Son anketleri paylaşan Odatv yazarı M.Ayhan Kara, "Tayyip Erdoğan içeriye oynuyor, seçime oynuyor. Dışarıya çıkışlarının altında seçmen tabanını kilitlemek de yatıyor. ‘Atatürkçülük’ yöneliminin altında yatan da yüzde 50’yi bulma kaygısıdır." ifadelerini kullandı.
Kara'nın köşe yazısı söyle;
Bu cenahın nabzını iyi tutan 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün danışmanı, Yeniçağ yazarı Ahmet Takan’ın 6 Aralık’taki yazısı bu yaklaşımı ortaya koyuyor. Takan, aynı yazıda MAK Araştırma’nın sahibiyle yaptığı bir araştırmaya dayalı değerlendirmeye de yer veriyor.
ARAŞTIRMALARDA SİYASİ YELPAZE
MAK’ın yaptığı araştırmaya göre Erdoğan, son izlediği çizgiyle partisinin oylarını yüzde 40 civarında tutabiliyor. CHP ise kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 25’te seyrediyor. MHP barajın altında ve yüzde 7-7,5’ta kalıyor. HDP’nin oyunun da araştırma yapılamasa da bölgede, MHP ile aynı oranda olduğu tahmin ediliyor. Bu durumda diğer partilerin toplam oyunun yüzde 3 civarında olduğu varsayılırsa İyi Parti’ye yüzde 17’lik bir dilim kalıyor yelpazede. Ancak burada ilginç olan, Ak Parti-MHP toplamının yüzde 50’nin altında kalması. Bu notu düştükten sonra seçim sistemi ve baraj tartışmalarını da hatırlayalım ve önceki araştırmalara dönelim.
İyi Parti faktörü devreye girdikten sonra yapılan iki araştırmadan Gezici’nin araştırmasına göre 10-15 Ekim’deki çalışmada Ak Parti yüzde 43,8 çıkarken MHP de 8,8 çıkmış ve iki partinin toplamı yüzde 50’yi geçmişti. İyi Parti yüzde 19,5; CHP ise yüzde 18,5 çıkmıştı.
SONAR’ın 6 Kasım tarihli araştırmasına göre ise Ak Parti yüzde 38,51’e gerilemiş, MHP ise yüzde 7,78 gözükmüştü. Aynı araştırmada HDP 10,33 ile barajı geçer gözükürken CHP yüzde 23,50; İyi Parti ise 16,06 çıkmıştı.
İKİ BLOKTAN OLUŞAN TABLO
Söz konusu üç araştırmanın kabaca ortalamasına baktığımızda şu tablo belirmektedir:
Ak Parti-MHP Cumhurbaşkanlığı Sistemi Bloku: Yaklaşık yüzde 48,5.
CHP-İyi Parti-HDP’den Oluşan Parlamenter Sistem Bloku: Yaklaşık yüzde 48,5.
Üç araştırmanın ortaya koyduğu tablo, iki blokun referandum sürecindeki dengesinin aşağı yukarı devam ettiğini göstermektedir. Ortadaki diğer partilere dağılan yüzde 3’lük seçmenin tercihi bu noktada büyük önem taşımaktadır.
KISMİ DE OLSA OY TRANSFORMASYONU GERÇEKLEŞECEK
Yalnız başka bir noktanın altını da çizmek gerekir: İyi Parti’nin örgütlenme ve sahaya çıkma süreci henüz tamamlanmamıştır. İyi Parti gerek genel yaklaşımlarıyla gerekse iktidar tabanına rahatsız etmeden yaklaşımlarıyla oy transformasyonu sağlayabilecek bir iklimi oluşturmaya çalışıyor. Ak Parti’den kaçacak müstakbel oyların başka partiler yerine İyi Parti’ye yönelmesi daha gerçekçi gözükmektedir.
Altı çizilecek bir nokta da şu: CHP içinde bulunduğu kurultay sürecini hamle yaparak tamamlayabilir, bu şansını iyi kullanabilirse parlamenter sistem savunucuları adına önemli bir kazanç olacak.
YENİ GENÇ SEÇMEN VE HİÇ SANDIĞA GİTMEYENLER
O zaman şunu söylemek mümkün gözüküyor: Cumhurbaşkanlığı sistemi bloku bugünkünden daha aşağıya iner ama yukarı çıkamaz.
Buna karşılık parlamenter sistem blokunun handikapı da şu: İlk turda Erdoğan seçilemeyecek ama ikinci turda, hatta öncesinde prensip olarak muhalefet arasında anlaşabilecek mi? Anlaşsa da tabanını anlaşma doğrultusunda konsolide edebilecek mi?
Bu bağlamda 1,2 milyon civarındaki genç ilk seçmen de çok önemli bir kitleyi oluşturmaktadır. Bu özel alana dönük özel çalışmayı yapmak önem taşıyor.
Genel olarak seçmenin yüzde 70’inin ne yönde oy kullanacağı aşağı yukarı sabit. Yüzde 30’u ise kararını seçim sath-ı mailine girildiğinde netleştirecek. Bunlarında yarısı sandığa gidiyor normalde, yarısı gitmiyor. Yani, oy kullanma oranı normalde yüzde 85 civarında. Acaba bu kez sandığa gitmeyenlerin bir kısmı kutuplaşmaya tepki olarak İyi Parti’ye doğru hareketlenip sandığa gider mi? “Neden olmasın?” diyorum bu soruya yanıt olarak.
CHP’DEN BEKLENEN HAMLE
Hep söylüyorum; CHP’nin de mutlaka bir hamle yapması gerekiyor. Seçmen tabanını konsolide ettiği gibi bir parça ilave oy alması için ev ödevini atlamaması gerekiyor. Ortaya iddia koyması gerekiyor. Cumhurbaşkanı adayının da ötesinde kendisini rektifiye ederek, adam akıllı sorgulayarak şimdiye kadar yapmadıklarını denemesi gerekiyor. “2011’den bu yana ne yaptık da ileriye doğru yürüyemedik, üstelik az da olsa kaybımız oldu?” sorusu ve buna verilecek yanıt hayatidir. CHP’nin doğru yanıtı bulup yeniden çoğulcu parlamenter demokratik sisteme dönme mücadelesinin öncü rolüne soyunması gerekiyor. Bu kadar dökülen, yönetemeyen, ülkemizi badireden badireye sürükleyen bir iktidara alternatif oluşturamamak da affedilmez bir hata olarak tarihe kaydolur. Bu sorumlulukla meseleye yaklaşılmalıdır. Türkiye’nin bir beş yıl daha kaybedecek lüksü yoktur.
BU YAMA DİKİŞ TUTMAZ
MHP’nin ‘cumhur ittifakı’ vb. teraneleri kimseyi ikna edemez. Dr. Bahçeli’nin inanılmaz “u dönüşü” partisini tabela partisi haline getirecek. Bu noktada 2019’a doğru gidildikçe MHP’nin tabelalarının takılacağı belde ve ilçe binalarının bile yerinde yeller esebilir bu gidişle.
Erdoğan’ın seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu üzerindeki taslak çalışmalarının özü, “ben bu seçimden nasıl çıkabilirim?” üzerine. Ama artık bütün bunlar nafile! Yeter ki muhalefet hata yapmasın. Erdoğan’a asla hak etmediği bir beş yıl daha verip Türkiye’nin daha da çıkmaza girmesine seyirci kalmasın.
Şu notu da düşmek gerek: Erdoğan, bu kez ilk defa erken seçime yeşil ışık yakabilir ki, göstergeler o doğrultuda. Bütçeden ve yılbaşından sonra gelişmelerin hızı baş döndürecek. Kahin olmak gerekmiyor bunu görmek için, öyle gözüküyor.