Londra (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Rumlara limanlar ve havaalanlarının açılması yolundaki talepleri değerlendirirken, "sorunu aşmanın en akılcı ve doğru yolu kısıtlamaların karşılıklı ve eşzamanlı olarak kaldırılmasıdır" dedi.
KKTC'nin kuruluşunun 23. yıldönümü kutlamaları için geldiği Londra'da yaptığı konuşmada, tarih ve coğrafyanın Türkler ile Yunanlıları, Kıbrıslı Türkler ile Rumları birarada yaşamaya mahkum ettiğini ifade eden Soyer, bu durumda adalet ve barış temelinde bir çözüm bulmanın kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Kıbrıslı Türklerin her zaman çözüm arayışlarına destek verdiğini belirten Soyer, AB sürecinin Kıbrıs sorunu dahil, bölge ilişkilerine farklı bir içerik ve biçim katmaya başladığına işaret etti.
Türkiye'nin AB adayı bir ülke olduğunu, bunu sağlayan Helsinki kararının aynı zamanda Kıbrıslı Rumlara da çözüm olsun olmasın üyelik hakkı verdiğini hatırlatan Soyer, bu durumun ise yeni sıkıntılar, dezavantajlar ve tehditler doğurduğunu söyledi.
Bunları aşmanın tek yolunun BM çerçevesinde ortaya konulan çözüme istekli taraf olarak katkıda bulunmak olduğunu belirten Soyer, Rum tarafının çözüm bulunamadan AB'ye üye yapıldığına dikkati çekti.
Rumların ellerine geçen avantajı aday ülke Türkiye'ye karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmaya başladığını kaydeden Soyer, Rumların Kıbrıs'ta Türkleri de azınlık haline getirmeye çalıştığını bildirdi.
"Rumlar tehdit ve şantajlarla dayatmalar yapmaya çalışıyor" diyen Soyer, dünyanın bu soruna çözüm bulmak zorunda olduğu uyarısında bulundu.
Soyer, liman ve havaalanlarıyla ilgili tartışmalara da dikkat çekerken, şunları söyledi:
"Evet, Türkiye Gümrük Birliği ve Ankara anlaşmalarıyla Rumlara liman ve havaalanlarını açacağını teyit etti. Bu hukuki bir taahhüttür. Ama öte yandan AB'nin de siyasi bir taahhüdü vardır. Bu da izolasyonların kaldırılmasıdır. Sorunu aşmanın en akılcı ve doğru yolu ise kısıtlamaların karşılıklı ve eşzamanlı olarak kaldırılmasıdır."
Finlandiya'nın önerisini de değerlendiren Ferdi Sabit Soyer, sorunu her düzeyde görüşmeye hazır olduklarını, ancak AB dönem başkanı Finlandiya'nın önerisini zayıf bulduklarını ifade etti.
Önerinin en zayıf noktasını direkt ticaret tüzüğünün 2 yıllık uygulanması hükmünün oluşturduğunu da belirten Soyer, "2 yıl sonra ne olacağının garantisi yoktur. Buna karşılık Türk tarafı Maraş'ı BM kontrolüne verirse, (geri alıyorum) da diyemez. BM ile aramızda çatışmaya yol açar bu durum. Önemli olan bütün kısıtlamaların kaldırılması, serbest ticarete ve direkt uçuşlara olanak tanınmasıdır. Ancak bu durumda Kıbrıs Türk halkının ekonomik gelişmesinin zemini doğmuş olur" dedi.