Sözcü çalışanları hakkındaki yeni iddianamenin detayları

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru'nun da aralarında bulunduğu 5 sanık hakkında, "FETÖ'ye üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı - İddianameden: - "(Sözcü gazetesinin) Özellikle FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılması, başka bir deyişle buna yönelik soruşturmalar ve kovuşturmaların yapılmasını gerektirir dereceye ulaşılmasından sonra ve günümüze kadar ilerleyen süreçte, örgüt amaçları ve stratejisi çerçevesinde faaliyete giriştiği, buna yönelik eylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır"

İSTANBUL (AA) - Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, İnternet Haber Koordinatörü Yücel Arı ve İnternet Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin hakkında, "FETÖ içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme'' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamenin detayları belli oldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan 61 sayfalık iddianamede, "Sözcü gazetesi hakkında kısaca bilgi, şüphelilerin konumu, soruşturmaya geçme süreci, FETÖ'nün amacı ve faaliyet yöntemleri, örgütün basın-yayın yapılanması, yayın politikaları, algı yöntemleri, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca Mart 2016'da hazırlanan FETÖ medya yapılanması raporu, bilirkişi raporları, tanık beyanları ve bazı Sözcü gazetesi çalışanlarının beyanları, şüpheliler/müdafii savunmaları, genel olarak örgüt, terör örgütü üyeliği-yöneticiliği, terör örgütü propagandası yapma, basın ve ifade özgürlüğü kavramları, buna dair Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi örnek kararları, atılı suçların düzenlenmesine dair yasa maddeleri, şüphelilerin soruşturmaya konu edilen eylemleri hakkında kısa açıklama, sonuç ve talep'' şeklinde 11 başlık altında iddialar sıralandı.

Reklam
Reklam

Sözcü gazetesinin şekil olarak FETÖ'nün karşısında bir düşünce ve yayın politikasına sahip olduğu, yönetici ve yazar kadrosu ile çalışanlarının önemli ölçüde hem şekil hem de esas yönünden örgütün karşısında olduğu yönündeki savunmaların yerinde olabileceği ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

''Ancak özellikle FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılması, başka bir deyişle buna yönelik soruşturmalar ve kovuşturmaların yapılmasını gerektirir dereceye ulaşılmasından sonra ve günümüze kadar ilerleyen süreçte, gazetenin örgüt amaçları ve stratejisi-yöntemi çerçevesinde faaliyete giriştiği, buna yönelik eylemlerde bulunduğu, örgüte aidiyeti ilk baştan itibaren sabit olan (Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi) ya da daha sonra örgütle dirsek temasına geçen ve amaçları doğrultusunda faaliyete girdiği anlaşılan (Taraf gazetesi, Cumhuriyet gazetesi gibi) yayın organları ile aynı yönde faaliyete giriştiği, belirtildiği şekilde iddianameye alınan faaliyetlerinin genel anlamdaki gazetecilik uygulaması olmadığı ancak ülke yönetimini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ciddi şekilde etkileyen ve FETÖ tarafından hukuka aykırı yöntemler kullanılarak elde edilen kurgulanmış delillerle yayın yaparak kamuoyu (algı operasyonu) oluşturduğu, basın-ifade özgürlüğünü aşacak şekilde ve örgüt emelleri, örgütün de ileri sürdüğü, benimsediği şekilde faaliyet gösterdiği, bu yöndeki kanaatin oluştuğu anlaşılmıştır."

Reklam
Reklam

FETÖ'nün yapısı gereği aşırı gizliliğin ön planda olduğu, bu kapsamda belli bir süre sonra kendisiyle olan organik bağını inkar etmediği basın-yayın, kitle iletişim araçlarına sahip olduğu, bu araçlar üzerinden örgüt propagandası yaptıkları anlatılan iddianamede, ancak örgütün yavaş yavaş kamuoyundaki ''cemaat" imajından çıkıp örgüt olduğunun anlaşılmasından sonra hedefe yönelik daha açık ve somut eylemler sergiledikleri hatırlatıldı.

- Örgüt ile gazete arasında ilişki bulunduğuna dair örnekler sıralandı

İddianamede, ''FETÖ'ye karşı olduğunu iddia eden kitle iletişim araçları/sahipleri, hayatın olağan akışında bunun doğal ve mantıklı sonucu olarak, özellikle 2013 yılından bu yana terör örgütü olduğunun yavaş yavaş ortaya çıkmasıyla bu amaca ulaşmak için tezgahladığı temel olaylarda da aynı kişi - yayınların karşı duruş sergilemeleri gerektiği, oysa daha önceki kendi söylemleriyle de çelişebilecek şekilde ve örgüt yayın organlarıyla önemli konularda örtüşür şekilde yayın yapmanın başka bir izahının olmadığı'' belirtildi.

Reklam
Reklam

Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde ''hiyerarşik yapıya dahil olunmazsa bile örgütün amaçlarına ulaşmasını sağlayabilecek nitelikte kamuoyunda etkili olmaya elverişli ve bilerek, isteyerek yapılan hareketlerin yardım etme kapsamında'' düzenlendiği kaydedilen iddianamede, buna göre, Sözcü gazetesinin ve gazeteye ait internet sitesi yayın yönetmenleri/haber koordinatörlerinin sorumluluklarının bulunduğu, bu durumun aynı zamanda gazetede yayımlanan görüşün yazarına ait araç temin etmelerinin bir sonucu olduğu, sanıklar Metin Yılmaz, Mustafa Çetin, Yücel Ari'nin bu yönden değerlendirildiği, bu durumun aynı zamanda gazete sahibi Burak Akbay'ın eylemleri yönünden de kısmen değerlendirilmesi gerektiği anlatıldı.

