ANKARA (İHA) - CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, kredi kartları ile ilgili sorunu çözecek olan kurumun hükümet değil Bankalar Birliği olduğunu ifade etti.
CHP Grup Başkanvekili Koç, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek partisinin kredi kartları konusundaki görüşlerini açıkladı. AK Parti hükümetinin, kamuoyunda yaşanan tartışmalar üzerine kredi kartları konusunda önlem almaya çalıştığını hatırlatan Koç, Hükümet'in ticari hayata müdahele etmemesi gerektiğini ifade etti. Kredi kartları ile ilgili sorunun Bankalar Birliği ve bankaların sorunu olduğuna işaret eden Koç, sorunu çözecek olan kurumun da hükümet değil Bankalar Birliği olduğunu savundu. Türkiye'de 20 milyon kişinin ücretli olarak çalıştığını, Türkiye'deki kredi kartı sahibi sayısının ile 11 milyon olduğunu belirten Koç, kişi başına 1.8 kredi kartı düştüğünü söyledi. Koç, Avrupa'da ise kişi başına düşen kredi kartı sayısının 4 olduğuna işaret etti.
Hiçbir çağdaş ülkede işporta pazarında kredi kartı pazarlanamadığını vurgulayan Koç, bu konuda mutlaka önlem alınması gerektiğini bildirdi. Koç, önlem alması gereken kurumların ile Bankalar Birliği ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu olduğunu kaydetti. Kredi kartı kullanımının yaygınlaştırılmasının, kayıt dışı ekonominin denetiminde en etkili araçlardan biri olduğuna dikkat çeken CHP Grup Başkanvekili Koç, bu konuda alınması gereken önlemlerin yürütmeye ait olduğunu söyledi. Kredi kartı olayının devletle bankalar arasında olduğunu ifade eden Koç, devletin üçüncü kişi gibi davranamayacağını belirtti.
Partisinin kredi kartlarıyla ilgili sorunların çözümü konusundaki önerilerini de sıralayan Koç, bankalar arasında bilgisayar ortamında bir veri tabanı oluşturulması, 3 ay işlem görmeyen kredi kartlarının otomatik olarak iptal edilmesi, bir kişi bir bankaya olan kredi kartı borcunu ödemediğinde bu kişinin diğer bankalara da bildirilmesi, 3 ay içinde borcunu ödemeyenlerin kartlarının iptal edilmesi, kredi kartı faizlerinin düşürülmesi, bir sigorta sisteminin kurulması gerektiğini dile getirdi.
Hükümet yetkililerinin bir konudaki veciz düşüncelerini açıklarken o sorumlulukla bulunanların söylememesi gereken ifaeleri ağızlarından kaçırdıklarını ileri süren Koç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in 'simitçiye, boyacıya kredi kartı yok' şeklinde ifade kullandığını belirterek Şener'i eleştirdi. CHP tarafından hazırlanan ve Şener'in sözlerinin yazılı olduğu afişi de gösteren Koç, "Siz geçim derdinde olan insanları nasıl hakir görebilirsiniz, nasıl aşağılayabilirsiniz? Bir bakanın, bir toplum kesimini küçümsemesi akla gelmeyecek bir davranıştır. Sayın Bakan, emeği ile ayakta kalmaya çalışan insanlarımıza karşı küçültücü bir ifade kullanma şanssızlığını yaşamıştır" dedi.
Kredi kartı konusunda sıraladığı önlemlerin alınmaması halinde Türkiye'nin yeni sorunları kapısında bulacağı uyarısında bulunan Koç, insanların ödeyemedikleri faizlerin altında ezileceklerini ve bunun yeni krizler getireceğini söyledi.
