İşte TFF Başkanı Nihat Özdemir'in açıklamaları...
"Bugün sizlerle, özellikle son günlerde oluşan gündemi değerlendirmek, kulüplerimizden gelen eleştirileri yanıtlamak, bu sezon yaşanan olayları bir de Federasyon cephesinden dinlemeniz için bir araya gelmek istedik.
Üzülerek söylüyorum, bugün konuşacağımız konular yerine milli takımımızın EURO 2020'de nasıl başarılı olacağını tartışmayı, Türkiye'nin paha biçilmez boyutta tanıtım yapacağı, İstanbul'da oynanacak Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili hazırlıkları konuşmayı çok isterdim.
Liglerimizde 2. yarı yeni başladı, inanılmaz bir tartışma ortamı yaşıyoruz. Herkesin futbol ortamından şikayeti var ancak kimsenin çözüm önerisi yok. Bir kurulumuz karar alıyor, 18 kulübümüzden de farklı sesler çıkıyor ama ortak tek bir ses var: 'Federasyon önümüzü kesiyor, MHK bizi hedef alıyor'... 18 kulübü birden nasıl hedef alırız?
Eleştiri tabii ki olacaktır, yeter ki ölçülü, saygılı, adil olsun. Biz X kulübün, Y kulübün federasyonu değiliz. 18 kulübün de değiliz. Binlerce futbolcunun, futbolun tüm paydaşlarının federasyonuyuz. Bu tablonun futbolumuza zarar vermekten başka bir yansıması olmadı. Kirli düzen, şaibe, masa başı oyunlar, masaya vurma, masayı kırma gibi, sorumluluktan uzak söylemlerin Türk futboluna ne faydası olabilir?
Hiçbir zaman bir kulübü, diğerinden ayırt etmedik. Protokolleri herkese eşit uyguladık. Kulüplerin çıkarlarını değil, Türk futbolunun menfaatlerini gözettik. Tarafsız kurullarımızın aldığı her karara saygı bekledik ama hiçbir gün o saygıyı maalesef göremedik. Bilakis, kurulların bağımsız kararlarına art niyetle yaklaşıldığını, algı operasyonları yürütüldüğünü de sıkça gördük. Her eleştiriyi sineye çektik, kendimizde hata aradık, düzeltme yoluna da gittik. Polemiklerin içinde kaldık ama kulüplerimizle hiçbir zaman polemiğe girmedik. Cevap yetiştirme yolunu seçmedik.
Federasyonumuzla ilgili 90'a yakın basın açıklaması var. Konu hep benzer. O hakemi istemeyiz, bu hakemi istemeyiz. Birbirinin kopyası tepkilerin ortaya konulmasını da manidar buluyoruz. Hiçbir kesim ya da grubun etki oluşturma çabasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. Görevimizi en iyi şekilde yerine getirmenin uğraşı içindeyiz. Kurullarımız daha iyi olmak için çaba veriyor. Her adımda farklı kesimlerden benzer tepkileri manidar buluyoruz. Türk futbolunun geçmişte yaşadıklarını gelecekte yaşamaması için çaba harcıyoruz.
Bugün hepimizi birleştiren, kenetleyen, gurur duyduğumuz bir milli takımımız var. Son Dünya Kupası sahibi Fransa'ya karşı Konya'da kazanıp, Paris'te berabere kalan, evinde gol yemeyen, 1 maç kala da finalleri garantileyen bir milli takımımız var. Hocamıza, kadromuza güveniyoruz. Önümüzde finaller var. Maç maç bakacağız, gidebileceğimiz en üst noktaya kadar da gideceğiz.
FFP talimatı ve takım harcama limitleri, bugün çok tartışılmaktadır ama Türk futbolunda almış olduğumuz kararlar bir devrim niteliğindedir. Kulüplerin de bu kararı uygulaması halinde finansal bataklıktan çıkacaklarına inanıyoruz. Göreve gelir gelmez yayıncı krizini kucağımızda bulduk. Kulüplerin menfaatlerini maksimum koruyabilmek için seri olarak 14 toplantı gerçekleştirdik. Paris'te beIN SPORTS'un üst yönetimiyle bir araya geldik ve her iki tarafın haklarını koruyacak kararlar aldık. 2 Ağustos'ta beIN SPORTS'la sözleşme yeniledik. Kulüplerimizin 3 ay geciken ödemelerinin hepsini yaptık. Kulüplerimiz de o parayla transfer yaptı. %13'lük bir kayıp oldu ancak yayıncımızla istikrarlı işbirliğimizi sürdürmeye devam ediyoruz.
Digiturk, bizim stratejik ortağımızdır. Gelecek sezon da Türk futbolunun değerini yükselterek kendileriyle yola devam edeceğiz. A Milli Takımımızın tüm maçlarını veren, alt liglerden maçları ekranlara taşıyan, Süper Lig maçlarını radyodan aktaran TRT'ye şükranlarımızı sunarız. Hepimizin bildiği gibi Ziraat Türkiye Kupası ve Süper Kupa yayıncımız Turkuvaz Medya Grubu ile 10 yıldır iş ortaklığımız devam etmekte. Bize maddi ve manevi destekleriyle büyük katkılar sağlayan Turkuvaz Grubu'na da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sponsorluk çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Yeni sponsorluk müjdelerimiz olacak. Milli takımımızın artan başarılarıyla birlikte, yeni anlaşmalarla büyümeye devam edeceğiz.
Süper Kupa finali Vodafone Park'ta oynandı. Liverpool - Chelsea finalini dünya üzerinde neredeyse 2 milyar insan izledi. Araştırmalara göre, Türkiye'ye 1 milyar TL'den fazla fayda sağlandı. UEFA hayran kaldı. Organizasyon gücümüzü, 30 Mayıs'ta Şampiyonlar Ligi finaliyle göstereceğiz. Yeni projelerimizi çok önemsiyoruz. UEFA Çocuk Vakfı ile çok önemli bir anlaşma yaptık. Şanlıurfa'da ortak proje için imzaları attık, çalışmaları sürdürüyoruz. Atatürk Olimpiyat Stadı'nı yeniledik. 2005 yılında düzenlediğimiz Şampiyonlar Ligi Finali'nden daha güzel bir final olacak. Okullara ve gençlere gidiyoruz. Gençler için üreteceğimiz futbol projeleriyle 129 600 lisansli genç sporcu kazandırmayı hedefliyoruz Türk sporuna.
Tarafımızdan atanan bağımsız görev yapma yeteneğine sahip olan kurullarımız görevlerinin başında bulunmaktadır. Kurullarımız görev alanlarıyla ilgili her türlü tedbiri almak konusunda özgürce hareket etmek, yetkilerinde ve yeteneğindedir. Elazığ ve Malatya'da bir deprem yaşadık. Önceliğimiz, oradaki vatandaşlarımızın güvenliği. Federasyon olarak maç ertelemek için herhangi bir kulüpten talepte bulunmaya gerek duymadık. Yöneticilerimiz sadece Yeni Malatyaspor ve Trabzonspor başkanlarını aramadı. Bölgede depremden etkilenen diğer kulüplerimizle de görüştük, onlara 'geçmiş olsun' dedik. Erteleme kararımızı kamuoyuna bildirdik. Sonrasında yapılan açıklamalar, iddialar, tamamen bizim dışımızdadır.
Tüm maçları ertelerken, Malatya'da neden maç oynatalım? Bir yanda enkaz altında vatandaşlarımız kurtarılmaya çalışılıyor, diğer tarafta artçılar yaşanıyor. Allah korusun maç sırasında bir artçı olsa, insanlar panik olsa, bunun hesabını nasıl verirdik? Biz o günlerde acıları paylaşırken samimiydik, Federasyon olarak sorumluluklarımızı yerine getirdik. Erteleme kararıyla ilgili yapılan yorum ve açıklamalar, beni ve yönetim kurulumuzu derinden üzmüştür.
Kulüp Lisans Kurulu'nun yapısını değiştirdik. Talimatta 3 yıllık bir plan ortaya kondu. 18 kulübümüzün başkan, yöneticileri ve CFO'ları ile seri toplantılar yaptılar. Tüm tablolar bire bir anlatıldı, sözlü ve yazılı olarak bildirildi. Ancak ne hikmetse, beraber yürürlüğe soktuğumuz bu talimatı eleştiri konusu yaptılar. Takım harcama limitlerinin 2 Eylül'de açıklanacağı herkes tarafından bilinmekteydi. İnternet sitemizde de bunu ilan etmiştik.
