Soner Yalçın, Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan'ın FETÖ'nün hiyerarşik yapısına dahil olmadan bazı eylemleriyle örgütün amacına ulaşmak ve kamuoyunda algı sağlamaya yönelik söylemlerini kuvvetlendirdiği, kamuoyunu örgüt lehine etkileme sonucuna neden olduğu ve bilerek-isteyerek FETÖ’ye yardım ettiği iddiasıyla hakkında iddianame açılmasına ilişkin gündem yaratacak bir yazı kaleme aldı.
2002 yılında Hürriyet gazetesi yazarlarının liderleri ziyaret ederek sorular yönelttiği programa değinen Yalçın, Emin Çölaşan ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen oldukça ilginç diyaloğa da yazısında yer verdi.
"Niye?
Kafamda hep bu soru var.
Çeşitli ihtimaller üzerinde durdum. Örneğin...
Türkiye 2002 genel seçimine giderken, Hürriyet gazetesi yazarları liderleri ziyaret edip, sorular yöneltti.
Emin Çölaşan, Erdoğan ile ilk ve son kez bu görüşmede yan yana geldi. Ne olup bittiğini Emin Çölaşan’ın "Şu Benim Gazetecilik 'Yaşadıklarım'" kitabından özetleyeyim:
"Birazdan Tayyip Beyefendi teşrif ettiler. Kendisiyle ilk kez el sıkıştık. (...) Önce biraz havadan sudan konuştuk, sıra doğal olarak geldi soru faslına. Sordum. Teyp bandından aynen yazıyorum:
'Geçmişteki sert söylemlerinizi, o defteri kapattınız mı?'
Hava birden gerildi. Ben de yüksek sesle tepki verdim:
'işte buradayım. Hiçbir şey bulamazsınız.'
'Çok şeyler çıkar.'
Bunlar herhalde bazı gazeteciler gibi benim de geçmişten gelen bir sürü açığım olduğunu zannediyordu. Açığı olan gazeteci korkak olur. Her şeyi yazamaz, söyleyemez, soramaz.
Gerilen ortamı bizim arkadaşlar ve onun ekibi yumuşatmaya çalıştı. Birkaç dakikalık sohbet sonrasında yemek salonuna geçtik. Masaya oturduk. İki üç dakika geçti. Tayyip izin istemesin mi? Kusura bakmayın, ben İstanbul'a gitmek zorundayım.' Bir daha da hiç yüz yüze gelmedik..."
Erdoğan, Emin Çölaşan’a sinirlendiği için mi masayı terk etti?
Erdoğan'ın kızgınlığı hâlâ sürüyor mu?"