Son 60 Yılda Marmara Denizinden Büyük Sulak Alan Yok Oldu

Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından hazırlanan rapora göre, son 60 yılda yaklaşık iki milyon hektar...

Uluslararası Doğa Koruma Birliği tarafından hazırlanan rapora göre, son 60 yılda yaklaşık iki milyon hektar sulak alan yok oldu.Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz yaptığı açıklamada, yok olan sulak alanların Marmara Denizinden daha büyük bir alanı kapladığını belirterek, "Geçen haftalarda Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan bilimsel araştırmanın verilerine göre Türkiye en fazla tür yok oluşunun yaşandığı ülke. Yayınlanan raporda sulak alanlara yönelik en önemli tehditler baraj ve HES’ler ile su rejimine müdahale ve yeraltı suyunun aşırı kullanımı olarak sıralandı" dedi.Yılmaz, IUCN uzmanları tarafından hazırlanan Doğu Akdeniz’de Tatlısu Biyoçeşitliliğinin Durumu ve Dağılımı raporu bölgedeki tatlı su alanlarına ve türlerine ilişkin en güncel ve kapsamlı çalışma olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:"Önemli tatlı su alanları, dünyada ilk uygulamasını Doğa Derneği’nin gerçekleştirdiği Önemli Doğa Alanı yönteminin tatlı su ekosistemleri için uyarlandığı bilimsel bir yöntem. Rapordaki verilere göre, Türkiye, Doğa Akdeniz havzasında en fazla tatlı su türünü barındıran ama aynı zamanda en fazla tür yok oluşunun yaşandığı ülke. Yanlış tarım politikaları nedeniyle sulu tarım için sulak alanların kurutulması ve yer altı su rezervlerinin yok edilmesi; yine yanlış tarım ve enerji politikaları nedeniyle barajlar ile nehirlerin önünün kesilmesi ve sayıları binleri bulan nehir tipi hidroelektrik santraller ile derelerin kurutulması bu yok oluşun en önemli nedenleri olarak tespit edilmiş raporda."Yılmaz, raporda, Ilısu Barajı Projesi’nin tehdidi altındaki Hasankeyf ve Dicle Vadisi ile barajlar ve su kuyularının yok etmek üzere olduğu Burdur Gölünün yaşamakta olduğumuz yok oluş sürecine ilişkin verilen en önemli örnekler arasında olduğunu kaydetti. Sulak alanlarımız yok oldukça doğanın can damarlarının kesildiğini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "doğanın yaşamsal döngüsü kırılarak biyolojik ve kültürel zenginliklerimiz geri dönüşsüz bir biçimde yok oluyor. Son yıllarda mevzuatta yapılan değişiklikler ve fiili uygulamalar ile bu yok oluş hızla artıyor. Doğa koruma mevzuatının artık tümüyle iflas ettiğini görüyoruz.Geldiğimiz nokta yatırımların önünü açmak için doğanın geri dönüşsüz yok oluşu ile sonuçlanan bir biyoçeşitlilik krizidir”Yılmaz, tatlı su alanları çalışması kapsamında Türkiye ve Ortadoğu’da Akdeniz sıcak noktasında yer alan sulak alanlardaki balık ve tatlı su omurgasızlarının durumunun da değerlendirildiğinin altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:"Bu değerlendirmeyle iç sularda alt havza ölçeğinde Anadolu’da nesli tehlike altında ve dar yayılışlı türlerin bulunduğu sulak alanlar belirlendi. Önemli Tatlısu Alanları, dünyada ilk uygulamasını Doğa Derneği’nin gerçekleştirdiği Önemli Doğa Alanı yönteminin tatlı su ekosistemleri için uyarlandığı bilimsel bir yöntem. Bu çalışmanın bulgularına göre Türkiye’deki 28 alt havzada küresel öncelikte korunması gereken türlerin yaşadığı tespit edildi. Bu alt havzalardan 13 tanesi dünyada başka hiçbir yerde bulunmayan balık ve tatlı su omurgasızı barındıran sıfır yok oluş alanı olarak tescillendi. Türkiye’de en çok tehlike altında tür barındıran bölgeler Beyşehir Gölü ve çevresi (13 tür), Asi Nehri (10 tür), Çivril Gölü ve çevresi (8 tür) oldu. IUCN uzmanları önemli tatlı su alanlarına yönelik en önemli iki tehdidi barajlarla su rejimine müdahale ve yeraltı suyunun aşırı kullanımı olarak sıraladı."

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: