MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
Tarihi varlığımızı birilerinin lütfuna borçlu değiliz. Kan verdik, can verdik, bu topraklara 'vatan' dedik. "Neyimiz var?" diye soranlara, onlarda bulunmayan, şeref, onur, namus ve iman değerleri ile cevap verdik. Şuur varsa akıl vardır, fikir vardır, çare vardır, azim vardır, atılgan ve çevik bir irade vardır. Yeri geldi işgallerle, yeri geldi işbirlikçilerle mücadele ederek milli bekamızı muhafaza ettik. Terörle huzur ayrımında ara bir durak yoktur. Kurduğu cümlelere amaları, fakatları patlayıcı gibi konuşlandıranlar sadece korkak değil, sadece kokuşmuş değil, aynı zamanda terörün irili ufaklı koçbaşlarıdır. Bu koçbaşları Türk Milleti'ne ve Türkiye'ye ait olan her değere mesafelidir.
10 Şubat 2021'de Irak'ın kuzeyinde Gara bölgesine yapılan Pençe Kartal-2 Harekatı cumartesi günü tamamlanmıştır. Harekat süresince teröristlere ait barınak, sığınak ve mühimmat deposu ile sözde karargah olarak kullanılan pek çok yer tahrip edilmiştir, çok sayıda terörist ihanetlerinin bedelini canları ile ödemiştir. Dileğimiz teröristlerin peşinin bırakılmaması. Kandil'e bir şafak vakti, Türklüğün şanlı bayrağı dikilmeli. Terör kampları yıkılıp yakılmalıdır. Sincar'ın yerle bir edilmesi artık hayat memat konusudur.
Bizleri derinden üzen şehadetler yaşanmıştır. Millet ve vatan bu kahraman şehitlerimize minnettardır. Şehitlerimizin naaşları Ankara'da dualar eşliğinde vatan toprağına emanet edildi. Aldığımız bir başka kara haber yürekleri adeta kasıp kavurdu. PKK terör örgütü tarafından kaçırılan 13 kahraman kardeşimiz bir mağara deliğinde baş bölgelerine yakın mesafeden ateş edilerek şehit edildiler. Bu katliam yeryüzünde çok nadir görülen bir canavarlık örneğidir. Suçsuz günahsız, üstelik savunmasız insanlarımıza kurşun sıkmak terörizmin ilkel yüzünü tekrar deşifre etmiştir. Bu kadar mı alçaldınız? PKK/YPG'ye kol kanat geren sözde insan hakları savunucuları, şimdi ne diyeceksiniz? Gara'da akan kan alayınızı boğacak, biliyor musunuz?
Bundan sonra terörle mücadele stratejisinde Gara öncesi ile sonrası aynı olmayacak, inanıyorum. PKK ile saf tutan kim varsa tepeden tırnağa tutuşturulacak. PKK terör örgütü ya silahları ile ve son teröriste kadar güvenlik güçlerine teslim olup adalet önünde hesap verecektir, ya da azdan az çoktan çok gidecek, hainlerin kafaları koparılacak. O mağarada aslında Türk Milleti'nin tamamına ateş açılmıştır. Biz göreceğimizi gördük, çekeceğimiz çileyi çektik. Bundan böyle gerisini bölücüler, yardım ve yataklık yapan işbirlikçiler, teröristler düşünmelidir. Başımız sağolsun, vatanımız sağolsun, milletimiz varolsun. Sonsuza kadar tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin.
Ön şartsız şekilde, devletimize ve hükümetimize bu mücadelede desteğimiz tamdır ve tartışmasızdır. Bu vatandan bu ülkeden hainlerin tamamını söküp atmalıyız. Bu ülkeyi seveni severiz, sevmeyene 'cehenneme kadar yolun var' deriz. Artık bir karar arifesindeyiz. Cumhuriyet'in 100. yıl dönümüne terörü bitirmiş şekilde ulaşmak durumundayız. Biliyorum bu zor ve zahmetli bir süreçtir ancak Gara'daki barbarlık bir kırılma anıdır. Evlatlarımızın kurşun yediği mahalde terörün ele başları birer birer sallandırılmazsa yüreklerimiz soğumayacak. Herkes tarafını ve tercihini yapmak mecburiyetindedir. Teröre sessiz kalarak her gün bir yerimizden mi koparılacağız?
Türk Devleti'nin ekmeğini yiyip havasını soluyan, hazinesinden geçinen, sonra da dönüp devletin varlığına diş bileyenlerin yakasından tutumak her muhterem milletvekili için namus meselesidir. Bebek katiline 'sayın' diyen milletvekili istemiyoruz. Teröriste 'gerilla' diyen milletvekiline katlanamıyoruz. Yeter artık, sabır taşı çatladı, bıçak kemiğe dayandı. Bu mesele varoluş yokoluş meselesidir. İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır. Gara'da evlatlarımızın kafalarına kurşun sıkan şerefsizlere sempati besleyenlerle aynı yerde nasıl buluşacağız? Hak mıdır bu, reva mıdır bu, adalet midir bu? Onların demokrasi mücadelesi içinde oldukları iddia ediliyorsa, bizim yaptığımız nedir? Bir HDP milletvekili, üstelik bayan, aynen şöyle diyor; "Biz barış dedikçe saldırdılar, kampı Türkiye bombaladı." Be hey milletvekili müsveddesi. Siz kimsiniz, saldıran kim? Esir kampı nerede, esir ne demek? Hiç mi vicdan yok sende? Bu kadar mı insanlıktan koptunuz? Bir başkası da "mesele kim olursa olsun insanı yaşatmak olmalıydı" diyor. Bu sözlerde PKK'ya bir tepki var mı? HDP'li bir yöneticiden Gara katliamını kınayan cılız da olsa bir itiraz duyanınız oldu mu? Ben duymadım. HDP geçmişteki sözde diplomatik çabalardan bahsediyor. Neyin diplomasisi? Utanmazlar, yüzsüzler, PKK'nın değil iktidarın hesap vermesi gerektiğini ileri sürüyorlar. HDP, PKK'nın giriş kapısı, bagaj kapağıdır. HDP, PKK'nın ta kendisidir.
HDP'nin kapatılmasına yönelik, üç maymunu oynayan kimdir? HDP kapatılmadan PKK'nın ayağını TBMM'den kesmenin bir başka formülünü bilen aslan parçası bir demokrat var mıdır? HDP'lilerin milletin vergileri ile aldığı maaş haramdır. HDP'nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına zarardır. HDP'nin dostu olan CHP'ye ne demeli? PKK'ya afişe etmeden, yalnızca terör örgütü sözleri ile saldırıyı kınamak kurnaz bir taktiktir. Akıllarınca ittifak ortaklarını rahatsız etmek istemiyorlar. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktan da gocunmuyorlar. HDP'ye ve bölücü terör örgütüne verilmiş bir sözünüz yoksa, PKK'ya katil demek, eşkiya demek size ancak onur, şeref, millet nezdinde de itibar kazandıracaktır. CHP ile birlikte terörist Demirtaş'ı neredeyse demokrasi kahramanı haline getiren sözde aydınlar merak içindeyiz. Nasıl, manzara güzel mi oralar, martılar uçuşuyor mu?
Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Yurt dışında yaşayan bir casusun nasıl bir hakkı vardır ki, ihlal edilmiş olsun. Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin. Yeniden milli varlığımıza layık, adalet ve hukuk ölçülerimize müzahir bir yüksek mahkemeyi kurmasını Allah’ın izniyle başarırız, buna da muktediriz.