İddianamede, örgüt ile gazete arasında ilişki bulunduğuna dair bir başka örneğin ise haklarında FETÖ'den soruşturma yapılan / meslekten ihraçlarına karar verilen polis memurları tarafından "17 Aralık" dosyası olarak bilinen kurgulanmış eylemler kapsamında elde edilen ve yayınlanmasını istedikleri algı amacına yönelik bilgileri haricen Sözcü gazetesi yetkilileri ile paylaştıkları ve bu şekilde haber yapılmasını sağladıkları belirtildi.

Reklam
Reklam

İddianamede, ''Sözcü gazetesinin özellikle olaylardaki yaklaşımının, örgütün karşısındaymış görüntüsünü vermediği gibi örgütün yayın organlarından önemli bir farkının olmadığı, iddianameye konu edilen eylemlerle zaman zaman örgüt yayınlarından bile daha çok kamuoyunda etki oluşturmaya açık ve algı oluşturabildiği değerlendirilmiştir." denildi.

FETÖ ile zıt görüş ve istikamette olduğunu deklare eden gazetenin, ulusal nitelikte ve özellikle örgüt açısından önem arz eden kurgulanmış meselelerde doğal olarak örgütün basın ve yayın alanındaki yöntemlerine yakın olmaması gerekirken bu tür meselelerde aynı hedefe yönelmesinin ciddi kuşkulara neden ve izaha muhtaç olduğu aktarılan iddianamede, yapılan tespitler bir araya getirildiğinde bu durumun kuşku boyutunu aştığı vurgulandı.
\

- Sanıklara yönelik suçlamalar

İddianamede, Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan'ın, 24 Aralık 2013'te "Bizim başaramadığımızı Fethullah'la ekibi başardı" yazısı, bu yazıdan yaklaşık 2 yıl sonra (FETÖ'nün amaçlarına ulaşmak için daha nitelikli ve geniş kapsamlı somut eylemlere giriştiklerinin ve (silahlı) terör örgütü olduğunun anlaşılmasından sonra) 29 Ekim 2015'te ise "Şimdi Cemaati Savunma Zamanı" yazısını kaleme aldığı anımsatıldı.

Reklam
Reklam

Sanık Çölaşan'ın 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında, 16 Mayıs 2017'te FETÖ üyeliğinden hakkında tutuklu olarak soruşturma yürütülen bir kişi hakkında mağdur olduğu görüşünü belirten "Bir annenin dramı" başlıklı yazıyı yazdığı kaydedilen iddianamede, söz konusu bu yazıların FETÖ'nün terörle ilgisi olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru hükümetine karşı giriştiği eylemlerde desteklenmesi gerektiği yönünde kamuoyunu önemli derecede etkileyebilecek nitelikte ve somut eylem olduğu, son yazısında ise ünlem işareti ile birlikte acı bir darbe deneyiminin yaşandığını belirtmiş ise de devamında FETÖ'den soruşturma yürütülen şahsın mağdur olduğu belirtilerek önceki yazıları doğrultusunda eylemine devam ettiği anlatıldı.

İddianamede sanıkların yazılarına bütün olarak bakıldığında, örgütün amacı doğrultusunda, devamlı ve sistematik şekilde olduğunun değerlendirildiği vurgulandı.

Sözcü gazetesinde yazar olan sanık Necati Doğru'nun 15 Temmuz darbe girişiminin kısmen devam ettiği 16 Temmuz 2016'da "Naylon Darbe" başlıklı yazısını gazeteye ulaştırdığı anlatılan iddianamede, Doğru'nun yazısıyla darbenin sanki hükümet yanlılarınca kurgulanmış, danışıklı bir dövüşmüş izlenimini kamuoyuna vermeye çalıştığı kaydedildi. Doğru'nun darbe öncesinde 8 Temmuz 2016 tarihinde köşesinde "Ankara'dan ine girme manzaraları" ve 28 Temmuz 2016 tarihli ''12 Gün!'' yazısında da benzer içerikleri kamuoyuna vermeye çalıştığı aktarılan iddianamede, süreç içerisinde FETÖ mensuplarının ya da FETÖ'yü destekleyici harekette bulunan şahısların da benzer söylemlerde bulunarak kamuoyunu etkilemeye çalıştıkları, bu eylemlerin darbe öncesi ve sonrasında darbe girişimini ve FETÖ'yü aklama faaliyetine giriştiğinin somut örneği olduğu belirtildi.

Reklam
Reklam

İddianamede, bu nedenlerle sanıkların, FETÖ'nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgütün amacına ulaşmak ve bu amaçla kamuoyunda algı, destek sağlamaya yönelik söylemlerini kuvvetlendirerek, kamuoyunu örgüt lehine etkileme sonucuna neden oldukları ifade edilerek, sanıkların bu durumu bilebilecek durumda oldukları, dolayısıyla bilerek ve isteyerek yardım ettikleri dikkate alınarak ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.

Anahtar Kelimeler: