Spor yazarları Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini değerlendirdi!

Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasında oynanan ve 1-1 beraberlikle sonuçlanan Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin ardından spor yazarları, dev maçı değerlendirdi. Yazarlar, Fenerbahçe'ye beraberliği getiren golde yaptığı hata nedeniyle Beşiktaş kalecisi Fabri'yi eleştirirken, siyah-beyazlıların şampiyonluk yarışında ağır bir yara aldığı konusunda birleştiler.

Spor yazarları, Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan ve 1-1 sonuçlanan derbi mücadelesini değerlendirdi.

Beşiktaş'ın, rakibiyle berabere kalarak şampiyonluk yolunda büyük bir fırsatı teptiğini belirten yazarlar, siyah-beyazlıların İspanyol kalecisi Fabri'yi yaptığı hata nedeniyle eleştirdiler.

İşte yazarların görüşleri:

İŞİ KOLAYLAŞTIRDI(GÜNTEKİN ONAY)

Advocaat'ın kendi sol kanadındaki Sow-İsmail tercihi; Gökhan Gönül ile Quaresma’nın işini kolaylaştırdı. Beşiktaş kendi sağ kanadından çok etkili olurken bu atakların sadece 1 tanesini gole çevirebildi. Beşiktaş, F.Bahçe’ye pozisyon vermedi ancak sarı-lacivertli ekibin bu oyunla tek gol şansı olan duran top imkanını çok tanıdı.

Reklam
Reklam

Beşiktaş takımında herkes son derece istekli kararlı ve daha iyi yardımlaşırken günün en etkili ismi Quaresma oldu. Golü attırdı, Skrtel’i attırdı. Tolgay son derece enerjik, Oğuzhan ise akıllıydı. Kendi kalitesinin altında kalan bir Talisca izledik. Tosiç ve Atiba yokken de derbiyi fazlasıya hak eden, terk taraflı bir maç oynayan taraf Beşiktaş idi. 9 kişi kalan F.Bahçe son saniyede bir şans golüyle Fabri’nin ve Marcelo’nun ortak hatası ile beraberliği buldu. Beşiktaş farklı kazanması gereken bir maçı berabere bitirirerek eline gelen fırsatı değerlendiremedi.

DOĞRU TAKTİK(ALİ ECE)

Atiba’nın yerine klasik önliberolardan biriyle değil derin oyun kurucu Tolgay’la başlamak çok doğru bir taktiksel tercihti. Pratikte de fark yaratan bir hamleydi. Tolgay sadece ilk golde asistin asistini yapmakla kalmadı. Bu kez teknik yeteneklerini çelik sinirle harmanlayan Oğuzhan’la beraber Tolgay, Beşiktaş’ın oyunun temposunu kendi lehine dikte etmesini sağladı.

Advocaat 2. yarının başında tüm kozlarını sahaya sürdü. İlk 45’in en kötüsü İsmail’di. Onun için çok talihsiz bir geceydi. Sağ beke Ozan da ilaç olmadı. Salih elinden geleni yaptı ancak Emenike’nin kaçırdığı pozisyonda teknik direktörün yapabileceği fazla bir şey kalmıyor! Sonrasında takımın sinirleri de dağıldı, Fenerbahçe 9 kişi kaldı. Ancak Beşiktaş’ta kolektif sinir kontrol sorunu son anda yine sahneye çıktı. 2 kişi eksik rakibinden gol yemeyi başardı!

Reklam
Reklam

KADER ÖRÜYOR(AHMET ÇAKAR)

40 yıldır futbolun içindeyim. Çok şey gördüm. Muhteşem geri dönüşler, son dakikada verilen şampiyonluklar ve daha niceleri. Dün gece Vodafone Arena'da gördüğüm son dakikadaki gol ise benim futbol arşivimde enteresan gecelerden biri oldu. Başlığım kader ağlarını mı örüyor? Peki bu ne anlama geliyor? Cuma gecesi Antalya'da Başakşehir kazandı. Maçın geneline baktığımızda 0-0 bitecek gibi görünürken son dakikada isimsiz bir oyuncu Napoleoni, Başakşehir'e 3 puanı getiren golü attı.

Üstelik Fenerbahçe'den iki oyuncu kırmızı kart görmüş, maçın bitmesine saniyeler var ve Fenerbahçe beraberliği yakalıyor. Aslında beraberlik golünü dahi Fenerbahçe atmadı. Golü Fabri attı. Fabri camia tarafından çok sevilen ve başarılı bulunan bir kaleci. Ama yemişim böyle sevilmeyi de böyle başarıyı da. İlk büyük hatasını Lyon'da yaptı ve bence turu Beşiktaş'a kaybettiren isim Fabri'ydi. Dün gece de yaptığı hatayla belki de Beşiktaş'a şampiyonluğu kaybettirdi.

Reklam
Reklam

Fabri'yi niye eleştiriyoruz? Amatör bir kalecinin yapacağı bir hatayı yaptı da onun için. Fenerbahçe bitime saniyeler kala yüksek bir doldur-boşalt topu attı. Havadan gelen top Marcelo'nun kontrolündeydi ve Marcelo zıplayıp kafayla uzaklaştıracaktı ki Fabri gereksiz bir şekilde kaleyi boşalttı. 'Topu yumruklayım' dedi, hem topa vuramadı hem de Marcelo'yu bozdu ve istem dışı Marcelo'nun kafasına çarpan top Beşiktaş kalesine girdi. Bu seviyelerde yapılmaması gereken bir kaleci hatası

ŞIMARIKLIĞI AFFETMİYOR(ERMAN TOROĞLU)

Futbol böyle bir oyun... Ukalalığı, şımarıklığı, hatayı affetmiyor. Hakemin bitiş düdüğü çalmadan maç bitmez. Bu cümleleri herkes yazar, herkes söyler. Ama şunu iyi görmek lazım: Sahanın içinde bir takım kaptanı vardır, bir de oyun kaptanı olmalı. Maç bu şekle gelmiş, 30 saniye sonra bitecek. Üstelik rakip de iki kişi eksik. Sen böyle bir gol yersen, bunda kalecinin de hatası vardır, tüm takımın da hatası vardır. Şimdi bu golün üstüne bin tane yorum yaparsınız. Fabri, topu tutmaya gitti, vurmaya gitse bu gol olmazdı. Fabri, çıkmasaydı arkadaşları zaten düello ediyordu, yine gol olmazdı. Bütün Beşiktaş takımı, 11 kişi arkaya geçseydi, yine gol olmazdı. Olmazdı oğlu olmazdı! Ama işte oluyor beyler!

Reklam
Reklam

Şu bir gerçek; rakibini yakalarsan parçalayacaksın. Yoksa işte böyle parçalanırsın. Beşiktaşlılar "Şampi..." diyorlardı tamam. "Şampi" de "şampi"nin "pi"si başkalarının eline geçti, şu an ellerinde "şam" kaldı!

YENİ BİR SINAV(UĞUR MELEKE)

İçinde Advocaat olan bir derbinin öyküsünü öngörebiliyorsunuz az çok: Galatasaray’a-Feyenoord’a-Manchester’e karşı ne oynattıysa, dün de onu oynatmak istedi Hollandalı. Ancak bu kapan-fırla stratejisinin, ilk golü yerlerse neye dönüşeceğini bilmiyordu, çünkü hiç test etmemişti. Dün Beşiktaş maça iştahlı başlayınca, direnci kırmak için gereken sihir de 45’te Tolgay’dan gelince, 46’da başka bir sınav başladı Fenerbahçe için.

