Sokak sütleri halk sağlığını tehdit ediyor

İZMİR (İHA) - Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Anabilim Dalı tarafından İzmir ilinin çeşitli semtlerinde satılan sokak sütlerinde yapılan incelemede, bu sütlerin tüketici sağlığını tehdit edici özellikler taşıdığı ortaya çıktı.

Araştırmanın İzmir ilinin çeşitli semtlerinden alınan 101 değişik örnek üzerinde gerçekleştirildiğini belirten Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Gökhan Kavas, "Çalışmamızda, İzmir ilinin değişik semtlerinde satılan sokak sütlerinin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri araştırılmıştır. Bu amaçla 101 çiğ süt örneği incelenmiş ve söz konusu analizler mevsimsel olarak değerlendirilmiştir" dedi.

Reklam
Reklam

Çiğ sütlerin mikrobiyolojik kalitelerinin tüm dönemlerde kötü bulunduğunu, özellikle yaz ve sonbahar aylarında incelenen örneklerde Brucella ve Koliform artış gösterdiğini açıklayan Yrd. Doç. Dr. Kavas, "Söz konusu çiğ süt örneklerinde Brucella riski yüksek olan toplam 66 süt örneğine rastlanmıştır. Çiğ sütlerin 15 adedinde yağ oranı standartta belirtilen sınırın altında (yüzde 3), 37 adedinde laktoz oranı yüzde 4.7 değerinin altında, 63 adedinde ise protein miktarı yüzde 3.4 değerinin altında bulunmuştur" diye konuştu.

Sokak sütlerinin mikrobiyolojik kalitesinin tüketici sağlığını tehdit edici özellikler taşıdığını açıklayan Yrd. Doç. Dr. Kavas, "Sütlerin bir kısmında yasal düzenlemelerde kesinlikle bulunmaması gerektiği bildirilen yabancı koruyucu maddelere rastlanmakta ve bu maddeler tüketici sağlığını büyüt boyutlarda etkileyebilmektedir. Sokak sütlerinin bunca olumsuz özelliği bulunmasına rağmen ülkemizde bu tür sütlere olan talep oldukça fazladır. Ülkemizde yerleşmiş bir sütçülük politikasının olmayışı, tüketicinin bu konuda yeterli düzeyde aydınlatılmamış ve bilinçlenmemiş olması, süt üreticisi ile sütü işleyen modern tesisler arasında ulaşımın çok yetersiz ve uzak oluşu bu talebin en önemli nedenleridir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"SÜTÇÜLÜK POLİTİKAMIZ YOK" İlerli ülkelerde yerleşmiş bir sütçülük politikasının uygulandığını ve bu politikaya bağlı olarak üreticinin sütünü modern tesislerden ne kadar uzak mesafede olursa olsun, devletin belirlediği bir fiyattan bölgesindeki kooperatiflere satabildiğini açıklayan Kavas, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Ayrıca üretici ürettiği sütün hiçbir zaman elinde kalmayacağına inandığı için üretimini artırma yollarına da gidebilmektedir. Bu amaçla da devletin kendisine sağladığı imkanlardan yararlanarak süt verimini artırmak için ıslah çalışmaları, yemleme, hastalıklar ile mücadele gibi girişimlerde rahatlıkla bulunabilmektedir."
Ülkemizde de süt endüstrisinin zaman geçirilmeden iyiye doğru götürülmesi ve bu amaçla da üretici açısından süt fiyatını ve üretimini özendirme yönünde girişimlerin yapılmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Kavas, "Bununla birlikte, yerleşim birimlerinden ve modern tesislerden uzak bulunan üretim bölgelerinde devlet destekli süt toplama kooperatiflerinin kurulması acil olarak gerekmektedir" dedi.

Reklam
Reklam