Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği kazanımların gerisinde, değişime ve reformlara olan bağlılığını hep korumasının olduğunu ifade eden Erdoğan, salgın döneminde de bu çizgiden asla ayrılmadıklarını belirtti.
Milletle paylaştıkları reform gündemini belirledikleri takvime uygun şekilde yürüttüklerini aktaran Erdoğan, geçtiğimiz yıl yargı reformu strateji belgesini açıkladıklarını, ardından buna uygun hukuki ve idari adımları atmaya başladıklarını anımsattı.
Ekonomide cari açığın azaltılmasına, üretimin ve istihdamın güçlendirilmesine yönelik çok sayıda reform mahiyetinde düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ayın başında İnsan Hakları Eylem Planı'nı kamuoyunun takdirine sunduk. İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan başlıkları, belirlediğimiz takvime göre, ilgili kurumlarla hayata geçireceğiz. Yaklaşık 3 hafta önce de ekonomi reformlarımızı kamuoyuna açıklamıştık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, ekonomi reformlarıyla ilgili eylem planını da geçtiğimiz günlerde ilan etti. Türkiye ekonomisinin potansiyelinin ve asıl dinamiklerinin göstergesi, zaman zaman ortaya çıkan temelsiz ve derinliksiz finans hareketleri değil, işte bu reform gündemidir. Milletimizin de akılcılıktan uzak dalgalanmalara karşı giderek daha bilinçli bir tavır ortaya koyduğunu, tercihini ve gücünü ülkesinin hedeflerinden yana kullandığını müşahede ediyoruz. Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanan reform programlarımızın, takvimlerine uygun şekilde yürümesini sağlayacağız. Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak biz, bu reformlara elbette sahip çıkacağız. Toplumun tüm kesimlerinden de kendileriyle ilgili hususların yakın takipçisi olmalarını, herhangi bir gecikme ve eksiklik durumunda konuyu önce ilgili kurumla, ardından bizimle paylaşmalarını istiyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en önemli reform başlıklarının, millete verdikleri yeni ve sivil anayasa sözü olduğunu vurguladı.
Türkiye'ye, merkezinde milletin, yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçladıklarını anlatan Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Geçmişte darbelerin veya olağanüstü dönemlerin ürünü olarak hazırlanan anayasaların, milletimizin beklentilerine ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veremediği kısa sürede ortaya çıkmıştır. Anayasalar, yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir ama Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri, asıl metnin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci ve vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamıza rağmen mevcut anayasamızdaki bu arızayı gideremedik. Yeni ve sivil bir anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi de işte budur."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ülkeye kazandırdığı yetenekleri, salgın sürecinde çok daha iyi gördüklerini dile getirdi.
"Sistemin özünü oluşturan hızlı karar alma ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları, ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sistemi, artık üçüncü yılına yaklaşan tecrübeler ışığında geliştirmemiz gerektiğinin de farkındayız. Yeni anayasa süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tahkimi açısından da bir fırsat olacaktır. Türkiye için tarihi öneme sahip yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metnin de 84 milyonu kucaklaması şarttır. Biz, bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin, yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız. İnşallah milletimizle birlikte, gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum."
Erdoğan, baharın ilk ayını geride bırakıp nisanın güzelliklerine "merhaba" demeye hazırlandıkları şu günlerde, milletçe geleceğe umutla bakmak için pek çok sebebe sahip olduklarını söyledi.
"Dünyanın en güzel ve kadim coğrafyasındaki 1000 yıllık varlığımızı siyasi ve ekonomik atılımlarımızla sürekli güçlendiriyoruz." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin kuruluşuyla coğrafyamıza yeniden vurduğumuz egemenlik mührümüzü, yaşadığımız kimi sıkıntılara rağmen derinleştirerek koruyoruz. Bölgemizde 1990'lardan beri yaşanan siyasi ve insani krizler, milletimizin birlik ve beraberliğiyle devletimizin gücünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Vatanlarına sahip çıkamayanların, onurlarına ve geleceklerine de sahip çıkamadıkları gerçeğini üzüntüyle takip ediyoruz. Türkiye, çok partili siyasi hayata geçişle bir üst aşamaya çıkardığı istiklalinin güvencesi olan demokrasi mücadelesini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha da pekiştirmiştir. Kalkınma mücadelemiz ise uzunca bir duraklamanın ardından, geçtiğimiz 19 yılda, ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle ihtiyacımız olan düzeye ulaşmıştır. Böylesine kritik bir dönemde başlayan koronavirüs salgını, ülkemiz için hayal ettiğimiz yeni başlangıç konusunda önümüze tarihi bir fırsat çıkarmıştır."
Erdoğan, "Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında oldukça ileri seviyedeyiz." dedi.
KORONAVİRÜS TEDBİRLERİNDE SON DURUM NE?
Erdoğan, "Şartların el verdiği her durumda normalleşme adımlarını atarak kısıtlamalardan bunalan milletimize nefes aldırmaya, sıkıntı yaşayan esnafımıza yol açmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle salgının tedbirleri hususunda herkesin polisi kendi vicdanı ve aklı olmak mecburiyetindedir. Vaka, hasta ve vefat sayılarının artması, bizi mevcut uygulamaları gözden geçirmeye mecbur bırakmaktadır. Aşılamada ileri yaşlardan başlayarak 15 milyona ulaşmamızın etkilerini sahada görmeye başladık. Bu sayede ileri yaş gruplarının vaka, hasta ve yoğun bakım rakamları içindeki oranları belirgin şekilde azaldı.
Türkiye'nin tamamında sokağa çıkma sınırlaması akşam 21.00 ve sabah 05.00 olarak haftanın her günü devam edecek. Lokanta ve kafe gibi işletmeler renk ayrımı olmaksızın tüm Türkiye'de yüzde 50 kapasite ve belirlenen kurallara uygun şekilde çalışabilecek. Kırmızı kategorideki illerde sadece pazar günü uygulanan sokağa çıkma sınırlaması artık cumartesi ve pazar günü olarak sürecektir. Vaka, hasta ve ölüm sayılarını insani ve ticari ilişkilerde olduğumuz ülkelerden hızlı düşüremezsek küresel normalleşmenin gerisinde kalırız.
Çok yüksek riskli grubu teşkil eden kırmızı kategorideki illerimizin sayısı, nüfusumuzun yüzde 80'ini teşkil eden 58 şehre ulaşmıştır. Ramazan ayı boyunca ülke genelinde toplu iftar ve sahur gibi etkinlikler gerçekleştirilmeyecek. Bu mübarek ay boyunca, ülke genelinde hafta sonları sokağa çıkma sınırlaması uygulayacağız. Sadece ramazan boyunca Türkiye genelinde lokanta ve kafe gibi işletmelerin hizmetleri paket servisle sınırlandırılacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nisan ve mayıs aylarında normalleşme ve ücretsiz izin uygulaması kapsamında sigorta primi desteğinden yararlanamayan lokanta ve kafe çalışanlarımızın da prim yüklerini üstlenecek ve ayrıca bunlara kişi başı 1500 lira nakdi ödeme yapacağız." dedi. (AA)