Açıklamalarının sonunda basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Koç, AB Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu Yüksek Komiseri Günter Verheugen'in Diyarbakır'a gittiğinin hatırlatılması ve 'Sizce de AB'nin yolu Diyarbakır'dan mı geçiyor?' diye sorulması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti devletinin idare merkezinin Ankara olduğunu, AB'nin yolunun da Türkiye'nin geleceğinin de misak-ı milli sınırları içindeki başkent Ankara'dan geçtiğini belirtti. Diyarbakır'ın da misak-i milli sınırları içindeki bir kent olduğuna işaret eden Koç, Türk insanının arasına ayrımcılık sokarak hiçbir yere varılamayacağını herkesin öğreneceğini vurguladı. Verheugen'in daha önceki Türkiye ziyaretlerinde hep Türkiye'deki olumsuzluklardan bahsettiğini hatırlatan Koç, Parlamento'nun Kopenhag Kretirleri konusunda üzerine düşeni yerine getirdiğini vurguladı. Verheugen'in AB ülkelerindeki çatlak seslerden hiç bahsetmemesini de eleştiren Koç, "Verheugen'in çelişkileri var. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Gümrük Birliği'ne gidin diyor. Bu, Güney Kıbrıs'ı tanımak anlamındadır. Daha önce üyelik müzakerelerinin başlaması için Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıması gerekmez demişti" şeklinde konuştu. Verheugen'in Kuzey Irak'taki gelişmelerle ilgili görüşlerini merak ettiklerini söyleyen Koç, bu görüşleri bugün öğreneceklerini ifade etti. Kuzey Irak'ta Türkmenlere çok açık bir haksızlık yapıldığını anlatan Koç, terör örgütünün Kerkük'te bürolarının açıldığına işaret etti. Koç, Verheugen'in Diyarbakır'da bulunduğu sırada bir polis ve bir bekçinin şehit edildiğini hatırlatarak, "Verheugen'in bu konuda bir cümle söylemesini beklemek hakkımızdır" diye konuştu. Koç, Verheugen'i tek taraflı düşünmekten vazgeçerek çift taraflı düşünmeye çağırdı. Kerkük'te demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığını kaydeden Koç, Irak halkı kendi yöneticilerini belirleyene kadar görev yapacak olan Geçici Hükümet'in Irak'ı doğru dürüst temsil ettiğini söyleyemeyeceklerini, Hükümet'in ise bu konuda kayıtsız kalmaya devam ettiğini bildirdi.
Trabzon'daki milli maç sonrasında yaşanan tartışmaları da değerlendiren Koç, spor sayfalarında yer alan haberlerin, Karadeniz insanını yaraladığını vurguladı. Karadeniz insanının heyecanlı ve tez canlı olduğunu ancak ulusal çıkarları kendi çıkarlarının üstünde tutmayı bildiğini ifade eden Koç, Trabzonlulara dönük genel bir suçlayıcı ifadeden herkesin kaçınması gerektiğini dile getirdi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, 'özelleştirmeye karşı çıkanın dili tutulsun' şeklinde bir ifade kullandığını, daha sonra bu ifadeyi 'dili tutulur' şeklinde düzelttiğini hatırlatan Koç, özelliştirmeye karşı çıkanların, özelleştirmenin ekonomide stratejik bir araç olduğunu bildiklerini ancak peşkeş anlamında özelleştirmeye karşı çıktıklarını vurguladı. CHP'nin bugünkü yapılış şekliyle özelleştirmeye karşı olduğunu anlatan Koç, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıktıklarını, böyle bir özelleştirmeye karşı çıkanlar için 'dili tutulsun' değil 'Allah dilini daha açık etsin' denmesi gerektiğini söyledi. Koç, "Kem söz döner dolaşır, sahibini bulur" diyerek Maliye Bakanı Unakıtan'a göndermede bulundu.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile ilgili gelişmeler yaşandığına işaret eden Koç, Türkiye'de yargı ve üniversiteler başta olmak üzere duyarlı olunan çeşitli kurumların, bilinçli bir yıpratma politikasına tabii tutulduğunu öne sürdü. Alemdaroğlu'nun 14 aylık görev süresi bulunduğunu hatırlatan Koç, "Hukuk dışı uygulamalar, hukuk inceledikten sonra karşılığı olan uygulamaya muhatap olurlar ama soruşturma yapılmadan Alemdaroğlu'nun bazı yargı kararlarını yerine getirmediği yönünde karar alınarak Cumhurbaşkanı'na iletilmesi yanlış. Bunları yıpratarak sonuçta Türkice Cumhuriyeti'ni yıpratma noktasına işi götürmememiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.