Son dakika: AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CNN Türk'te Fulya Öztürk'e önemli açıklamalarda bulundu. Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda 28 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur seçimi için, "Bu artık bir seçim değil, referandumdur. Bir önceki referandumun sonucu ortada... Sevgili gençler; montaj ve iftiralar her yerde, mesajımı yaymam için, bu namertliğe karşı birlikte mücadele etmeliyiz." ifadelerini kullanmıştı. Ömer Çelik, konuyla ilgili "Baştan beri kendi seçim kampanyasını kendi tutarlığı içinde yürüten cumhurbaşkanımızın tutarlı siyasetiyle, her hafta yön değiştiren Kılıçdaroğlu arasında bir referandum olacak. Kılıçdaroğlu'nun bu kadar yön değiştirmesi CHP içinde de tartışılıyor." dedi.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İlginç bir şey var. Bir siyasetçi cumhurbaşkanımızı desteklediği zaman linç kampanyasına uğruyor. Karşı adayı desteklerse övgü alıyor. Bu seçime en çok damga vuran şey, kişiler aday olur, tercih belirler. Cumhurbaşkanımıza bir sanatçı destek verdiği zaman linç kampanyası oluyor. Bu da demokrasiden bahsedenlerin demokrasiyle ilgili sorunu olduğunu gösteriyor. Sinan Bey'i bugün linç etmeye kalkıyorlar. Bunu yapanlar demokrasi konusunda yetersizliklerini gösteriyor. Bir tablo çıktı ortaya. Sosyal medyadan analiz yapanlar yanıldı. Biz şunu dedik, sahada farklı şey görüyoruz.
Birincisi cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde vatandaşlarımız tarafından desteklendiği ortaya çıktı. Cumhur İttifakı Meclis'te çoğunluğu aldı. Bu siyasal bir zafer. Biz yeni bir seçimdeyiz. Sadece yarım puan için değil, açık şekilde fark olması için çalışıyoruz. Beklentimiz, cumhurbaşkanımızın fark atarak seçileceğini düşünüyorum. Bizim karşımızda rakip yok. Rakip rehavet. Sıfırdan bir seçim yapıyoruz. 50'yi aşmamız ve farkı ortaya çıkarmamız lazım.
Sayısal olarak oran veremem. Sinan Bey'e oy verenlerin temel önceliklerinden bir tanesi ülkenin bütünlüğü. Sinan Bey'e oy verenlerin çok büyük hassasiyeti var. Terörle mücadele ve göçmen konusu da var. 'Türkiye bir göçmen kampı değildir' diyoruz. Sonsuza dek burada kalmayacaklar. Suriye rejimiyle normalleşme çerçevesinde geri dönecek. Esas olan seçmenin ne talebi olduğu. Sinan Bey'e oy veren vatandaşlarımızın temel taleplerinin cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu siyasetle uyumlu olduğunu gözlemliyoruz. Onlardan da sayın cumhurbaşkanımıza destek bekliyoruz.
Siyasetin en sevmediği iş matematik. Hesap yaptılar CHP'de. Dediler ki 'Muharrem İnce çekilirse oylar CHP'ye gider.' Öyle olmadı. Herkesin vatandaşın iradesinin tecelli edeceği konusunda elinde garanti yok. Burada önemli olan siyasetin nasıl ortaya konduğu. Bahsettiğim linç kampanyasına da vatandaşın tepkisi var. Linç kampanyasına CHP'nin suskun kalması gibi yaklaşım tabii ki ters tepecektir. Kılıçdaroğlu'nun tutarlı bir siyaseti yok. Günlerdir terör örgütleri ona destek açıklaması yapıyorlar. Normalde Kılıçdaroğlu'nun 'böyle bir desteği reddediyorum' demesi gerekir. Demedi. Şimdi birden bire sahte milletçilik elbisesi giymeye kalkıyor. 2 hafta içinde tamamen zıt kutuplara dönük olarak bir siyasi tablo oluşturuyor. Dış basında Kılıçdaroğlu'na destek verenler de ciddi kuşkular üreten analizler yapıyor. Bir duruşunuzun olması gerekir.
Seçim gecesi iki belediye başkanı '13. cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu' dedi. Ne kadar ayıp. Hepimiz sokaktaydık, hiç bir problem olmadı. Herkes sandığa gitti. Bu çok büyük bir kazanım. Oraya gelene kadar olaylar oldu. Sonuçta Türkiye güvenli bir ülke. Onlar sandıklar açılmadan seçim sonucu açıkladılar, biz bekleyin dedik. Aylarca da bize şunu sordular, 'sandıktan başka sonuç çıkarsa saygılı olacak mısınız?' Biz dedik ki rakiplerimiz kazandığı zaman tebrik ederiz. Sandık yoluyla demokrasimizi büyütüyoruz.
Baştan beri kendi seçim kampanyasını kendi tutarlığı içinde yürüten cumhurbaşkanımızın tutarlı siyasetiyle, her hafta yön değiştiren Kılıçdaroğlu arasında bir referandum olacak. Kılıçdaroğlu'nun bu kadar yön değiştirmesi CHP içinde de tartışılıyor. CHP'lilerin çalışması sayesinde küçük partiler 30'dan fazla milletvekili almışlar, bir de tutmuşlar 'biz olmasak CHP bu kadar oy alamazdı' diyorlar. CHP'lilerin çalışması bunlara gitti. Tutarsızlık büyüyor. Şurada durmamız lazım, biz diyoruz ki cumhurbaşkanımız kazandığında kaybeden siyasi partiler, liderler olacak. Ama kaybeden tek bir vatandaşımız olmayacak. Vatandaşımızın her türlü tercihi başımızın üzerindedir ama vatandaş kaybetmez. Bu son yakınlaşma da CHP'nin söylediği çok şey konusunda yine zıt bir kutuba gidildiğini gösteriyor.
Vatandaşımızın siyasi bilincini küçümseyenler yanılır. Biz kampanya yürütürken görüyoruz ki en büyük siyaset okulları köylerdeki çay ocaklarının olduğu çardaklar. Türkiye'deki kahvehaneler siyaset akademisi olmuş. Seçimden sonra önereceğim, oradaki vatandaşlarımızla siyaset okulu dersi yapalım. Baktığınızda gerçekten çok ince bir şekilde takip ediyorlar. Biz sahada başka bir teveccüh varken bu analizi görerek şunu söylüyorlar, 'Memlekette şu işler yapıldı. Bunların hepsi cumhurbaşkanımıza emanettir. Cumhurbaşkanı da bize emanettir.' Öyle bir haftada Kılıçdaroğlu'nun sahte milliyetçiliğine vatandaşın yüz vereceğini sanmıyorum."