Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı'na ilişkin, "Asla yapmadıkları, hiçbir zaman da yapamayacakları afaki vaatlerle depremzede kardeşlerimizin umutlarıyla oynuyorlar." dedi.
Erdoğan, Diyarbakır'da bir düğün salonunda düzenlenen depremzedelerle iftar programında yaptığı konuşmada, katılımcıların ramazan ayını, gelecek Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı'nı tebrik etti.
Son üç yıldır, koronavirüs salgını, ardından 6 Şubat'ta yaşanan deprem felaketi sebebiyle ramazan ayını biraz buruk geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, ağzı süt kokan masum bebekleri, yüreği kıpır kıpır atan çocukları, hayatının henüz baharındaki gençleri, ayaklarının altına cennetin serildiği müjdelenen anneleri, evlatlarına helal rızık peşinde koşan fedakar babaları, torunlarının neşesiyle huzur bulan elleri öpülesi nineleri, dedeleri, vatana, millete hayırlı nesiller yetiştiren öğretmenleri, güvenliğin temini için gece gündüz çalışan polisleri, askerleri, işçisinden esnafına, iş adamından sağlıkçısına, çiftçisinden ev hanımına, sporcusundan siyasetçisine 50 bin canı toprağa vermenin acısını yaşadıklarını belirtti.
Depremde ebediyete irtihal eden tüm vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, inanç gereği depremlerde, sellerde, yangınlarda insan iradesini aşan afetlerde vefat edenlerin hükmen şehit sayıldığını söyledi.
Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenlerin şehitlerle haşrolacağını, Allah'ın onlara en büyük mükafatını ebedi alemde vereceğine yürekten inandıklarını vurguladı.
Üst üste yaşadıkları deprem felaketinin büyüklüğünü tarife, kelimelerin yetersiz kaldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bilim insanları, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7,7 ve 7,6 gücündeki depremleri asrın doğal afeti olarak tanımlıyor. O geceyi bizzat yaşayanlar, depremlerden sonra bölgeye intikal edenler, asrın afeti ifadesinin ne kadar doğru bir tespit olduğunu kabul ediyor. Bilhassa, bazı yerleşim yerlerindeki vatandaşlarımız yaşadıklarını kıyamet benzetmesiyle ifade ediyor. Depremler dolayısıyla bölge genelinde son güncellemelere göre toplam 872 bin bağımsız kısımdan oluşan 311 bin bina kullanılamaz hale geldi.
Depremden hemen sonra tüm illerimize yaptığımız ziyaretlerde bu gerçeği yerinde tespit ettik, yıkımın büyüklüğünü bizzat gözlerimizle gördük. Aynı şekilde milletimizin tüm imkanlarıyla, devletimizin tüm kurumlarıyla ilk andan itibaren deprem bölgesine koştuğuna da şahit olduk. Şüphesiz, böylesine büyük yıkıma yol açan bir afetle mücadele sırasında, insan iradesini de aşan bazı hususlar çıkabilmektedir."
Erdoğan, gerek çetin kış şartlarının gerekse depremin 11 ili birden etkilemesinin, çalışmaları zorlaştırdığının bir gerçek olduğunu ama devletin tüm imkanlarını deprem bölgesi için seferber ettiğinin de inkarı mümkün olmayan bir başka hakikat olduğunu dile getirdi.
Başta Diyarbakır olmak üzere depremin vurduğu iller ve depremzedelerin bunun en yakın şahidi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Deprem turisti misali, burada birkaç gün arzıendam ettikten sonra sırra kadem basanların hezeyanlarını özellikle dikkate almıyoruz. Bir derde derman olmak, bir mağdurun elinden tutmak, hayırlı bir iş yapmak yerine iftira atanları kendi hırslarıyla baş başa bırakıyoruz. Milletimiz, bizim nasıl bir fedakarlıkla çalıştığımızı gayet iyi biliyor. Milletimiz, aynı şekilde deprem yıkıntıları üzerinde siyaset yapanları, siyasi rant elde etme peşinde koşanları da çok iyi biliyor. Bunlar daha önceki tüm afetlerde yaptıkları gibi geldiler, konuştular, enkaz önünde poz verdiler, daha sonra da deprem bölgesini gündemlerinden tamamen çıkardılar. Kendi yönetimleri altındaki şehirlerde deprem yaşandığında bile bunlar, mağduriyetleri giderecek hiçbir adım atmadılar. Dikkat ederseniz, şimdi de aynı umursamaz tavrı sergiliyorlar. Asla yapmadıkları, hiçbir zaman da yapamayacakları afaki vaatlerle depremzede kardeşlerimizin umutlarıyla oynuyorlar. Biz ise nasıl daha önceki sel, deprem, yangın afetlerinde millete verdiğimiz tüm sözleri tuttuysak burada da canla başla çalışıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'ın yaralarını sarmak için tüm kurumlarla, belediyelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, hayırseverlerle ihtiyaçları gidermenin mücadelesini verdiklerini ifade etti.
Ramazanın ilk haftasında birçok ili ziyaret ettiklerini, depremzedelerle oruçlarını açtıklarını, deprem mağdurlarına yalnız ve asla sahipsiz olmadıklarını hissettirdiklerini söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son olarak, dün Malatya'da, bugün de Diyarbakır'da deprem konutlarımızın temel atmalarını gerçekleştirdik. İnşallah burada da toplam 16 bin 500 konut ve 2 bin 360 köy evi inşa edeceğiz. Diyarbakır'da toplamda 18 bin 860 konut ve köy evi yaparak sizleri yeni yuvalarınıza kavuşturacağız. Depremin tüm izlerini silinceye, hayat şehrimizde tamamen normale dönünceye kadar şehrimizden ayrılmayacağız."
Erdoğan yaptığı konuşmada, göreve geldikleri andan beri hep vatandaşlar için çalıştıklarını, 85 milyonun tamamının ebedi ve ezeli kardeşliğini güçlendirecek sayısız adım attıklarını belirtti.
Demokrasiden hak ve özgürlüklere, güvenlikten kamu hizmetlerine kadar her alanda ihmalleri gidermenin, geçmiş hatalarını tek tek düzeltmenin gayretinde olduklarını anlatan Erdoğan, "Siz bize güvendiniz. Siz bize inandınız. En zor zamanlarımızda duanızla desteğinizle hep yanımızda durdunuz. Biz de sizlere aşkla hizmet ettik. Sizlerin hizmetkarı olmayı en büyük şeref payesi olarak gördük. Tehdit edilsek de baskılara maruz kalsak da Diyarbakır'ın hakkını, hukukunu korumaktan asla vazgeçmedik. Kandan, gözyaşından, güvensizlik ortamından beslenen tüm insanlık düşmanlarına, bütün bunlara rağmen ülkemizde 20 yılda sessiz bir devrime imza attık." diye konuştu.
Batıda hangi hizmetler varsa, batıdaki vatandaşlar hangi standartlarda yaşıyorsa aynı iklimi Diyarbakır'da da tesis ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu iklimin zedelenmesine kesinlikle müsamaha göstermeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bölgemizden terörün karanlık gölgesi kalktıkça hamdolsun şehirlerimiz huzur buluyor, rahata eriyor, yatırımla hizmetle istihdamla topyekun bir kalkınma hamlesiyle tanışıyor. Benim Diyarbakırlı kardeşlerim artık bu şehrin güzelliklerini doya doya yaşıyor, daha fazla teneffüs ediyor. Çocuklarımız sokaklarda özgürce koşturuyor, oyun oynuyor. Gençlerimiz geleceklerine çok daha güvenle bakıyor. Diyarbakır, son 40 yılda hiç olmadığı kadar huzur ve emniyet içindedir. Hiç endişe etmeyin, nasıl bugünün Diyarbakır'ı dünkünden daha iyi ise daha güvenli ise yarının Diyarbakır'ı da bugünkünden daha müreffeh olacaktır.
Siyaset ve toplum mühendislikleriyle ülkemizi yeniden 80'lerin ve 90'ların istikrarsızlık iklimine sürükleme girişimlerine, böyle bir sonuca varamayacaklardır. Bunun teminatı bu kardeşinizle birlikte AK Parti'dir, Cumhur İttifakı'dır. Bunun teminatı son 20 yıldır hayata geçirdiğimiz reformlardır. Bunun teminatı terör örgütleriyle destekçileriyle ve sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerle mücadeledeki kararlılığımızdır. Kürt kardeşlerimizi iki Kürt düşmanı, demokrasi düşmanı yapının; CHP ve HDP zihniyetinin insafına asla bırakmayacağız. Türkiye'nin 20 yılda elde ettiği hiçbir demokratik kazanımlarından geriye gidişe de müsaade etmeyeceğiz."
Tüm vatandaşlarla birlikte Diyarbakırlıların da özgürlük alanlarını genişleten adımlar atmayı sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, 14 Mayıs'ın, bunun bir kez daha teyit edildiği bir gün olacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, "Sizlerden 14 Mayıs'ta geleceğinize sahip çıkmanızı bekliyorum. Sizlerden birliğimiz, dirliğimiz ve istikbalimiz üzerine yapılan kirli ve sinsi hesapları bozmanızı istiyorum. Gelin 14 Mayıs'ı, Türkiye Yüzyılı'nın dönüm noktası yapalım diyorum. Gelin Cumhuriyetimizin ikinci asrını beraber inşa edelim diyorum. Diyarbakır'ın, 14 Mayıs'ta bu samimi çağırımıza çok güçlü bir destek vereceğine yürekten inanıyorum." sözleriyle tamamladı. (AA)