynakları ne yapmak istiyor” diye sordum.
Yetkili bir isim, AK Parti’yi kastederek, “Ne yaptıklarını anlasınlar istiyoruz” dedi.
Bu sözler, “Asıl maksat iki büyükşehir için adaylık ilanından daha çok ittifak arayışlarının sona ermesinin faturasını göstermek” biçiminde yapılabilecek yorumları destekliyor.
Buradan MHP ittifak arzusundan vazgeçmedi, ne yapıp edip tekrar masaya oturmak istiyor gibi bir değerlendirme çıkarmak ileri bir yorum olur.
Öyle olsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Müzakereler devam etsin” diye bildiğimiz duruşu devam ederken, Bahçeli çıkıp, “Parti olarak yerel seçimlerde ittifak arayışımız kalmamıştır. İttifak niyetimiz yoktur. Seçimlerde kendi yolumuzu kendimiz çizeceğiz” deyip bu süreci bitirmezdi.
Anladığımız kadarıyla MHP lideri, AK Parti’nin seçim ittifakı yapmayı istemediğini, görüşmeleri de gönülsüz bir şekilde yürüttüklerini düşünerek o açıklamaları yapmış oldu.
Bu durumda, MHP’i yetkilinin, “Ne yaptıklarını anlasınlar istiyoruz” ifadesinden, son bir haftadır yapılan hamlelerle, ittifak yapmamanın AK Parti’ye maliyetinin ne olacağı gösterilmek isteniyor dersek daha mantıklı bir noktaya varmış oluruz.
Geçen hafta salı günü, Bahçeli’nin grup konuşması devam ederken partililerin “İttifak olmayacak” açıklamasını coşkuyla, hatta yer yer sevinç gözyaşlarıyla karşıladığına tanık olmuştuk.
Buradan, zaten MHP’liler ittifakı istemiyordu, iş bitince sevinçle karşıladılar tespitini yapmak, doğru olsa da, eksik kalıyor.
Şöyle ki:
AK Parti ile MHP arasında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlayan ‘ortaklık’, MHP tabanının bir kısmında Bahçeli’nin anladığı şekilde anlaşılmadı.
Bir Genel Başkan Yardımcısı’nın ifadesiyle Bahçeli, “Geminin istikametine bakıyordu.”
Ancak tabanda, bu ortaklığı ‘iktidar nimetlerini paylaşma’ biçiminde görenler oldu.
Bahçeli, ‘beka sorunundan’ bahsederken, bu iradenin aşağıya doğru yansıması, Genel Başkan’ın durduğu pozisyonla yüzde yüz örtüşmedi.
Aşağıdan “Bu nasıl ortaklık” serzenişleri gelirken, Bahçeli sadece geminin istikametine odaklanmayı sürdürdü.
Buradan hareketle, seçim ittifakının rafa kalkması konusunda Bahçeli’nin durduğu yerle, başka beklentiler içinde hareket eden, ittifak olmayacak denilince sevinç gözyaşları döken bir bölüm partilinin durduğu yerin aynı yer olmadığı sonucunu çıkarmak da mümkün hale geliyor.
Öbür türlü, yerel seçimlerde ittifak teklifinin Bahçeli’nin kendisinden gelmiş olmasını anlamlandırmak kolay olmazdı.