Takı ve Cam Sanatçısı Meral Değer'in çalışmaları uluslararası sanat çevrelerinde büyük ilgi görüyor. Son çalışması ‘Solmayan’ İstanbul Laleleri, Almanya’da Wasserschloss Klaffenbach’da, sergilendi.
Sanatçıya esin kaynağı olan Orta Asya‘dan türeyen ve dünyaya yayılan gizemli lale, eski kültürlerde de sanatın ve güzelliğin sembolü olmuştur. Edebiyatta şairlere esin kaynağı olduğu gibi, Türk süsleme sanatlarının vazgeçilmez motifleridir. Saray içi mekan süslemelerinde, duvar bezemelerinde, sultan odalarında, döşeme ve kostümlerde, taş oymacılığında, çini, seramik, minyatür resimlerinde ve objelerde yer almış, günümüze kadar ulaşmıştır. 18.yy da Osmanlı’da natüralist üslupta en çok resmedilen motiflerden olmuştur.
Lale sanatsal olduğu kadar dinsel bir imge olarak da yer almıştır. Arap alfabesinde lale ve Allah sözcüklerinin aynı harflerle yazılması; lale’ye tanrısallık ve gizem verir. Osmanlı’da savaşa giden sultanlar, koruyucu tılsım olarak cepken içlerini, lale motifli nakışlarla süslerlerdi.
Kısa ömürlü oluşuyla yaşamdaki güzelliklerin geçiciliğini de hatırlatan lale; saraylı bir motif olarak zenginlik ve soyluluk sembolü olarak da görülmüş; hem dünyevi, hem de manevi olanı temsil etmiştir.
Avrupa‘ya doğudan, soğan olarak giden, daha sonra sadece bir çiçek olmakla kalmayıp; bir değer göstergesi olarak alınıp satılan ve borsası oluşan ‘lale‘; Osmanlı döneminde de zenginlik, sanat ve saltanat dönemi ‘Lale Devri‘ ne adını verir. Bu dönemde din adamları, Şeyhülislamlar, lale türlerini geliştirerek farklı lale‘ler üretmişlerdir. Bunlardan en kıymetlisi, günümüze kadar ulaşamayan ‘İstanbul Lale‘ sidir.
Sanatçı, bu eserleri ile ilgili olarak “Ben de, tarihte de iz bırakan, bu gizemli, kısa ömürlü, ikon çiçeği, ‘Solmayan’ İstanbul Laleleri olarak cama aktardım.Çok farklı renklerde tasarladığım Cam laleler, ‘Patte de verre’ tekniği ile Camocağı’nda üretilmektedir.