İmam nikahlı eşler, resmi nikahlı kadınlarla aynı haklardan yararlanabilmek için yargı yoluna gidiyor.
"Eşimi mezardan çıkarın resmi nikahla evleneyim. Bu bizim tercihimiz değildi. Eşimi geri versinler o zaman.” “Hamileyim. Resmi nikahımız yok diye benim ve bebeğimizin geleceği ne olacak?”
Bu sözler, Soma’daki madende hayatlarını kaybeden işçilerin eşlerine ait. Ancak eşlerin resmi nikahları yok. Geçen 13 Mayıs’ta 301 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından durumları tartışma konusu olan imam nikahlı eşler, resmi nikahlılara tanınan hakların kendilerine uygulanıp uygulanmayacağını kaygıyla bekliyor.
Al Jazeera'den Turanç Top'un haberine göre; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen ve madencilerin haklarında iyileştirmeler de içeren torba yasada imam nikahlılar için bir düzenleme yer almıyor. Bu nedenle Soma'daki işçilerin imam nikahlı eşleri dava açarak, hak arama yoluna gidiyor.
Davanın sonucunu bekliyor
Soma'da yaşayan 39 yaşındaki Emine Elibol’un 11 aydır imam nikahıyla evli olduğu RamazanSökmen madende ölen 301 işçiden biriydi. İlk evliliklerini sonlandıran çift birlikte yeni bir hayata başlamışlardı ki facia geldi. Elibol, eşinin son kez giydiği kıyafetlere sarılıp gözyaşı döküyor, bir yandan da ölüm aylığı ve tazminata hak kazanmanın mücadelesini veriyor. Elibol, avukatı Vedat Mermer aracılığıyla "destekten yoksun kaldığı" gerekçesiyle şirket, işveren ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine 6 bin lirası maddi olmak üzere 650 bin liralık tazminat davası açtı.
"Resmi işlemlere başlamıştık"
Davanın sonuçlanmasını bekleyen Elibol, ailelerinin rıza göstermediği birlikteliğin ardından ilçeye gelip yerleştiklerini anlatıyor: “İkimiz de ilk eşlerimizden boşandık. Benim iki, onun da bir çocuğu vardı. Ailelerimiz birlikte olmamızı istemedi ve bizi dışladı. Biz de Soma’ya gelip yeni bir hayata başladık. Hiçbir tecrübesi olmamasına rağmen işsizlikten madende çalışmaya başladı.
İmam nikahıyla yaşıyorduk. Olaydan önce muhtarlığa gidip resmi nikah işlemlerine başladık. Eşim resmi nikahla evlenmemizi çok istiyordu. Ancak kendi boşanmasıyla ilgili karar geç kesinleşti ve bir türlü resmi nikah işlemlerimiz olmadı. Ölümüyle birlikte bürokrasiye takıldığımız için resmi nikamızı bir türlü kıyamadık. Bu bizim tercihimiz değildi. Eşimi geri versinler o zaman. Eşimi mezardan çıkarın, evleneyim.”
"Para yardımı yetmiyor"
Emine Elibol evlerinin kirasını ödemekte zorlandığını ve iki çocuğuna bakmak zorunda olduğunu anlatıyor. Kaymakamlık tarafından iki kez verilen para yardımının da yetmediğini söylüyor. Elibol “Biz, Kaçak yaşamıyorduk. Herkes evli olduğumuzu biliyordu. Devamlı böyle yaşamayı düşünmüyorduk. Şu an devletin resmi nikahlı eşlere tanıdığı ölüm aylığı ve tazminata ihtiyacım var. Bunun için dava açtım. Eşimin bizlere baktığını, birlikte olduğumuzu ispatlamak için tanıklar bulup, uğraşıyorum. Şu anki yasaya göre hiçbir hakkım yok. Tüm haklar eşimin boşandığı eşinden olan, velayeti de annesinde olan 15 yaşındaki oğluna ait. Dolayısıyla annesi de yararlanacak. Ya bizim durumumuz ne olacak? Acımızla başbaşa ortada mı kalacağız” diyor.
Elibol’un bir başka isteğiyse bir ev ve iş sahibi olabilmek. Kaymakamlığın iş bulunması konusunda yardımcı olduğunu belirten Elibol, “İş bulunacağı sözünü verdiler ve çaba gösteriyorlar. İş bulurken eşim ama aylık ve tazminata gelince eş değilim. Bu nasıl adalet anlayamadım. Bağışlanan evlerde benim de hakkım var. Neden benimde diğer madenci eşleri gibi bir evim olmasın” dedi.
“Ceza davasına dahi giremiyoruz”
Elibol’un avukatı Vedat Mermer, müvekkilinin yasal mirasçı olmadığını ama ortada bir evlilik gerçeğinin olduğunu söylüyor. Mermer’in anlatımlarına göre, işyeri veya devletin kusurlu olduğu yerlerde meydana gelen iş kazalarında ölenler için ölüm aylığı bağlanıyor. Bu maaş resmi nikahlı eşlere ve onların yetim çocuklarına veriliyor. Soma’daysa ölen maden işçileri arasında imam nikahlı olanlar da var. Bu eşlerin çocukları, babalarının nüfusuna kayıtlıysa ölüm ve yetim aylığı alabiliyor. Ancak imam nikahlı eş için bu hak yok. Bu durumuyla sorumluluğu olan kişiler hakkında açılacak ceza davasına bile birinci derece yakını olmadığı gerekçesiyle imam nikahlı eş için müdahil olamıyorlar.
Mermer “İmam nikahlı eş mirascı değil. Aylık ve tazminat hakkı yok. Sadece destekten yoksun kaldığını iddia edebiliyoruz. Ama ortada bir gerçek var. Boşanmışlar, bir aile oluşturmuşlar. Benim müvekkilim de, diğer dini nikahlı kadınlar da bu haklardan yararlanmalı ve bu konuda düzenleme yapılmalı” diye konuştu.
Karnındaki bebeğiyle yasaya tepki
Henüz 18 yaşındaki, dört aylık hamile Songül Merdim de aynı sorunu yaşıyor. Merdim’in imam nikahlı eşi Serkan Buran da ölen maden işçilerinden. Merdim ile Buran faciadan 40 gün önce imam nikahı kıyıp düğün yapmış, resmi nikah içinse gün sayıyorlardı. 18 yaşına girmesine sekiz gün kala facianın yaşandığını söyleyen Merdim, torba yasada imam nikahlı eşlere yer verilmemesine tepkili:
“Resmi nikahımız yoktu ama biz evliydik. Yaşım tutunca resmi nikahımızı da kıyacaktık. Zaten evliliğimiz ailelerimizden kabul gördü. Ancak ben şimdi onun eşi değil miyim? Karnımda eşimin bebeğini taşıyorum. Benim ve bebeğimizin geleceği ne olacak? Olayın hemen ardından ziyarete gelen devlet büyükleri oldu. Defalarca söyledim, sıkıntımı anlattım. İlgileneceklerini söylediler. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç bizimle ilgili’Hak sahipliği kavramının içine alamıyorsak çözeriz’ demişti. Ama hani nerede, torba yasada bizle ilgili hiçbir şey yok, gelişme de, kapımı çalan da. Elim, kolum bağlı. Devletimin beni de görmesini bekliyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor.”