Son dakika haberi: AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşti. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK gündemine ilişkin açıklama yaptı. Çelik, konuşmasında yabancı seçmen tartışmalarıyla ilgili CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına da cevap verdi. İşte son dakika haberinin tüm detayları...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Cemevlerine yönelik saldırıları şiddetle kınadıklarını vurgulayan Çelik, olayın faillerinin emniyet teşkilatı tarafından kısa sürede yakalanarak adalete teslim edildiğini söyledi.
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muharrem ayı vesilesiyle MKYK toplantısının ardından bir cemevini ziyaret edeceğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız bugün cemevini ziyaret ederek orada hep beraber bir kardeşlik sofrası etrafında lokmalar paylaşılacak." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gaziantep ziyaretinde bir caminin temel atma törenine katıldığını ve aynı zamanda cemevinin açılışını gerçekleştirdiğini hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Orta Doğu'da ve dünyada bu kapsayıcılıkla meseleye yaklaşan bir ülke ve bir liderlik olmadığını o zaman ifade etmiştim. Bu son derece önemli bir yaklaşımdır. Mezhep savaşlarıyla birtakım etnik savaşların körüklenmesi ile ortaya çıkan acı tablolardan kimlerin kazandığını, kimlerin kazanç elde ettiğini gördüğümüzde, mezhep savaşlarını kışkırtanların, etnik savaşları etnik kavgaları kışkırtanların aslında daha büyük bir resimde kendi çıkarlarını hayata geçirmeye çalışan, kendileri için bir çıkar cenneti başkaları içinse bir cehennem yaratmaya çalışanlar olduğunu görüyoruz."
Ömer Çelik, saldırıya uğrayan Kartal Cemevi Vakfı Başkanı Selami Sarıtaş'a ilişkin, "Değerli bir arkadaşımızdır, kendisi bu memleketin birliği için dirliği için çalışan, birlik ve dirlik meselesine hassasiyet olan bir kardeşimizdir. Ona yapılan saldırının bu birlik ve dirlik meselesini bozmak için nasıl bir provokasyonu tetiklemeye çalıştığını biz de görüyoruz. Hep beraber her kesimden arkadaşlarımızla birlikte hangi mezhepten olursa olsun birlik ve dirlik duygumuzu bu şekilde korumaya devam edeceğiz. Güçlendirmeye devam edeceğiz, buradan dünyaya bu mesajı da vermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Demokrat Parti (DP) Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ile gazeteci Latif Şimşek arasında bir televizyon programında çıkan tartışma üzerine yaşanan darp olayına ilişkin de değerlendirmede bulunan Çelik, "Saldırıyı bir kere daha kınıyorum. Bir televizyon programında beğenmediniz fikirler olabilir, tartışma alevlenebilir, tansiyon yükselebilir ve çok beğenmezseniz eğer söz hakkınızı kullanmanıza rağmen bunu uygun bulmuyorsanız o televizyon programından ayrılırsınız. Bir gazeteciye şiddet uygulanması gibi bir barbarlık çok nadir görülen bir vandallıktır." şeklinde konuştu.
AK Parti'nin kuruluş yıl dönümü programıyla ilgili de bilgi veren Çelik, "Partimizin 20. yılında kuruluş yıl dönümü programı daha sade geçmişti o zaman ki gündemle ilgili olarak. Bu sene Cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde hitabıyla bu törenlerle, bu Türkiye'nin en büyük partisinin, büyük demokrasi hareketi, bir Türkiye ve dünya markası olan AK Parti'nin kuruluşunun yıl dönümünü hep beraber kutlayacağız." dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son zamanlardaki diplomatik trafiğinin dünyada ses getirmeye devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"En son tahıl koridoru anlaşmasıyla dünyada en önemli gündem maddesi haline gelmiş iki şey var. Birisi gıda krizi, diğeri enerji krizi. Dolayısıyla burada Sayın Cumhurbaşkanımızın bu inisiyatifi ile birlikte ve tarafların katılımıyla işte Rusya-Ukrayna, Birleşmiş Milletler, dünya büyük bir krizin eşiğinden döndü. Milli Savunma Bakanlığımız da o mekanizmanın parçası olarak bu gemilerin seyrüseferinin denetlenmesinde rol alıyor. Ciddi bir aksaklık olmadığında süreç memnuniyetle görüyoruz ki işliyor. Tam Sayın Cumhurbaşkanımız bunu ortaya koyarken maalesef Türkiye'nin içerisinden 'bu anlaşmanın hiçbir önemi yok son derece basit bir anlaşma' 'sıradan bir şey bunun bu kadar büyütülmesinin anlamı nedir' gibisinden coğrafya bilmeyen, jeopolitik bilmeyen, ekonomi bilmeyen ve herhangi bir şekilde uluslararası işlerden haberi olmayan ama bu konularda konuşma iddiası yüksek olan birileri yine birtakım fikirler ortaya koymuştu.