Sayın Mustafa Cengiz'in son dönemde bazı sözleri oldu. Sayın Cengiz'in açıklamalarını üzüntüyle izledim. Hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz eleştirilerde bulundu. Kulüp Lisans Kurulu da, tıpkı Tahkim, PFDK gibi bağımsız hukuk kurullarından biridir. Kurulun uygulamalarına müdahalede bulunmamız mümkün değil. Sayın Cengiz'e bir konuda hatırlatma yapmak isterim. Israrla bazı kulüplerimize ayrıcalık yapıldığı söyleniyor.
Cengiz'in kulüplere neden ceza verilmediği konusundaki yorumlarına gelince... Yaptırımlar, ancak sezon sonundaki incelemelere göre mümkündür. Sezon tamamlanır, son bilanço çıkar, kurul inceler ve karar verir. Yaptırım gerekiyorsa, o ceza sonraki sezon uygulanır.
Sayın Mustafa Cengiz, 15 Aralık'tan sonraki başvurular niye kabul edildi diye soruyor. Hayır, öyle değil. Biraz inceleseydi, biraz talimatları okusaydı, bize yapılan başvuruların 15 Aralık'tan önce olduğunu görecekti. Cezaların net olarak uygulanacağını altını çizerek söylüyorum. Kulüplerimize sesleniyorum; Bu tarz polemikler yaratarak TFF'yi taraftarların, kamuoyunun önüne atmayın.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç ve Başkanvekili Sayın Semih Özsoy'un, TFF'nin kendilerine transfer yaptırmadığına dair eleştirileri oldu. Hepinizin bildiği gibi transfer yaptılar. Talimatlar değerlendirildi ve ancak 1 transfer yapılabileceği ortaya çıktı. Sonuç olarak da 1 transferle kış dönemini kapattılar. Transfer planlarına hiçbir zaman karışmadık, karışamayız. Kurul, Fenerbahçe'nin talebini kısmen kabul ederek 16 milyon TL'yi harcama limitine dahil edip, diğer talebini reddetmiştir.
Ağustos ayında Fikret Orman ve Adil Gevrek, limitlerin %50'ye çıkmasını istedi. 'Çok erken. Biz UEFA'ya bildirdik, şimdi bunu yaparsak yanlış olur. Aralık'ta tekrar değerlendireceğiz' dedik. Daha sonra Kulüpler Birliği başkanımız değişti, Mehmet Sepil başkan oldu. Kendisi bu limitlerin artırılması gerektiğini bir yazıyla bize bildirdi. 9 Aralık'ta kabul edilebilir sapma miktarını 2019-20 sezonu için %30'dan %40'a çıkardık.
20 Aralık 2019'da ise almış olduğumuz bu kararı, kulüpler ortak mutabakat sağlayamadığı için iptal ettik. Daha sonra 'Biz böyle bir talepte bulunmadık' diyen kulüplerimiz, Tahkim Kurulu'na başvurdu. Tahkim de tabii ki bu başvuruları reddetti. Bu süreçte şunu anladık ki kulüplerimiz kendi lehine olan kararlarda dahi mutabakat sağlayacak durumda değil. Kulüplerimizi kurtarıyorsak, UEFA'dan ceza almasınlar diye kurtarıyoruz. Bunu herkes böyle bilsin.
Fenerbahçe'nin, transfer kayıt saatinin 18.00'den gece 24.00'e alınmasına dair bir talebi oldu. Kurulumuz bunu değerlendirmiş, uygun görmemiştir. Kamuoyunun belki de atladığı bir detay var. Siz transferlerinizi saat 24.00'e kadar girebiliyorsunuz. Biz transfer döneminin 1 gün önceden bitmesini istedik. Lisans Kurulu'nun incelemesi ancak 1 gün sürer dedik. Kurulumuz 'Bize 6 saat yeter' dedi.
Gelelim meşhur Zorlu görüşmesine. Ben TFF Başkanı olarak gerek Zorlu'da gerek başka yerde, her yerde herkesle görüşebilirim. Bunu bir mesele haline getirmek gereksizdir. Polemik konusu yapmak lüzumsuzdur. Bunun bu kadar polemik yapılması kimseye fayda getirmez. Kamuoyu gündemini böyle şeylerle meşgul edeceğinize, Türk futboluyla ilgili projeleri tartışın.
