GAZİANTEP (İHA) - Dünyada son yıllarda yaşanan aşırı sıcaklar ve iklim değişiklikleri, birçok kuruluşu harekete geçirdi. Yapılan araştırmalara göre dünyada son bin yılın en sıcak döneminin yaşandığı ve bu yüzyılın sonunda sıcaklığın 1.4 ile 5.8 derece daha artacağı tahmin ediliyor.
Bilimsel kuruluşlarca yapılan araştırmalara göre, yerküre ve atmosfer 2 milyar yıldır pek çok değişiklikler geçirdi. Bu değişiklikler arasında ise en önemlisinin gaz bileşiminde meydana gelen değişiklikler olduğu öne sürüldü. Araştırmalarda, küresel ortalama yüzey sıcaklığının 20. yüzyılda 0.6 (+,- 0.2) yükseldiği, bu artışın Avrupa'ya 1.3 derece olarak yansıdığı bildirildi. Bu ısınmanın en büyük kısmı ise, 1990'lı yıllarda yaşandı. Bilimsel araştırmalarda ise 1998, 20. yüzyılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçti. Bu yükselmenin, aynı zamanda son bin yılın da en sıcak yılları olduğu anlaşıldı.
Araştırmalar, Kuzey Yarımküre'de 1960'lı yıllardan bu yana kar örtüsünün yüzde 10 azaldığını ve ortalama küresel deniz seviyesinin 10-20 santimetre arasında yükseldiğini gösteriyor. Araştırma sonuçlarına göre yapılan tahminlerde ise, hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyılın sonunda, yani 2100 yılında sıcaklık 1.4-5.8 derece artacak. Yapılan araştırmalara göre 2002, 2003 ve 2004 yılları da 1998 yılı sonrasının en sıcak yılları olmaya devam etti. NASA'nın yaptığı araştırmalarda ise 1990'ların başlarından bu yana Kuzey Atlantik'teki yüzey sularının dolaşımında önemli bir zayıflama belirlendi. Hava olaylarında da özellikle 90'lı yıllarda önemli artışlar ortaya çıktığı belirlendi. Hava olaylarındaki bu artışlar nedeniyle de can kaybı ve ekonomik zararlar meydana geldiği öne sürüldü.
Yapılan araştırmalara göre, iklim değişiminin en önemli nedeninin, fosil yakıtlar ve giderek hızla yükselen karbondioksit seviyeleri olduğu tespit edildi. Atmosferik karbondioksit yoğunluğunda, endüstri devriminden bu yana yüzde 31 artış görüldüğü, 2004 yılında ise, en yüksek seviyesine eriştiği bildirildi.
Bu arada uzmanlar, 1997'de imzaya açılan Kyoto Protokolü'nde amaçlanan koşulların hayata geçirilmesi halinde, ülkelerin atmosfere saldıkları gaz miktarının 1990 yılındaki seviyenin altına düşeceğini tahmin ediyor.