Dünyanın her tarafından görüldüğü gibi bu konu da Sayın Cumhurbaşkanımıza gelmeye devam ediyor. 5 Ağustos'taki Soçi Zirvesinde Sayın Putin şahsen 'Şahsi girişimleriniz olmasaydı bu gerçekleşmezdi' diyerek Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti. Her şeyin yerli yerine koyulması lazım. Türkiye şu anda diplomatik her sürecin içerisinde, her sürecin merkezinde ve her süreçte de güvenlik üreten, güven üreten, çözüm üreten, diplomasi üreten, diplomatik çözüm üreten bir odak olarak herkesin takdirini kazanan durumda."
Ömer Çelik, Yüksek Askeri Şura kararlarına yönelik eleştirilere şu yanıtı verdi:
"Bunlar bir önceki Yüksek Askeri Şura kararlarını eleştirdiler ondan öncekini de eleştirdiler. Ama bir şey söyledim nasıl bir Silahlı Kuvvetleri istiyorlar, işte geçmişte anayasa hukukçusu olan bir milletvekilleri vardı siyasete müdahale etmeyen orduya kağıttan kaplan diyordu. Şimdi bu helalleşmeden bahsedenler bu söylenen sözlerle kendi milletvekilleri tarafından söylenen bu sözlerle hiçbir şekilde bir yüzleşerek bir helalleşme kapısı açmaya yanaşmıyorlar. Çünkü arzu ettikleri şey anayasal kurum anayasal düzene demokratik kurumlara bağlı güçlü bir ordu değil. Arzu ettikleri şey siyasete müdahale eden bir askeri vesayet mekanizması arzu ediyorlar. Bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin anayasal düzene bağlı olmasından demokratik ilke ve prensiplere, cumhuriyetin ideallerine, demokrasinin işleyişine özenli bir şekilde bağlı olmasından bu rahatsızlığı duyanların kafasında nasıl bir siyaset modeli nasıl bir Türkiye modeli olduğu da geçmişte Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetmiş birtakım yaklaşımlarda kendisini göstermektedir. Maalesef birileri her vesile ile bu Yassıada zihniyetini diriltme peşinde koşmaya devam ediyor."
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, saldırının gayrihukuki ve gayrimeşru olduğunu vurgulayan Çelik, "İsrail'in bu saldırılarının hiçbir insani ve hukuki tarafı yoktur. Bu, savunma gerekçesiyle de izah edilemez." diye konuştu.
Saldırıyı şiddetle kınayan Çelik, hayatını kaybeden Filistinlilere de Allah'tan rahmet diledi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Haremi Şerif'in statüsünün korunması, Mescid-i Aksa'nın statüsünün korunması, en önemli meseledir. Birilerinin Mescid-i Aksa'ya girerek ibadet etmeye çalışması ya da statüsünü değiştirmeye çalışması son derece yanlış bir yaklaşımdır. Bu hiç kimsenin işine yaramayacak birtakım şiddet döngülerini tetiklemeye dönük son derece barbarca bir yaklaşımdır.
Geçtiğimiz dönemde Mescid-i Aksa'da bir kurban töreni gerçekleştirmeye çalışan fanatik Yahudilerin engellenmesi, İsrail hükümetinin doğru yaptığı bir iştir. Dolayısıyla, Mescid-i Aksa'nın statüsünün hiçbir şekilde bir taciz altında olmaması, Harem-i Şerif'in statüsünün hassasiyetle korunması gerekir."
Yunanistan'daki gelişmeleri de yakından takip ettiklerinin altını çizen Çelik, iç siyasetteki çalkalanmanın kendilerinin bileceği bir iş olduğunu söyledi.
Çelik, "Batı Trakya'daki Türk azınlığa dönük Lozan Anlaşması'nı ihlal eden kararlarını kınıyoruz." dedi.
Yunanistan'ın Lozan Barış Anlaşması'nın kararlarını ihlal eden adımlar attığının altını çizen Çelik, "Lozan Anlaşması'nın 40. maddesi, Türk azınlığın kendi okullarını, hayır kurumlarını kurmasını, kendi müftülerini seçmesi garanti altına almaktadır. Orada, Lozan'ın 40'ıncı maddesi Türk azınlığa bu yetkiyi vermektedir. Bunun ihlal edilmesi, Yunanistan'ın Lozan'ı ihlalidir." açıklamasında bulundu.
Çelik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının da Türk azınlığın bu yaklaşımını destekleyen bir çerçeve ortaya koyduğunu bildirdi.
Çelik, "Dolayısıyla, Yunanistan'ın hem Lozan Anlaşması'na hem de AİHM kararlarına uyması gerektiğini bir kere daha ifade ediyorum. Orada Türk azınlığın yayımladığı bildiriye de sonuna kadar katıldığımızı ifade etmek isterim." dedi.
Bugün yapılan toplantıda tarım konusunu ele aldıklarını ve müzakerelerin devam ettiğini belirten Çelik, Meclis çalışmalarının da değerlendirilmesinden sonra gündemin tamamlanacağını kaydetti.
AK Parti Sözcüsü Çelik, değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "ABD'nin New Mexico eyaletinde son 9 ayda 4 Müslüman öldürüldü. Seri cinayetlerin faili ya da faillerinin aynı olabileceği konuşuluyor. Bu cinayetleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hayatını kaybeden Müslümanlara rahmet diliyorum. Dokuz ay çok uzun bir zaman, 9 ayda ABD gibi güçlü güvenlik ve istihbarat teşkilatına sahip bir ülkede şimdiye kadar bunların çoktan ortaya çıkarılması gerekirdi. Dokuz ay içerisinde cinayetlerin üst üste işlenmesi, aslında bunun ne kadar büyük bir alarm verdiğini gösteriyor. Amerika Birleşik Devletleri makamlarından beklentimiz, buraya tam olarak odaklanarak, bu seri cinayetlerin ortaya çıkarılmasını sağlamaları ve hukuk önünde bu katillerin cezalandırılmasıdır."
Bu süre zarfında cinayetlerin sorumlu ya da sorumlularının ortaya çıkarılamamasının kabul edilemez olduğuna işaret eden Çelik, güçlü bir şekilde bu olayın üzerine gidilmesini beklediklerini dile getirdi.
Ömer Çelik, ABD'deki Müslümanların durumunu ve bu cinayetlere ilişkin süreci yakından takip ettiklerini bildirdi.
"Zafer Partisi Genel Başkanı, 900 bin Suriyelinin oy kullanması için vatandaş yapıldığı iddiasını ortaya attı. Bu iddia verilerle çürütüldü. Bu açıklamaları değerlendirebilir misiniz?" sorusu üzerine Çelik, şöyle konuştu:
"Dünyanın her tarafında göç politikası eleştirilebilir, bu başka bir şeydir ama ırkçı bir kışkırtma içinde bulunmak başka bir şeydir. Bu, demokratik, meşru bir siyaset içinde kabul edilemez. Türkiye'nin bir göç politikası vardır. Türkiye, bu göç politikasını da kurumlarıyla entegre bir şekilde uygulamaktadır. Göç meselesi, başı boş bir mesele değildir, bunların zannettiği ya da iddia ettiği gibi.
Türkiye'nin ülkemizde misafir ettiği Suriyeli kardeşlerimizi, Suriye'ye döndürmeyle ilgili de bir politikası vardır. Burada güvenli alan oluşturulduktan sonra bu zaten gerçekleşecektir. İnsanları, namluların, tankların önüne sürecek değiliz ama Türkiye'nin içerisinde bu süreç devam ederken, bu meseleyi sağduyuyla, göç politikasıyla, kurumların kapasitesiyle yönetebilecek durumdayız ve bunu yönetiyoruz. Birtakım her yerde olabilecek asayiş olayları, her ülkede olabilecek günlük olayları kışkırtarak, bir ırkçılık, faşizm, çatışma körüklemeye çalışmak olmaz. Hele de siyasetçilerin ağzından 'iç savaş' gibi lafların çıkması son derece sorumsuzcadır, milletimizin iyiliğine değildir bu laflar, devletimizin iyiliğine değildir. Türkiye'nin bu konularda bağışıklık sistemi çok yüksektir."
Bu konuda herkesin sağduyulu olması gerektiğini belirten Çelik, bunun kışkırtıcılık ve siyasi mesele olamayacağını ifade etti.
Bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da bir gazeteye 'Bizdeki seçmen bilgileri YSK'nın elinde yok. Her bir seçmeni biliyoruz.' şeklinde açıklama yaptı. Bunu değerlendirir misiniz?" sorusu üzerine de Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İlginç bir şey, 'Yüksek Seçim Kurulunun elinde olmayan bilgiler bizde var.' diyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bu son derece riskli, son derece tehlikeli bir ifade. Yüksek Seçim Kurulunun elinde olmayan bilgilere Sayın Kılıçdaroğlu nasıl erişmiş, YSK'nın elinde olmayan seçmen bilgilerini hangi yolla elde etmiş, bu bilgilerin korunması nasıl gerçekleşiyor? Dolayısıyla, bundan bahsettiği zaman, bütün bunlarla ilgili bir açıklama ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Bir siyasi parti genel başkanın bu ifadeleri kullanırken, son derece sorumlu kullanması gerekir. Normalde Yüksek Seçim Kurulunun elinde olmayan bir veriye erişebilmek zaten başlı başına hem siyasi hem hukuki açıdan hem başka açılardan sorunlu bir ifade. Bunu topluma izah ederek sorumlu bir şekilde paylaşmaları gerekiyor." (AA)