Spor Hekimliği'ne verilen önem tedavide yurt dışı tercihinin önüne geçecek

Gençlerbirliği Spor Kulübü Doktoru Savaş Kudaş, spor hekimliğine verilen önemin artmasıyla yurt dışına tedavi olmaya giden sporcu sayısında azalma olduğunu kaydetti.
Son zamanlarda ön plana çıkan spor hekimliğine verilen önem artmaya başladı. Özellikle futbol kulüpleri tarafından istihdam edilen spor hekimleri sporcuların hem performanslarının artmasında hem de yaşanılan sakatlıkların daha kısa sürede tedavi edilmesinde önemli etken haline geldi.
Türkiye’deki spor hekimliğinin geldiği nokta hakkında bilgi veren Gençlerbirliği Spor Kulübü Doktoru Savaş Kudaş spor hekimliğinin aslında çok eskiye dayandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Daha önceleri olimpik takımların kurulmaya başlandığı zamanlarda gönüllü hekimler, ortopedistler bu işlere başlamışlar. 1970 sonrası Türkiye’de spor hekimliği noktasında Türkiye’de adımlar atılmaya başlandı. Egzersiz fizyolojisi alanında çalışan hekimler sporcu fizyolojisi ve sporcu sağlığıyla ilgilenmeye başladı. 1990’dan sonra spor hekimliği ana bilim dalı olmaya başladı. Hekim olarak sporcu sağlığı alanında çalışmaya başladı. Spor hekimliği sadece profesyonel sporcuya bakan hekim gurubunu kapsamıyor. Diyabet, şeker, obezite ve kalp hastalarıyla program verilen bir dal oldu. Sayımız 2005 yılında 32-33 kişiydi. Şuan 70’e ulaştı.”

KADIN DOĞUM UZMANLARI SPOR HAKEMİ OLARAK ÇALIŞIYOR
Spor hekimliğinin öneminin ortaya çıkmaya başladığını ve futbol kulüplerinde özellikle istihdam edilmeye başladığına dikkat Çeken Kudaş, “Gençlerbirliği, Galatasaray, Ankaragücü ve İstanbul’da çalışan spor hekimleri var. Bazı kulüplerde pratisyen arkadaşlar, acil tıp hekimleri ve kadın doğum uzmanları çalışıyor.'' diyerek, şunları söyledi:
''Bu arkadaşlar bazen zaman ayıramıyor ve alanları çok farklı. Spor hekimliği olgunlaşmaya ve meyvelerini vermeye başladı. Talebe yetişemiyoruz artık. Spor ülkenin tanıtımı açısından çok önemli. Ülkede başarılı olan sporcular yurt dışına tedaviye gitmeye çalışıyor.
Ülkenin sporcu sağlığı veya ortopedi ve sporcu sağlığı hastanesi ve hekimleri ihtiyacı var. Elit düzeyde sporcuyu hazırlama, sağlıkla ilgili ve performansla ilgili testlerini yapmak gerekiyor. Bu sayede ilt sporcu yetişiyor. Bizler hastanede sporculara tanı ve tedavide yardımcı olabiliyoruz. Ama performans değerlendirmesinde yardımcı olamıyoruz. Performansla ilgili laboratuar testleri maliyetli ve ayrıcalıklı.
Üniversiteler bu konuda bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ülkenin sporcu sağlığı politikasına ihtiyacı var. Elit düzey sporcular yurt dışına gidip tedavi olmaya çalışıyor. Ama bize de yurt dışından gelenler var. Bizimde biraz sanırım reklama ihtiyacımız var. İsmimiz daha çok duyulursa. Kendi sporcularımız yurt dışına gitmeyecek. Hem ekonomik hem de zaman kaybı. Yurt dışına gidip gelen birçok sporcu burada tekrar tedaviye oluyor."
Spor hekimi olarak sporculara ayrıca uyarılarda bulunan Kudaş, “Kendine iyi bakan sporcu daha az sakatlanıyor. Sezon başındaki antrenman periyodunu iyi geçiren, beslenmesini düzenli yapan, uykusuna dikkat eden ve en ufak sakatlığını yardım isteyen ve sakatlığını gizlemeyen sporcular daha az sakatlanıyor.'' diyerek sözlerini şöyle tamamladı:
''Eğer bir sporcu saat gece 3’e 4’e kadar ayakta kalıyor ve ertesi sabah saat 9’da antrenman yapıyorsa. Sakatlanma çok beklenen bir ihtimal. Bir önceki günün antrenman yorgunluğu atılmıyor. Kaslarda ki laktik asit uzaklaşmıyor. Dokularda ki yorgunluk anti oksidan maddeleri artıyor. Böylece kas daha erken hasar görüyor. Giyilen ayakkabı ve oynanılan zemin önem arz ediyor. Özellikle bu mevsimlerde bilek sakatlıkları artıyor. Buna göre kullanılan ekipman da çok önemli.