Advocaat’ın devre arası değişiklikleriyle kurduğu 11, daha dengeli bir 11’di doğrusu... Fenerbahçe puanı bir şans golüyle kazandı ama Şenol Güneş’in de maçı tutamamasında Gökhan İnler’i oyuna çok geç sokmasının etkisi var. Fenerbahçe, D.Kiev, Lyon... Bunca kritik maçta skoru tutamıyorsanız, bu durumu sadece şansla açıklamak doğru olmayabilir.

Reklam
Reklam

NONDA'YI HATIRLATTI(RÜŞTÜ REÇBER)

Fabri ve Marcelo’nun hatasından gelen gol, yıllar önceki G.Saray-F.Bahçe maçında sarı lacivertli defans oyuncuları ve Volkan’ın hatası sonucu yenilen Shabani Nonda golünü hatırlattı. İKİ takım için de stresi, baskısı ve önemi büyük bir maçtı. Önemli olan bunu sahada en iyi kavrayıp, futbol felsefesini doğru biçimde yansıtabilmekti. Ve görüldü ki, maç öncesi iki takım için de öngörüler gerçekleşti. Maçta belirleyici olacak takım Beşiktaş’tı. Siyah beyazlıların bu sınavın üstesinden nasıl geleceği merak konusuydu. Fenerbahçe ile oynanan kupa maçının Beşiktaş’a bir rehber olduğu gerçeğini dün gece gördük.

Fırat Aydınus dün mümkün olduğunca maçta gözükmemeye çalışsa da, sertliklere müsamaha gösterse de, her iki takımı sahada eksik bırakmamaya çalışsa da Fenerbahçeli oyuncuların son dakikalardaki gerginliği buna engel oldu. Maçtaki en büyük hatası 22. dakikada kırmızı kartla oyundan atılmayı gerektirecek bir hareket yapan Tolgay Arslan’ı es geçmesiydi. Ama onun dışına klasına yakışan ve beklentilere cevap veren bir yönetim gösterdi.

Reklam
Reklam

Advocaat bu sezon ilk kez bir derbiye takımını bu kadar iyi hazırlamıştı. Sahada ne yapacağını bilen ve nasıl oynayacağını bildiğimiz F.Bahçe’yi dünkü ikinci yarıdaki hamleleriyle canlandırmasını bildi. Attıkları gol şans golü olsa da, aslına baktığımız zaman futbol felsefesini yine tam anlamıyla sahaya yansıttığını gördük. Advocaat’ın bu futbolu büyük maçlarda işe yarar mı, alınan sonuçlara bakarsanız evet...

RAKİBİ FAZLA OYNATTI(GÜRCAN BİLGİÇ)

Bir futbolcu elbette kötü gününde olabilir. Hata da yapabilir. Biz buna genel de "Takımını eksik oynattı" diye yaklaşırız. İsmail'in performansında ise "rakibini fazla oyuncu ile sahada tuttu diyebiliriz. Son maçta Tosic takımını eksik bırakmıştı, İsmail Beşiktaş'ı fazla oynattı. Planlar tutmayınca hamle de yapılır. Maç ikili performanslar ile dengedeydi ama böylesine gerilimin yükünü taşıyamayanlar, skoru değiştirecekti. Beşiktaş'ın öne geçmesi, ikinci yarıdaki anlayış ile Atiba'sızlıktan doğan dezavantajların da yok olmasını sağladı.

Reklam
Reklam

Son saniyelerde, santrası yapılmayan beraberlik golü de defterin "mucizeler" kısmına notlanır. Dünkü maçta Beşiktaşlı oyuncularının tiyatro sahnesine çevirdikleri futbol sahasına bakarak, dokuz kişi kalan Fenerbahçe'nin Dolmabahçe'deki tabelaya "yenemezsiniz" logosunu koyması da ilahi adalet sanki. Oyunu germek, hakeme oynamak, tahrik etmeye çalışmak, barış için uzanan eli sıkmamak. Bu şımarıklığın faturasında da yine bilinen cümle var: Aslında futbolun adaleti var!

