MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli'nin açıklamasından satır başları:
Bizlere düşen kontrollü ve tedbirli bir hayat planlamasıdır. Salgın döneminin insan ve toplum hayatına, siyaset ve sosyal ilişkiler ağına, ekonomi alanına yıkıcı ve çok yönlü tesirleri olmaktadır. Tesirleri en aza indirmek maksadıyla devlet ve hükümetimiz yoğun çaba harcamaktadır. Aşılama çalışmaları memnuniyet verici düzeylerdedir. Dünyada aşıya erişim zorluğu yaşayan ülkelerin varlığı biliniyorken Türkiye'de aşı sayısı 17 milyonu bulmuştur.
Hiçbir hadise veya gelişme tesadüfen ortaya çıkmış değildir. Elbette durduğumuz yer, sahip olduğumuz fikriyat karmaşık meselelerin durumunu çözerken ilk yardım görevi görecektir. Çok şükür basiretimiz bağlı değildir. Her ülkemizde hem de uluslararası arenada neler olduğunun farkındayız.
Kırım'ın ilhakı halen kanayan bir yaradır. Biz nezdimizdeki Kırım, Ukrayna'dır. Rusya, Ukrayna sınırında savaş helikopterini uçurmakta Rus yanlılarını tahrik etmektedir. ABD Başkanı Biden ise Ukrayna Devlet Başkanı'na açık desteğini bir telefon aracılığıyla vermiştir. Karadeniz ısınırken kafkaslar patlamaya hazır barut gibi.
Türkiye'deki iş birlikçi damar ihanet nöbetine girmiştir. Önce 126 eski büyükelçinin sorunlu bildirisi yayınlandı, bunlar arasında yer alan partimiz üyesi ve Aydın eski milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu'nu kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ettik. Türkiye 4 Nisan'da 104 emekli amiralin bir nevi muhtırası ile sarsılmıştır. Montrö, Lozan'ın ayrılmaz parçasıdır, bizim kırmızı çizgimizdir. Hiç kimsenin de Montrö'yü tartışmaya açtığı, feshedelim dediği falan da yoktur.
104 emekli amiral Türk demokrasi tarihinin kara lekesi. Bu suç cezasız kalamaz, kalmayacaktır. Hayret etmemek elde değildir. Mavi vatanımızı bu çürüklerle nasıl savunmuşuz. Kokuşmuş bildiri günü birlik midir, kripto haberleşme midir, zincirleme reaksiyonun ilk etabı mıdır?
Bunlar denizci değil, denizlerin ve denizciliğin yüz karalarıdır. Bunları deniz nasıl tutuyorsa, hukuk da öyle tutmalı, cüretlerinin bedelini ödemelidirler. Gece yarısı bildirisi neyin nesi, hangi mihrakların sesidir? Bu aklı kim vermiştir? Emekli amirallerin madem bazı konularda itirazları vardır, o halde faal halde olan 106 partiden birisine katılarak sabahtan akşama kadar ahkam kesmelerinin önünde esasen bir engel olmayacaktır.
Bu çağrı bal gibi darbe çağrısıdır. Bu bildiri demokrasiyi hedef alan torpidodur. Bu bildiri hukuk gaspı milli iradeye doğrultulmuş silahtır. Bunun neresi ifade özgürlüğüdür? Buna demokrasi diyenler, vesayetçi odaklar, demokrasi karşıtları, emperyalizmin piyonları, damgalı darbe çığırtkanlarıdır. Akılları sıra 15 Temmuz'un rövanşını almaya çalışan utanmazlara Türk milleti haddini bildirecek cesarete fazlasıyla haizdir.
Hiç kimse sinir uçlarımız ile oynamasın. Bildiri başında zaman öldüren hayasızlar, önce bizim bedenimizi çiğnemek mecburiyetindedir. Böylesi bir anda ya şerefimizle şehit oluruz, ya da şerefsizleri birer birer toprağa gömeriz. Cumhurbaşkanımızın, yine Marmaris'te bulunduğu bir zamanda, paylaşılan 4 Nisan bildirisi ayaklarımızın altında çiğnenmiştir. Bildiriye imza atanların hesap verme zamanı gelmiştir. İbreti alem için 104 emekli amiralin rütbeleri sökülmeli, emeklilik hakları ellerinden alınmalı, maaşları kesilmelidir.
Merhum İsmet İnönü, 7 Mayıs 1960'ta bazı yabancı gazetecilere "Siyasi rejim baskıya yönelirse ordu mensupları vaziyeti vatandaş olarak incelerler. Ne olacağını kimse bilemez." diye konuşmuştu. Bu beyanattan 20 gün sonra 27 Mayıs darbesi yaşanmıştır. İnönü'nün şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru haktır sözü, CHP'nin dağınık ana fikri, yozlaşmış düşüncesidir. Darbeler tarihi bir bakıma CHP tarihidir. Darbelerle yüzleşmek, CHP ile yüzleşmektir. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'a tiyatro demiştir. Kılıçdaroğlu, halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır dedi. 4 Nisan bildirisinin neresi sahte gündemdir, sahte olan sen misin, yoksa gündem midir? Kılıçdaroğlu'nun iskelesi hasarlıdır, rotası savruktur.
CHP yönetimi demokrasi için ağır bir tehdittir. İP yönetiminin trajik açıklamaları ise rezaletin daniskası. İçinde İP'li bir yöneticinin bulunması tam bir suçüstü halidir. İP'in bir milletvekili darbe çıkarılmaz bu metinden derken, bir başka yöneticisi rahatsız olduğunu ifade etmiştir. İP'in başkanı ile zevzeklikle suçlamıştır. Bu ifadeler hüsran vericidir. Demokrasiyi kundaklamak için altyapı çalışması yapan 104 şuursuz sadece gevezelik mi yapmıştır? Bu nasıl bir açıklamadır. İP'in başkanı zevzek arıyorsa önce etrafını kontrol etmelidir. 4 Nisan bildirisine zevzeklik demek, asıl zevzekliktir.
Bir anketçinin, demedik laf bırakmıyorlar, yazıklar olsun sözünü de aynen iade ediyor, gözüne dizine dursun diyorum. Asıl sana yazıklar olsun. Bildiri ile parlayan gözlerin inanıyorum ki kararacaktır.
Yargıtay tarafından hazırlanan, AYM'ye gönderilen HDP'nin kapatılması iddianamesi bahanelerle 31 Mart'ta iade edildi. Gerekçe olarak usul eksiklikleri gösterilmiştir. Kahraman güvenlik güçlerimizin can pahasına mücadele ettiği süreçte AYM'nin HDP'yi arkalayan tutumu bizim nazarımızda hükümsüzdür. Mahkeme üyelerine soruyorum, aziz vatanda bulunmamızın da usul eksiklikleri var mıdır? Bugün HDP'nin iddianamesini usul eksiklikleri var diyerek gerisin geriye Yargıtay'a iade eden zevat bir saatliğine de olsa hainlerin karşısına çıkabilecek yürekliliği gösterebilecek midir? Yok şurası olmamış, burası eksik kalmış diyen AYM'nin başkan ve üyeleri, bunu gidin de şehit analarına anlatın, yetim kalanlara söyleyin. Halen AYM Başkanlığı makamını işgal eden şahsın, geçmişte Polis Akademisi başkanıyken PKK açılımına nasıl ev sahipliği yaptığını, görevdeyken hangi şaibeli işlere karıştığını biz gayet iyi biliyoruz. Polis Akademisi'nde sözde Kürt çalıştayı düzenleyen zat, bugünün AYM Başkanı'dır.