Değerli arkadaşlar rekabetçi çok ilginç bir sezon yaşıyoruz. Bu sezon üzerine nasıl kafa yorup buradan ortak bir fayda çıkaracağımıza, kısır tartışmalar içine giriliyor ve hata ediliyor. Riva'daki VAR sistemi birçok ligdeki VAR sisteminden daha iyidir. Altyapımızı Türk Telekom sağlıyor. VAR ve AVAR görevlileri FIFA tarafından onaylı ve sertifikalıdır. Riva'daki VAR sistemine yayıncı kuruluştan bütün görüntüler gelmekte. Yayıncı kuruluş ile konuşup kamera sayısını artırdık. VAR'ın bir protokolü var. Bunu biz belirlemiyoruz. IFAB belirliyor, tüm dünya da buna uyuyor. Hakemlerimiz de bu protokolün gereğini kullanıyor. VAR'ın faydalarını hepimiz görmekteyiz ama VAR'ı kötüleyerek bir yere gidebilmemiz söz konusu değil. Hep beraber bu gelişimleri sağlamamız gerek. Ofsayt çizgilerine gelelim. 3 boyutlu bir sistem kullanılıyor. Bu sistem Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi standardında. Birçok ligde 2 boyutlu sistem var. Tartışılacak olan, çizginin nasıl çekildiği değildir. Bir futbolcu ayağının ucuyla ofsayta düşebilir. Böyle ofsayt mı olur diyorlar. VAR protokolü belki buna göre güncellenecek. İngiltere'de bununla alakalı tartışmalar var.
VAR havuzunu genişletiyoruz. Eğitimler devam ediyor. 2. Lig'de görev yapan tüm isimler tarandı ve mevcut kadroya 10 VAR, 3 AVAR eklenerek 50 VAR, 13 AVAR görev yapacak hale geldi. Bu sayı ileride daha da artacaktır. VAR konuşmaları yayınlanmayacak. 1-2 ligde eğitim ve bilgilendirme amaçlı konuşmalar yayınlanmış olabilir. Bunu tercih etmiyoruz. Üst düzey liglerde bu asla tercih edilmemektedir. IFAB tarafından da tavsiye edilmiyor. Ülkemiz, önemli bir süreçten geçiyor. Futbolu seven, futbolla yatıp kalkan bir toplumuz. Onun için, futbolu ülkemize zarar verecek noktada tartışma konusu yapmamamız gerekir. Tüm kulüplerimize sağduyu çağrısı yapıyorum.
Göztepe-Beşiktaş maçıyla ilgili bir müracaat var. Bu bizim işimiz değil. Gelen müracaatı MHK değerlendirecektir, şu anda da değerlendirme aşamasında. Gaziantep FK'nın da bir müracaatı var. IFAB'a danışacaklar, karar verecekler, açıklama yapacağız.
Ayakta maç seyretme olayını biz ortaya çıkarmadık. Ek yasa ile bazı maddeler getirildi. Bu yasada, seyircilerin maçı ayakta izleyebileceği belirtildi. Başta Göztepe istedi, birkaç kulübümüzün daha talebi oldu. Daha fazla seyirci, daha fazla gelir getirmek için böyle bir şey istediler. Yasa da buna izin verdiği için biz de bu uygulamayı başlattık, çalışmalar devam ediyor. Ayakta seyirci uygulaması umarım getirdiğimiz disipline zarar vermez. Biz tribünlerde bir disiplin sağladık. Eskisi gibi tribün kapatmalar yok.
En çok bağıran hak alır olayı yok. Kim bağırırsa, kim ne derse desin hiç bakmıyoruz. Sadece bağımsız kurullarımızın aldığı kararlarla yürüyoruz. Ben bağıranın hak aldığını hiç görmedim.
Ali Koç, Lisans kurulu ile ilgili 'Bilgi sızdırıldı' açıklaması yapmıştı. 7 kişi var orada. 7 kişi birlikte çalışmıyor ki onlara servis veren arkadaşlar var, biri bir şey söylemiş olabilir. Biz açık ve şeffaf iş yaparız.
Sezon öncesi Kulüpler Birliği burada bir toplantı yaptı. VAR'la alakalı sunum yaptılar, o sırada 5 kulüp başkanı kaldı. Adamlar 1 saate yakın yapacakları uygulamaları anlattılar ama 5 kişi dinledi, 13 başkanın işi vardı gitti. Ama sanki her biri sanki VAR üstadıymış gibi, en iyi yönetmeliği biliyormuş gibi... 'VAR niye çağrılmadı?'. Dinleseydin sezon başında, neden çağrılmadığını anlardın."