BİR BUÇUK POZİSYON(CEM DİZDAR)

Şenol Güneş’in ofansif oyun kodlamasına sadık kalan Beşiktaş, son haftaların gözdesi Talisca’nın etkisizliğine rağmen oyunu son saniyeye kadar elinde tuttu ama fırsatları varken ikinci golü bulamadılar. Onca beklentiyle kurulmuş Fenerbahçe kadrosunun kırık dökük birkaç pozisyon dışında rakibini zorlayamamış olmasında ise şaşırtıcı bir yan yoktu. Zaten çoğunlukla böyle oynuyorlar!Galatasaray maçındaki gibi bir buçuk pozisyondan gol çıkarmayı beklediler ama bulamadılar. Adriano ile Lens’i kapatıp rakibini hiçliğe mahkum eden Beşiktaş rakibinin yapamadığını kendine yaptı.

Reklam
Reklam

Dokuz kişi kalmış rakibine orta yaptırıp bir de o ortaya kendileri kafa vurdu. Bu durumu açıklamak için ‘kaza’ desek fazla hafif kaçar. ‘Panik’ desek bu kez dokuz kişi kalmış rakibin durumu tuhaf kaçar. En iyisi şimdilik böylece bırakmak! Bundan böyle başta Şenol Güneş olmak üzere Beşiktaş yönetimini acil bir görev bekliyor; bu golün travmaya dönüşüp takımı şampiyonluktan edecek bir ruh haline yol açmasını önlemek...

ACABALAR BAŞLADI(METİN TEKİN)

Artık sadece iki puan önde olduğu gerçeği ile baş başa kaldı Beşiktaş... Başakşehir ile puan farkının 1'e indiği an herkeste bir 'Acabalar' doğal olarak başladı. Bunu ancak bir türlü çevirebilirdi Beşiktaş; o da Fenerbahçe galibiyeti ile... Ve bunu da başarıyorlardı az daha ama artık futbolun cilvesi diyelim uzatma dakikalarında galibiyeti kaçırdılar. Bundan sonra ligde kalan hafta sayısı 4 ve puan farkı da en yakın rakibi Başakşehir ile 2. Bu pencereden baktığımızda da Beşiktaş artık sadece 2 puanlık bir avantaja sahip ve ikili averaj da rakibinden yana... Yani artık kaybetme lüksü yok...

HER POZİSYON GEÇTİ(İLKER YAĞCIOĞLU)

Advocaat bir hafta boyunca idmanlarda sağ bekte Ozan'ı, sol bekte de Hasan Ali'yi maça hazırladıktan sonra sürpriz bir şekilde maça İsmail ve Hasan Ali ile başladı. Hasan Ali ters ayakla sağ bekte maç temposu eksik olan İsmail de sol bekte görev aldı. Ve Fenerbahçe ilk devre boynuca da en büyük sıkıntıyı İsmail'in kanadından yaşadı. Quaresma ayağına aldğı her topta İsmail'i geçti ve Beşiktaş adına tehlike yarattı.

Bu yüzden de Beşiktaş savunmada eksik yakalanmayıp, kontra ataklarla Fenerbahçe kalesine gitmeyi tercih etti. Fenerbahçe aradığı golü duraklamalarda Marcelo'nun kendi kalesine gönderdiği topla buldu ve şansının yardımıyla maçtan 1 puanla ayrıldı. İstediği futbolu tam anlamıyla oynayamayan Fenerbahçe, her şeye rağmen derbi takımı olduğunu dün yine gösterdi. Bu sezon hiç derbi kaybetmeyen Kanarya, taraftarını bir nebze olsun mutlu etmeyi başardı. Dolmabahçe'den 1 puanla dönen Fenerbahçe ilk 2 iddiasını sürdürürken, şampiyonluk yarışına da yön verdi..

Anahtar Kelimeler: