Önce eski Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu ile görüştü sonra Baykal'ı arayıp bilgi verdi. Baykal’a ait olduğu öne sürülen seks görüntüleri de bu konuşmadan bir gün sonra internete düştü.
‘Adli yargılamayı etkileme’ suçlamasıyla yürütülen son Ergenekon operasyonunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı Kadir Özbek’le buluşmaları teknik takibe takılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ile 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak’ın, baskı gördükleri iddiasıyla yer değiştirmek istedikleri ve bu amaçla Özbek’le görüştükleri ileri sürüldü. Tutuklanan avukat Ali Hadi Emre’nin, sorgusunda, “Her iki başkan kendilerine baskı yapıldığını belirtmişler ve Beşiktaş Adliyesi’nden ayrılmak istediklerini belirtmişler” dediği öne sürüldü. Aynı operasyonda konuşmaları dinlemeye takılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, savcıları, ‘Asıl kurt dışarıda değil, içimizde’ diyerek suçlamıştı.
Ergenekon’un yüksek yargıyı, 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ü ve Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ni etkileme faaliyetleri yürütüldüğü iddiasıyla başlatılan operasyonda, eski Bakan Oktay gözaltına alınmış, avukatlar Ali Hadi Emre, Kudbettin Kaya, Tülay Bekar ve Mehmet Cengiz tutuklanmıştı. Savcıların iddiasına göre Ergenekon, Köksal Şengün’ü davadan uzaklaştırmayı planlıyordu. Eğer bu başarılamazsa, Gürbüz Çapan (Daha sonra oy birliğiyle tahliye edildi) ile Mehmet Haberal’ın (tutuklu) tahliyesi sağlanacaktı. Bu doğrultuda, Oktay’ın yönlendirdiği öne sürülen avukat Tülay Bekar’ın Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ü baskı altına aldığı iddia edildi.
Hâkimlerin Özbek buluşması
Yine savcılar İstanbul 10 ve 14. Ağır Ceza mahkemelerinin başkanları Zafer Başkurt ve Erkan Canak’ın da etkilenmeye çalışıldığını ve HSYK Başkanı Kadir Özbek’le görüştürüldüklerini savunuyordu.
Tutuklanan dört avukattan biri olan Ali Hadi Emre’ye, iddiaya göre, Başkurt ve Canak’ın ne amaçla Kadir Özbek’le görüştürüldüğü soruldu. Emre’nin iddiasına göre, diğer tutuklu sanıklardan avukat Kudbettin Kaya bir yıl önce yanına gelip iki mahkeme başkanının soruşturma geçirdiklerini ve yardım istediklerini, bu amaçla eski Bakan Oktay aracığılıyla HSYK Başkanvekili Özbek’le görüşme talep ettiklerini söyledi. Emre de talebi Oktay’a iletti. Seyfi Oktay, Kadir Özbek, Zafer Başkurt ve Erkan Canak buluşup yemek yedi. İki başkan daha sonra Kadir Özbek ile baş başa görüştü. Emre’nin, sorguda, bu görüşmenin içeriğine dair, “İki başkan soruşturma sırasında müfettişler tarafından kendilerine baskı yapıldığını ve Beşiktaş Adliyesi’nden ayrılmak istediklerini belirtmişler, hatta gitmek istedikleri adliyeleri belirtmişler” dediği iddia edildi.
‘Fethullahçı ekip uğraşıyor’
Bu arada, Oktay’da ele geçirilen, üzerinde Ali Hadi Emre yazılı not kağıdında Zafer Başkurt’la ilgili olarak, “Mükemmel bir yargıç, özellikle Fethullahçı ekip kendisiyle uğraşıyor, görevden almaya çalışıyorlar, duyarlı olunursa iyi olur” diye yazıldığı iddia edildi. Bu notun Emre’ye de sorulduğu ve Emre’nin şu yanıtı verdiği iddia edildi:“Tam hatırlamıyorum ama vermiş olabilirim. Zafer bey soruşturmaları yürüten soruşturmaların (Savcılar demek istiyor) Fethullahçı olduklarını ve kendisinin Atatürkçü olduğu için üstüne geldiklerini söylediği üzere bu notu yazmış olabilirim.”
Bu arada, hâkim Zafer Başkurt’un eski Bakan Seyfi Oktay ile kendi telefonuyla değil, Ali Hadi Emre’nin cep telefonuyla görüştüğü, fakat Emre’nin telefonları dinlenildiği için 2 Nisan 2010’daki konuşmasının takibe takıldığı iddia edildi. Canak’a ait çokça telefon konuşması ise dosyayı girdi.
‘Burada sıkıntı var’
Radikal’de 8 Haziran günü ‘Ergenekon savcısı hâkimini dinledi’ başlığıyla yayımlanan haberde, telefon konuşmalarının dinlenildiği ve özel hayatına ilişkin bilgilerin dosyaya girdiği belirtilen 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün savcıları suçlamıştı: “Bu kadar bir mahkemenin üzerine gidilmez. Ne yaparlarsa yapsınlar bir şey alamazlar. Eğilme şansımız yok, bu saatten sonra sadece pat diye kırılırız. Çok ağır şeyler de söylerim. Yeri ve zamanı değil. Aslında kurt içimizde, dışarıda değil. Böyle yapılarak soruşturma yönlendiriliyor. Yargıya bu kadar karışmak hiç kimsenin işine yaramaz. Yarın es kaza iktidar değişirse bunun hesabını başkaları sorar. Daha kötü sorar. Kimse bundan kâr ummasın. Burada (Beşiktaş Adliyesi’nde) her şeyde sıkıntı var. Bu böyle yürümez. Her şey birbirinden koptu.”
