Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos, “Çocuk olmamasında başta gelen nedenlerden bir tanesi, spermlerin DNA dediğimiz genetik içeriklerindeki hasarlanmadır. Bunun böyle olduğunu, geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz bir araştırmamızda doğrudan gözlemledik. Bilimsel bir dergide de yayınlanan bulgularımız, gerçekten de sperm değerleri bozuldukça hasarlı DNA içeren sperm sayısının arttığını ortaya çıkardı” dedi.
Aydos'un açıklamaları şöyle:
"Bir çocuğun dünyaya gelmesi, öncelikle sperm ve yumurtanın sağlıklı biçimde birleşmesini gerektirir. Daha sonra spermin çekirdeğinde bulunan genetik malzeme, yani DNA molekülü, yumurtanın genetik malzemesi ile birleşir. Bu birleşmeden gelişecek olan bebeklerini ise aile ortalama 39 hafta sonra kucağına alır.
Spermlerdeki DNA Hasarları
“Ancak çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin yaklaşık %15-20’sinde arzu edilen gebelik oluşamamaktadır. Bunun altında yatan önemli bir neden, spermlerin taşıdığı genetik malzemedeki bozukluktur. DNA hasarı denilen bu bozuklukta, babadan çocuğa aktarılacak olan kalıtsal şifreyi taşıyan DNA molekülünün yapısal bütünlüğü bozulmaktadır. Bunlarda ya hasarlı DNA taşıyan spermler yumurtanın DNA’sı ile birleşemez ya da birleşse bile gelişecek embriyo uterus kavitesinde tutunamayarak, düşer. Düşüklerin önemli bir kısmında, sperm DNA hasarları sorumlu tutulmaktadır.
Biz eşini gebe bırakamamış bir grup erkeğin spermlerinin DNA içeriklerini COMET tekniği ile inceledik. COMET tekniği, oldukça hızlı sonuç alınan, güvenilir bir yöntemdir. Burada sperm hücrelerinin çekirdekleri kimyasal yolla parçalanır. Bu sırada hasarlı DNA’lar çekirdekten ayrılıp, ortama dökülürler. Aynı zamanda ortama elektrik akımı uygulandığında bu moleküller kuyruk şeklinde uzamış bir şekil alır. Kuyruğun boyu ne kadar uzunsa, o örnekte DNA hasarı da o kadar yüksek demektir.”
DNA Hasarı Yükseldikçe Tüp Bebekte Fertilizasyon Başarısı Düşüyor!
“Neticede, sperm sayısı düştükçe, hasarlı DNA içeren sperm sayısında da anlamlı bir artış olduğu ortaya çıktı. Benzer şekilde sperm hareketinde ve şeklinde bozulma da arttıkça, DNA hasar oranı yükselmekteydi. Buradan çıkan sonuç, sperm üretiminde bir bozuma varsa, spermlerin asıl gebeliği gerçekleştirecek DNA içeriklerinde de hasarlanmada artış görüleceği yönündedir. Yani, üretimde bir bozukluk varsa, spermi besleyen kaynaklarda da yetersizlik geliştiği anlaşılmakta ve bu da spermin kalitesini olumsuz yönde etkilemekte. Kalitesi bozuk spermlerin ise gerek doğal yolla beklensin gerekse tüp bebek yapılsın, başarı şansı düşük olur. Gerçekten de, daha önce yaptığımız bir başka çalışmada yine DNA hasarı yükseldikçe, tüp bebekte fertilizasyon başarısının düştüğünü, kaliteli embriyo sayısının da azaldığını bulmuştuk. Bütün bunlar bize, sperm değerlerinde bozulma ile birlikte DNA hasar oranının da artacağını ve bunun da neticede gebelik şansını azaltacağını göstermekte.”
Bu sonuçlara dayanarak, istemelerine rağmen çocuk sahibi olamayan çiftlerde erkeğin sperm DNA hasarı yönünde araştırılması ve gerekiyorsa tedavi edilmesini önermekteyîz."