Başsavcı da mağdur oldu
İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Ergenekon soruşturması çerçevesinde dinlenildiği ortaya çıkmıştı. ‘Balyoz’ soruşturması çerçevesinde, 78’i muvazzaf 95 asker hakkında gözaltı ve arama kararı verilince Engin devreye girmiş ve savcıların değiştirilmesini istemişti. Engin’in tutuklu sanık Tuncay Özkan ile yıllar önce yaptığı bir telefon görüşmesi internete düşmüştü. Bu kayıtlardan yola çıkılarak, Engin’in Özkan’dan ‘talimat’ aldığı öne sürülmüştü.
‘Baskı var’ dedi ve gitti
12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski hakimi Necat Ede, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u ‘kuvvetli suç şüphesinin ortadan kalktığı’ gerekçesiyle tahliye edince hakkında iktidara yakın basında haberler yapılmaya başlandı. Gazetelerde Ede’nin Mehmet Haberal’ı da tahliye edeceği yazılınca Ergenekon soruşturmasından çekilme kararı aldı ve istifa etti. Ede, daha sonra Bakırköy Adliyesi’nde görevlendirildi. Tolon’un tahliyesine savcıların itirazını mahkemenin diğer üyesi Selda Kutluata değerlendirmiş ve reddetmişti. Kutluata şimdi Bakırköy Adliyesi’nde.
Baykal dinlendi
Ergenekon’un son dalgasında gözaltına alınan Seyfi Oktay’ın ‘son Anayasa paketinin iptal ettirilmesi için faaliyet yürüttüğü’ de iddia edildi. Ve bu amaçla eski Anayasa Mahkemesi Fulya Kantarcıoğlu ile Anayasa değişikliklerinin kaç oyla, maddelerin iptalinin ise kaç oyla alındığı, yürütmeyi durdurma kararı verilip verilmediğine dair 5 Mayıs’ta yaptıkları iki ayrı görüşmenin kayda alındığı iddia edildi. Kantarcıoğlu ile görüşen Oktay’ın beş dakika sonra dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı arayarak bilgi verdiği bu görüşmenin de dosyaya girdiği öne sürüldü. Baykal’a ait olduğu öne sürülen seks görüntüleri bu konuşmadan bir gün sonra internete düşmüştü. İddiaya göre, Seyfi Oktay’ın CHP kongresiyle ilgisi ve ilişkileri sanıklara soruldu.
Bekar: Amaç korkutmak
Ergenekon operasyonunda tutuklanan ve davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ü etkilemeye çalıştığı iddia edilen avukat Tülay Bekar, avukatı aracılığıyla mektup gönderdi. Tülay Bekar mektubunda şunları dedi: “Basında çıkan çarpıtılmış, belden aşağı haberler için, Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrat bir kadın avukat olarak, öncelikle utanç duyuyorum. Gerçekler bellidir. Amaç, yargıya sopa göstermektir. ‘Kendine gel’ demektir. Beni sevenler, bana güvenenler, yanlış yapmayacağımı bilirler.”
Tahliye edince...
Balyoz Planı kapsamında tutuklananların tahliye kararını veren Beşiktaş adliyesindeki Oktay Kuban da günlerce gündemde kaldı. Bir bakan tarafından ‘Çetenin avukatı’ olarak nitelendirildi. Hâkim Oktay Kuban, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nden İstanbul’a atanmıştı. Kuban; Dursun Çiçek’in tahliyesini istemiş, ‘Kafes Eylem Planı’ iddianamesinin iadesini istemişti. Kuban da Atatürkçü kimliğiyle biliniyor.
Oktay: Alevi olduğum için...
Ergenekon soruşturması kapsamında evi aranan ve gözaltına alınan Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, dün bir yazılı açıklama yaparak hakkındaki haberlere sert tepki gösterdi. Oktay açıklamasında Alevi olması nedeniyle bazı çevrelerin kendisini yıpratmaya çalıştığını savundu. Oktay’ın açıklaması özetle şöyle: “Bir kısım medya tarafından hakkımda bir linç uygulaması gerçekleştiriliyor. Onulmaz, tedavi edilmez, hastalık derecesindeki bir husumetle saldırılara maruz kalıyorum... Bu çevreler geçmişte de mezhebimden rahatsız olduklarını açıkça belirtiyorlardı. Bir Alevinin Adalet Bakanlığına atanmasını şaşkınlıkla karşılamışlar ve asla hazmedememişlerdi. Hele hele Alevi inançlı bir gencin hakkıyla hâkim veya savcı olmasını dünyanın sonu gelmiş gibi değerlendiriyorlardı... Şahsımla ilgili iddiaları kullanarak HSYK sistemini karalamak, bu sistem hakkında şaibe yaratmak suretiyle anayasa değişikliklerinin gerçekleşmesine hizmet etmektedirler. Kimselerle görüşmeden Robenson gibi mi yaşamalıydım?
Radikal